İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) mühendislik hizmeti almayan kaçak yapıların ‘İmar Barışı’ mevzuatıyla affedilmesinden dolayı merkezi İstanbul’daki olası bir depremde birçok binanın yıkılacağını ya da ağır hasar alacağını belirtiliyor.
Kartal’da çöken sekiz katlı binanın da imar barışı mevzuatının eseri olduğunu ifade eden TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe, sözlerine şöyle devam etti:
“İstanbul’daki yapıların yüzde 60’ı mühendislik hizmeti görmemiş kaçak yapılar. Biz bu yapıların yıkılması ya da bir kısmının güçlendirilmesi gerektiğini düşünürken kat kat üstüne yığılmış olan kaçak yapılar için mal sahiplerinin depreme karşı sağlam olduğu beyanı dikkate alınıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da bu beyanla binaları yasal bir hale getiriyor. Oysa biz 1999 depreminde de ifade etmiştik. İstanbul’un bir deprem beklemesine gerek yok. Bugünkü anlayış devam ederse ve yapılar mesleki yeterliliği olan mühendisler tarafından projelendirilip yapılmazsa bu yapıların depreme dayanıklı olma şansları yok.”
İmar barışı sürecinde mühendislerin, meslek odalarının devre dışı bırakıldığını ve insanların yaşam haklarının paraya teslim edildiğini belirten Gökçe, şunları söyledi:
“Var olan yapı stokunun bırakın depremi beklemesini kendi kendine ayakta kalamayacağını görmemiz lazım. Normalde üç katlı olan yapıyı beş kata, beş katlı olması gereken yapıyı sekiz kata çıkarırsanız, buna imar barışı derseniz, bunları af kapsamına sokarsanız ve bu süreçte hiçbir mühendis ya da meslek odasının görüşlerine başvurmazsanız bu yapılar neden yıkıldı diye feryat edersiniz.”
“İnsanımızın canı paradan daha önemsiz değil”
“Gelin bu sevdadan vazgeçin” diyerek hükümeti imar barışı konusunda uyaran İMO Başkanı Cemal Gökçe, “Hiçbir insanımızın canı paradan önemsiz değildir. Kentimizi yönetenler için, yurdumuzu yönetenler için insanı yaşatmak esas olmalıdır. Maalesef ülkemizde inşaat sektörüne yönelik ekonomik bir sistemin oluşması sadece inşaat sektörüyle kalkınma yolunun seçilmiş olduğu gibi bir anlayışı gündeme getirdi. Yeni zenginler yarattık ama başta İstanbul olmak üzere kentlerimizi mezarlıklara döndürdük. Her evi, her odayı tabutlara döndürdük. O odalardan yeni tabutlar çıkacak. Bu kentin mezarlıkları bile o insanları gömmek için yeterli olmayacak. Çünkü Kartal’da çöken Yeşilyurt apartmanın enkazını uzun süre çalışmamıza rağmen kaldıramadık. O yapının altında olanlara çok kısa zamanda ulaşamadık. İstanbul’da yaşanacak olası bir depremde binlerce yapının yerle bir olacağını biliyoruz. Kartal’daki bina çöktüğünde cankurtaranlar ulaşmakta zorlandı. Trafik kilitlendi. İstanbul’un yaşayacağı olası bir depremde yıkılan binlerce binanın yolları, sokakları kapattığını düşündüğünüzde siz o insanlara nasıl ulaşacaksınız? Kimleri seferber edeceksiniz? İstanbul’un birçok noktasında yangınlar çıkacak” dedi.
“Meslek odaları devre dışı bırakıldı”
1999 yılında yaşanan depremdeki can ve mal kayıplarının yarattığı korku nedeniyle meslek odalarına o zamanda verilmiş olan yetkilerin sonradan ellerinden alındığını ifade eden Gökçe, şu andaki yapıların kimler tarafından nasıl yapıldığının ve kimler tarafından denetlendiğinin bilinmediğini söyledi.
Gökçe, “Bu yapıları yapanların denetlenmesi lazım. Bunun için de mutlaka meslek odalarının yetkilendirilmesi gerekiyor. Bugün Avrupa’da ya da Amerika’da inşaat mühendisleri odasından yetki almayan hiç kimse denetim mekanizması içinde bulunamaz ve projede yer alamaz. Bizim ülkemizde ise mühendislik diploması almış herkes her türde projeyi yapabilir ve denetim sürecinde bulunabilir. Dolayısıyla bu sistemin değişmesi lazım” diye konuştu.