Amerika Dışişleri bakanı Hillary Clinton İran’ı, Suriye hükümetine barışcı göstericilere karşı giriştiği kanlı saldırılar ve kendi kentlerine düzenlediği askeri operasyonlarda destek vermekle suçladı.
İngiltere Dışişleri bakanı William Hague de, geçenlerde İran’ın Şam hükümetine rejim karşıtlarını bastırmada yardım ettiğini gösteren güvenilir kanıtlar bulunduğunu açıklamıştı.
İran Dışişleri Bakanlığı açıklamaları reddederken diğer ülkeleri, özellikle Amerika ve İsrail’i Suriye’de terörist eylemleri desteklemekle suçladı.
Bakanlık sözcüsü Ramin Mehmanparast, yardım iddiasının İsrail ‘e karşı kurulan enformasyon merkezini zayıflatma amacıyla ortaya atıldığını öne sürdü. İsrail karşıtı haber merkezi, İran’ın Arap dünyasındaki son protesto gösterileriyle ilgili görüşlerini dünyaya aktarıyor. Tahran, Arap ülkelerindeki halk ayaklanmalarının çoğunu destekledi, ancak ayaklanmalar Suriye’ye de yayılınca aynı desteği vermedi.
Washington’daki Amerikan ve Arap Araştırmalar Merkezi direktörü Munzer Süleyman, Tahran’ın bölgeyi bölmeye çalıştığını söylüyor. Tahran’ın Orta Doğu’yu iki kamp halinde gördüğünü belirten Süleyman, bunlardan birinin direniş kampı olduğunu bu kampın içinde Lübnan, Filistin direniş hareketlerinin, Müslüman dünyasındaki halk ayaklanmalarının ve hükümet olarak da Suriye ve İran’ın yer aldığını belirtiyor.
Ancak Süleyman, Suriye’nin İran’ın maddi desteğine ihtiyacı olmadığı, Batı’nın bu konudaki suçlamalarının “saçma” olduğu görüşünde. İran’ın elbette Suriye’nin güvenli ve istikrarlı olmasını, Arap dünyasındaki jeostratejik rolüne devam etmesini, kendisiyle ittifakını sürdürmesini istediğini söyleyen Süleyman, çünkü Tahran ve Şam’ın Washington, İsrail ve Avrupa tarafından tecrit edilmek istendiğini savunuyor.
Artan baskı ve tecrit çabalarına rağmen İran ve Suriye, Lübnan’da bu hafta Hizbullah ağırlıklı yeni bir hükümet kurulmasıyla güç kazandı.
Lübnan’daki gelişmeye Suriyeli hükümet karşıtı göstericilerin tepkisi ise İran bayraklarını ve Hizbullah liderlerinin resimlerini yakmak oldu.
İran’ın Suriye’ye ilgisinin bir başka nedeni ise Irak. Körfez Araştırma Merkezi Başkanı Abdülaziz Sacir, Tahran’ın Irak üzerindeki nüfuzunu sürdürmesi için Şam’a ihtiyacı olduğunu söylüyor. Sacir Suriye’deki rejimin, özellikle Lübnan ve Irak’ta İran’ın politikalarını sürdürmesine yardımcı olması, Tahran’ın bir vekili gibi davranması nedeniyle önem taşıdığını belirtiyor. Sacir, İran 2006’da Hizbullah’ı kullanarak yaptığı gibi gelecekte İsrail’le kendisi yerine bir uzantısıyla çatışmaya girme kararı verirse Suriye’nin söz konusu olabileceği görüşünde.
Munzer Süleyman, Suriye’nin mevcut politikası ve müttefiklerini korumakla sağladığı yararların, Batı’nın hatta Birleşmiş Milletler’in baskıları ne kadar güçlü olursa olsun, getireceği zararlardan daha büyük olduğunu savunuyor ve bu nedenle özellikle içte güvenliği kontrol ederse Şam’ın çizgisini değiştirmeyeceğini savunuyor.
İç baskıların Suriye’de dengeyi değiştirip değiştirmeyeceğini ise zaman gösterecek.