Erişilebilirlik

'IŞİD'e Karşı Hava Saldırıları Yeterli Değil'


Ramadi'de bir Iraklı Sünni savaşçı
Ramadi'de bir Iraklı Sünni savaşçı

Irak uzmanları, Amerika’nın Sünni Iraklılar’ı IŞİD’e karşı harekete geçirememesi durumunda hava saldırılarının ve baskınların yalnızca ülkenin mezhep savaşına sürüklenmesini yavaşlatmaya yetebileceği uyarısında bulunuyor.

Bundan neredeyse 10 yıl önce benzer bir durumla karşılaşan Amerikan ordusu, 90 bin Sünni’yi bir eleme sürecinden geçirdikten sonra El Kaide ile mücadeleye ikna etmişti. O dönem Irak’ta asker sayısını arttıran Amerika, bu stratejisiyle El Kaide’yi bastırdı, Irak’ı da savaş batağından bir süreliğine kurtardı.

Amerikalı eski istihbarat görevlisi ve askeri danışman Michael Pregent Sünni aşiretlerin El Kaide’yle baş edebilen tek grup olduğunu söylüyor. Pregent, Şii milislerin bunu 120 bin Amerikan askeri desteğiyle dahi gerçekleştiremediğini, Amerikan ordusunun da tek başına yapamadığını belirtiyor. Uzman, El Kaide’yi yalnızca Sünni aşiretlerin bastırabildiğinin altını çiziyor.

Amerikan stratejisi şimdiye kadar IŞİD’e karşı hava saldırıları ve özel kuvvetlerle belli hedeflere yapılan baskınlarla sınırlı. Bu baskınlardan biri geçen cuma Suriye’de düzenlendi ve IŞİD’in en önemli mali sorumlusu Ebu Seyyaf öldürüldü.

Pentagon sözcüsü Albay Steve Warren baskını örgütle mücadelede parlak bir olay olarak değerlendirdi. Operasyonun hedefinin yakalanmak yerine öldürülmesi dışında tam olarak planladığı gibi gerçekleştiğini söyleyen Warren, Sayyaf’ın Amerikan timiyle girdiği çatışma sonucunda öldüğünü ifade etti.

Ancak Northeastern Üniversitesi siyaset bilimi profesörü Max Abrahms, Suriye ve Irak’taki durumun IŞİD’in liderlerini yok etmekle değişmeyeceğini, çünkü örgütün iki ülkede büyük toprakları kontrolünde tuttuğunu belirtti.

Liderleri öldürerek örgütün önde gelenlerini ortadan kaldırmanın ve böylece IŞİD’in daha az öldürücü kılınacağının planlandığını söyleyen uzman, operasyonların hedeflerin öldürülmesi açısından kendi içlerindeki başarısı bir kenara bırakıldığında, genel sonuçları açısından hayal kırıklığı olduğunu ifade etti. Amerika’nın Taleban, El Kaide ve IŞİD’in liderlerine karşı operasyon düzenlediğini söyleyen Abrahms buna rağmen bu örgütlerin durumlarının kötüleşmediğine dikkati çekti.

2005-2010 yılları arasında Irak’ta hizmet veren Pregent, Amerikan özel timlerinin Suriye’de geçen hafta yaptıkları gibi operasyonların IŞİD’i zayıflatmaya yarayabileceğini söylüyor.

Önce Suriye televizyonu, Suriye hükümet güçlerinin bazı IŞİD savaşçılarını ve bir liderini öldürdüğünü duyurmuştu.

Pregent halkla ilişkiler zaferi elde etmek için operasyonun ayrıntılarını açıklayan Beyaz Saray’ı çok sert sözlerle eleştiriyor. Önemli bir kişiye karşı baskın yapıldığında bunun hemen duyurulmaması gerektiğini söyleyen uzman, bunu önce IŞİD’in yapmasının beklenmesi gerektiğini ve böylece cep telefonlarını ve sosyal medyayı dinleme fırsatının yakalanacağını belirtiyor.

Bunun bir sonraki hedefleri belirlemede kullanılabileceğini söyleyen Pregent, bir halkla ilişkiler zaferi uğruna bu fırsatlardan feragat edildiğini ifade ediyor.

Pregent ve Abrahms IŞİD’in ancak yetenekli kara kuvvetleri ve Amerikan hava desteği birleştiğinde ciddi sorunlar yaşadığı konusunda hemfikir. Kobani’de Kürt savaşçıların direnişi ya da Irak’ın Tikrit kentindeki sonuç buna örnek. Tikrit’te Şii milisler 2014’te kentte genç Irak ordusu askerlerine yönelik katliamın öcünü almak istemişti.

Ancak bu koordinasyon Ramadi’de sağlanamadı. Pregent bu kaybın çok önemli olduğunu söylüyor.

Şii milislerin Ramadi’yi umursamadığını söyleyen Pregent, bunun Peşmerge için de böyle olduğunu belirtiyor ve Şiiler’in bu Sünni bölgesinde savaşarak ölmeyi istemediklerine dikkati çekiyor. IŞİD’in ve diğer Sünni isyancıların, ayrıca Sünni halkın da bunu bildiğini söyleyen Pregent, bölgenin hükümet karşıtı güçlere hareket olanağı sağladığını ifade ediyor.

Ramadi’nin, Felluce’nin ve Ebu Gureyb’in kaybının Bağdat’ın güvenliği açısından ne anlama geldiğinin ciddi biçimde incelenmesi gerektiğini söyleyen Pregent, Bağdat’ın batısının IŞİD’in eline geçebileceği uyarısında bulunuyor. Uzman bu durumda başkentteki şiddetin 2005-2006 seviyesine geri dönebileceğini söylüyor.

Ülkedeki şu andaki karışıklığın ve mezhepsel gerilimin en büyük nedeni, üst üste gelen Şii hükümetlerin Sünniler’e el uzatarak onların ülkenin siyasi ve güvenlik konularında pay sahibi olduğunu tanımaması. Başbakan Haydar El Abadi bu dengesizliği düzeltme sözü verdi. Ancak Pregent Abadi’nin hala ağırlıklı olarak İran’ın desteğine dayandığını belirtiyor. Bazı uzmanlar Şii İran’ın, Sünniler’i iktidar dışı bırakmak konusunda kararlı olduğunu düşünüyor.

Pregent, Amerika’nın Abadi ile daha fazla zaman geçirmesi gerektiği görüşünde. Irak başbakanının Amerika’yla günde 45 dakika konuşurken İranlı komutan Kasım Süleymani ile 6-8 saat geçirdiğine dikkat çeken Pregent, İran’ın Irak’ta Amerika’dan daha etkili olmasının sorun yarattığını söylüyor.

Pregent, Washington’un, El Kaide’nin yenilmesinde etkili olan Sünni aşiret liderlerini ve Bağdat hükümetini bir araya getirerek, Bağdat hükümetinden Sünniler’in orduya yeniden entegre edileceklerinin sözünü alması gerektiğini düşünüyor. Uzman, Bağdat’ın bu askerleri silahlandırması, rütbe vermesi ve IŞİD’in elinden Sünni bölgeleri almaları durumunda emeklilik bağlaması gerektiğini söylüyor.

XS
SM
MD
LG