Ortadoğu’da bugünlerde her grup IŞİD’in ortaya çıkışından birbirini sorumlu tutuyor. Uzmanlar birçok teorinin doğru olabileceğini söylese de bu karşılıklı suçlamaların aynı zamanda mezhepçiliği arttırdığı ve örgütle savaşı zora soktuğu uyarısında bulunuyor.
Bugünlerde Ortadoğu’da IŞİD’in yükselişinden sorumlu görülmeyen bir ülke ya da grup bulmak zor.
Bazı uzmanlar suçlamaların birçoğunun doğru olduğunu söylüyor. 2003’te Amerika’nın Irak’ı işgali ve Saddam Hüseyin’i devirmesi Irak’ta büyük bir karışıklık yarattı. Ülkede küresel güçlerden yerel gruplara kadar herkes boşalan iktidarı doldurmak için mücadeleye girdi.
Carnegie Ortadoğu Merkezi’nden Renad Mansour, IŞİD’in mezhepçiliğin askerileşmesinin bir sonucu olduğunu söylüyor. Uzman, 2003’ten bugüne kadar Irak’ta mezhepsel bir iç savaşın farklı yoğunluklarda sürdüğüne dikkati çekiyor ve bu süreçte rol almış her grubun IŞİD’in yükselişinde sorumluluk sahibi olduğunu savunuyor.
Amerika’da da siyasetçiler birbirlerini IŞİD’in yükselişine zemin hazırlamakla suçluyor.
Ortadoğu’da da uluslar ve farklı gruplar düşmanlarını IŞİD’i yaratmakla suçluyor. Bu hem örgütle mücadeleyi zorlaştırıyor, hem de örgütün ortaya çıkışını yaratan mezhepçiliği daha da derinleştiriyor.
Bir sene kadar önce ‘hilafet devleti’ olduğunu ilan eden IŞİD, Irak ve Suriye’de topraklarını genişletti. Örgüt ele geçirdiği bölgelerdeki cinayet, tecavüz, adam kaçırma ve soygunlarından övünçle bahsediyor ve bunları propaganda videolarında kullanıyor.
Bölgede IŞİD’in oluşumu ya da yükselişinden Amerika, Suudi Arabistan, Katar, Türkiye, İran ve İsrail farklı taraflar tarafından sorumlu görülüyor. Bu ülkeler aynı zamanda IŞİD’e karşı oluşturulan ittifakta da yer alıyor.
