Amerika öncülüğündeki uluslararası koalisyonun 2 yıldır süren operasyonları neticesinde, IŞİD’in Irak ve Suriye’de ele geçirdiği toprakların önemli bir bölümü kurtarıldı. Örgüte hem elindeki yabancı savaşçı ve militan sayısı bakımından hem de finansal kaynakları ve siber faaliyetleri gibi alanlarda önemli darbe vurulmuş durumda. Ama peki sahadaki tüm bu başarılar, örgütü çökertmeye yetecek mi?
Cihat yanlısı grupların doğuşu ve geçmişten bu yana izledikleri stratejiyle ilgili kapsamlı ayrıntılar içeren “Büyük Plan” (The Master Plan) başlıklı kitabın yazarı Brian Fishman IŞİD’e karşı izlenen stratejiyi ve örgütün bundan sonra nasıl bir şekle bürüneceği konusunu Amerika'nın Sesi Türkçe bölümü muhabiri Mehmet Toroğlu'na anlattı.
Birçok kişi IŞİD’in adını Suriye’deki iç savaşın bir ürünü olarak ve ‘halifelik’ ilan etmesiyle birlikte duydu. Ancak esasında ‘halifelik’ ilanı, bir El Kaide liderinin yıllar öncesinde oluşturduğu 7 aşamalı planın bir parçası. 11 Eylül saldırıları öncesinde El Kaide’nin güvenlik şefi olan Seyf-ül Adl’in ‘Büyük Plan’ adını verdiği, esasında geleceğe dönük öngörüler içeren planın bir aşaması 2013-2016 yılları arasında Suriye’de bir halifeliğin kurulması. İşte bu ilginç detayları belgeleriyle ortaya koyan “Büyük Plan” başlıklı kitabın yazarı Brian Fishman’la IŞİD’i konuştuk.
Fishman, örgüte karşı şu anda izlenen stratejiyi olumlu buluyor: "Bence şu anda izlenen strateji birçok açıdan akla yatkın görünüyor. Bir koalisyonu birarada tutmayı temel alan bir strateji. Koalisyonun içerisinde bazı çatlaklar olsa da genel anlamda çeşitli aktörlerin beklenen işbirliğini hayata geçirdiğini düşünüyorum. Bence IŞİD sahada şu anda savunma pozisyonunda. Muhtemelen kaydadeğer bir zaman dilimi boyunca bir terör örgütü olarak varlık göstermeye devam edecekler. Çünkü uzun bir ömürleri olduğunu, 2006’da kurulduklarını düşünüyorlar ve geçmişte olduğu gibi bugün de baskılara rağmen hayatta kalmayı başaracakları inancı içerisindeler."
Fishman, IŞİD’in yakın zamanda tam anlamıyla bir yenilgiye uğratılamayacağını düşünüyor. Fishman’a göre askeri başarı, örgütü ortadan kaldırmak için yeterli değil: "Bence IŞİD’i askeri olarak birçok yönden yenilgiye uğratıyoruz ama Suriye’nin kuzeydoğusunda ya da Irak’ın kuzeybatısında yakın bir zamanda etkili yönetimlerin olacağını düşünebilmek çok zor. Bunun kısmen bir nedeni, IŞİD karşıtı koalisyonun farklı öğeleri arasındaki siyasi anlaşmazlıklar. Buna Irak ve bir derece Suriye’de Sünni ve Şiiler arasındaki mezhepsel dinamikler ve aynı zamanda da Araplar ve Kürtler arasındaki etnik dinamikler de dahil. Buna bir de Türkiye ile çeşitli Kürt grupları arasındaki siyasi dinamikler de eklenebilir. Bunlar her zaman özünde zor olan meseleler. Bence bunları masaya getirmeli, üzerinde doğrudan konuşmalı ve herkesin yararına olacak şekilde etraflıca ele almalıyız. Buradaki zorluk şu; herkes IŞİD’in bir tehlike olduğunu kabul ediyor ama bu tehlikeyi farklı öncelik sıralamasına yerleştiriyor. Dolayısıyla, zaman ilerledikçe ve IŞİD’in askeri tehdidi düştükçe koalisyonun farklı öğelerinin de birbirleriyle bugün olduğundan daha fazla görüş ayrılığı yaşamaya başlamasından endişe ediyorum."
Peki hem Irak hem Suriye’de bu kadar toprak kaybeden, elindeki iki önemli kent Musul ve Rakka’yı da yitirmek üzere olan örgütü bundan sonra nasıl bir gelecek bekliyor. Fishman’a göre IŞİD bir tür mafia örgütüne dönüşecek: "‘Büyük Plan’ olanlara dair bir plandan ziyade bir tahminler silsilesi olarak anlaşılmalı. Bence olacak olan şu; IŞİD çok miktarda toprak kaybedecek ama bir tür çok güçlü bir mafya örgütü gibi faaliyet gösterecek. Suriye ve Irak’ta büyük çaplı sayılabilecek terör saldırıları düzenlemeye devam edecekler. Önceki halleri kadar olmasa da terör örgütleri derecelendirmesinde hala çok güçlü bir konumda bulunacaklar. Türkiye’de, Avrupa’da saldırı eylemlerini sürdürecekler. Hatta Amerika’da da zaman zaman saldırılar için ilham kaynağı olmaya devam edecekler. Örgüt tüm bunları, geçmişte olduğu miktarda toprağa sahip olmasa da halifeliği sürdürdükleri şeklindeki genel söylemini desteklemek için yapacak."
Fishman’la Amerika’da Ocak ayında görevi resmen devralacak Trump yönetiminden beklentilerini de konuştuk. Fishman, Trump’ın Ortadoğu’da izleyeceği politikaları bir an önce netleştirmesi gerektiğini vurguluyor: "Trump yönetimine tavsiyem, şu anda atılmakta olan ve epey verim sağlayan adımları çöpe atmaması. Her ne kadar sınırlı nitelik taşısa da ve savaşı bize tamamen kazandırmayacak olsa da, bence şu anda sahip olduğumuz ivmeyi muhafaza etmek gerekir. Doğru yönde olduğumuzu düşünüyorum. Çarpıcı bir değişiklik sorun yaratır çünkü biraraya getirilen bu koalisyonda güven kaybı yaratabilir ve koalisyonu zayıflatabilir. Trump’ın nasıl adımlar atacağını hala tam olarak bilmediğimizi düşünüyorum ve bu konuya biraz daha netlik kazandırmasını umuyorum. Çünkü belirsizlik her zaman sorun yaratır, müttefiklerde tereddütlere yol açar."
Fishman, IŞİD’e karşı savaşta Türkiye’nin rolüyle ilgili görüşlerini de paylaştı. Fishman’a göre, Türkiye ile Suriye’deki bazı Kürt gruplar arasında yeni bir diyalog platform oluşturulmasına ihtiyaç var: "Türkiye coğrafyasıyla, tarihiyle, kültürel ve siyasi etkisiyle dünyadaki en önemli ülkelerden biri. Ama Türkiye’nin IŞİD’e karşı savaşta her zaman oynaması gereken kadar yapıcı bir rol oynadığını düşünmüyorum. Bence Suriye’de Esat rejimine meydan okumak için Suriye’deki bazı cihat yanlısı grupları araç olarak kullanmaya çalıştılar. Bununla birlikte, bu radikal cihat yanlısı grupların ne kadar tehlikeli olabileceğini düşündüğünüzde Türkiye ve bazı Kürt gruplar arasında uzlaşı için imkan bulunduğu kanısındayım. Bu konuda hemen bir diyalog başlatılmalı."
Fishman’ın kitapta ayrıntılandırdığı 7 aşamalı planın son aşaması, cihat yanlılarının 2020’ye kadar dünyayı ele geçirmesi. Fishman kitabında bunun mümkün olmadığına işaret ediyor ancak ABD’nin IŞİD’e karşı net bir vizyon ortaya koyması gerektiğinin altını çiziyor.