Bağdat hükümeti ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) arasındaki gerilim ve son gelişmeler Irak içindeki yerel taraflar kadar ABD, İran, Türkiye ve İsrail gibi bölgeye yönelik politikalar yürüten ülkeleri de etkiliyor.
IKBY iç basınında ve uluslararası medyada, IKBY’nin bağımsızlık referandumu yapmasının ardından gelişen sürecin İran lehine boşluk yarattığı ve İran’ın nüfuz alanını genişlettiği öne sürülüyor.
Kerkük başta olmak üzere statüsü tartışmalı bölgelerden peşmerge güçlerinin çekilmesinin sağlandığı sürece ilişkin İranlı general Kasım Süleymani’nin adı sıkça dile getiriliyor ve süreçte İran’ın aktif rol oynadığı iddia ediliyor. Yine, IŞİD karşıtı mücadelede Irak ordusuna destek vermesi için oluşturulan Haşdi Şaabi, İsrail başta olmak üzere bazı çevrelerde “Şii milis güçler” olarak değerlendiriliyor.
İran’ın Irak’ta nüfuz alanını genişlettiği iddialarına ek olarak statüsü tartışmalı bölgeler arasında sayılan Şengal’den peşmerge güçlerinin çekilmesinin ardından bu bölge de önemli ölçüde Irak ordusu ve Haşdi Şaabi kontrolüne geçti. Irak-Suriye sınırındaki Şengal bölgesinin İran nüfuz alanına girmesi halinde İran’ın Tahran’dan İsrail sınırına kadar kara koridoru elde edebileceği öne sürülüyor.
Bu iddiaları Amerika’nın Sesi’ne değerlendiren Tel Aviv merkezli Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü’den Gallia Lindenstrauss, son gelişmelerin İsrail açısından hayal kırıklığı yarattığını söyledi.
Peşmerge güçlerinin çekilmesi ile başlayan sürecin “İran’ın bölgedeki etkisini güçlendirmiş gibi göründüğünü” belirten Lindenstrauss, “Olanlar, İran’ın İsrail tarafından da tehlikeli olarak değerlendirilen Tahran’dan Akdeniz’e kara koridoru oluşturma isteğini kuvvetlendirmiş görünüyor” dedi.
İsrail’in referandum öncesi Kürtlerin bağımsızlığını desteklediğini duyurduğunu hatırlatan Lindenstrauss, İsrail’in bağımsızlık sürecine dahlinin büyütüldüğünü kaydetti. Lindenstrauss, “Her ne kadar İran nüfuzundan rahatsız olunsa da İsrail’in güvenlik anlayışı çerçevesinde Irak’ı ikinci derece önemli olarak değerlendirdiğini ve son gelişmelerin İsrail’e etkisinin çok büyük olmayacağını söyledi.
Hürriyet Daily News Dış Politika Yazarı Selin Nasi de, İran’ın bölgedeki konumunun ve nüfuzunun güçlenmesinin İsrail’i rahatsız ettiğini söyledi.
Nasi, “IŞİD sonrası Ortadoğu'da İsrail için İran'ın elindeki alanın, Türkiye içinse Kürtlerin elinde bulunan bölgenin sınırlandırılması noktasında çıkarları ayrışıyor. Netanyahu Suriye üzerinde İran etkisini sınırlandırmak için Putin'i yanına çekmeye çalışıyor. Putin ise beklentilerine tam olarak karşılık vermese de İsrail'in Suriye'deki füze atışları gibi etkinliklerine göz yumarak dengeleri gözetmeye çalışıyor. Irak konusu Kerkük sürecinin başlamasının hemen ardından gerçekleşen Netanyahu-Putin telefon görüşmesinin de gündemiydi. Yine, İsrail istihbarat şefi Katz'ın ‘Şu anki mevcut politikamız Iraklı Kürtlerin zarar görmelerini, yok edilmelerini, özerkliklerini kaybetmelerini önlemek’ şeklinde bir beyanatı da var. Ancak İsrail’in sahaya doğrudan müdahale etmesini beklemiyorum” dedi.
Peki İsrail Kürtlerin bağımsızlık sürecini neden destekliyor?
İsrail’den IKBY’deki bağımsızlık referandumu öncesi ve sonrasında yapılan açıklamalarda İran vurgusu öne çıkıyor.
Nasi, İsrail’in bölgede öncelikli tehdit olarak hala İran’ı gördüğüne dikkat çekerek, “İsrail, İran, Irak, Suriye ve Lübnan’ı içine alan Şii hilalini her şekilde çevrelemek istiyor. Suriye ve Irak’ta IŞİD gerilemiş ve savaş belki de son çeyreğine girmişken, yeniden şekillenen bölgede gerek cihatçı terör örgütlerine ve gerekse İran’a karşı tampon vazifesi görecek, laik niteliğe sahip, bağımsız bir Kürt devletinin kurulması İsrail’in güvenlik çıkarlarıyla örtüşüyor” ifadelerini kullandı.
İsrail’in ihtiyacı olan petrolün yaklaşık yüzde 77’sini Kuzey Irak’tan ithal ettiğini hatırlatan Nasi, İsrail’in Kürtlere ilişkin politikasında önemli yer tutan enerji başlığına ilişkin, “2014’den bu yana Kuzey Irak petrolü Türkiye’nin Ceyhan limanından İsrail-Aşkelon’a taşınıyor ve buradan dünya pazarlarına ulaşıyor. 2015 verilerine göre İsrail petrol ihtiyacının yaklaşık %77sini Kuzey Irak’tan ithal ediyordu. Bu, Kuzey Irak petrolünün üçte biri demek. Benzer şekilde Türkiye-İsrail arası doğalgaz boru hattı projesi gerçekleştiği takdirde Kuzey Irak’taki doğalgazın da bu hatta bağlanarak Avrupa’ya taşınması düşünülüyordu” diyor.