Türkiye, 31 Mart 2024’te yapılacak yerel seçimlere hazırlanırken İzmir’de de iktidar ve muhalefet partilerinde seçim çalışmaları yürütülüyor. Siyaset uzmanları ve kamuoyu araştırmacılarına göre İzmir’de yerel iktidarını 2004 yılından bu yana koruyan CHP’nin işi bu kez o kadar kolay değil. Cumhurbaşkanı seçimine müttefik olarak girdiği muhalefet partileri, yerel seçim öncesinde CHP’yle aynı yakınlıkta değil. Bu nedenle CHP’nin, MHP desteğini arkasına alan AK Parti ile özellikle ilçe belediyelerinde sıkı rekabet yaşaması olası.
İzmir Büyükşehir Belediyesi ile kentteki 30 ilçeden 22’sini yöneten CHP’de belediye başkanlıkları için aday adayı bolluğu hakim. Başvuru süresinin sona erdiği 5 Aralık itibariyle toplam 380 isim belediye başkanlıklarına talip oldu. Rekor başvuruysa 47 aday adayı ile kayyum tarafından yönetilen Urla’da yapıldı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul, Ankara ve Aydın için görevdeki başkanların yeniden aday olabileceği mesajlarını verse de İzmir’le ilgili sessizliğini koruyor.
Aday adayı bolluğunda “İzmir çantada keklik” algısı
CHP’de aday adayı bolluğu olduğu yorumları yapılırken, VOA Türkçe’ye konuşan İntegral Araştırma Genel Koordinatörü Ümit Yaldız, “Bunun CHP’deki değişimle doğrudan ilgisi var. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer değişim sürecinde Kemal Kılıçdaroğlu’ndan yana bir tavır aldı. Soyer’in taraf olduğu kesim kurultayı kaybedince ister istemez CHP’de alışılageldiği üzere kurultay kaybedenin siyaseten bir bedel ödeyeceği beklentisi oluşuyor ve bu nedenle de aday patlaması ister istemez büyükşehir noktasında oluyor. Bunun dışında mevcut başkanın başarılı olmadığı, benimsenmediği, yeterince hizmet edemediği gibi bir kamuoyu algısı da var” dedi.
Siyaset bilimci Tanju Tosun ise CHP’nin İzmir’de kolay seçim kazandığı algısının aday adayı bolluğuna yol açtığı görüşünde. Tosun, “İzmir’de Büyükşehir ve çoğu ilçesinde seçim kazanmak diğer kentlerle karşılaştırıldığında özellikle CHP açısından baktığımızda nispeten daha kolay. Çünkü seçmen tabanı itibarıyla kolay kolay saf değiştirmeyen bir seçmen var. Adaylar bence İzmir seçmeninin bu niteliklerini dikkate alarak, biraz da aday oldukları takdirde daha rahat kazanabilecekleri bir seçim coğrafyasında konumlanmayı tercih ediyorlar” diye konuştu.
“Sıkı rekabet yaşanabilir”
Ancak uzmanlara göre 2004’ten beri yıkılmayan “kale” 31 Mart’taki seçimde bu kez sarsılabilir. Tosun, “Adayın niteliği çok önemli, belediye başkanı ise performansı çok önemli, geçmişteki referansları çok önemli. Karşıda da rakip olarak tabii AKP (AK Parti) gibi merkezi iktidar partisi var. Onun adayları var. Bu açıdan bakıldığında rekabet tabii ki olacak. Her iki taraf için de bu rekabetin sıkı olması mümkün. İYİ Parti ve diğer tarafta DEM Partisi faktörleri var. Dolayısıyla bunların da İzmir’de yüzde 20’ye yakın bir seçmen tabanı var. Sert geçişler olduğu takdirde özellikle bazı ilçelerde ve büyükşehir belediye başkanlığı seçiminde İzmir’de daha sıkı bir rekabet yaşanabilir” dedi.
Seçime kendi adaylarıyla girme kararı alarak CHP ile seçim işbirliğine 81 il ve tüm seçim çevrelerinde kapıları kapatan İYİ Parti, ilk belediye başkan adayını Eylül ayında “CHP’nin kalesi” olarak bilinen İzmir’den duyurmuştu. İYİ Parti’nin Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ümit Özlale İzmir’de seçim çalışmaları yürüten tek aday konumunda.
AK Parti de büyükşehir ve ilçe belediye başkan adaylığı için İzmir’de temayül yoklamasını tamamladı. Partililerin oy kullandığı sandıklardan büyükşehir belediyesi için AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ’ın adının önde çıktığı kulislerde konuşulanlar arasında. Yerel seçimlerde MHP’nin büyükşehirlerin tamamında AK Parti ile ortak aday çıkaracakları biliniyor.
DEM Parti’nin yerel seçimlerde nasıl bir yol izleyeceğiyse şimdilik belirsiz. CHP Genel Başkanı Özel’in de olası işbirliklerini konuşmak için ziyarette bulunduğu DEM Parti’nin öncülü konumundaki HDP, 2019’daki yerel seçimlerde İzmir’de aday çıkarmayarak CHP’nin büyükşehir belediye başkan adayı Tunç Soyer’e destek vermişti.
“Değişim beklentisi karşılanmazsa İzmirli seçmen eskisi kadar toleranslı olmayabilir”
Kamuoyu araştırmacısı Yaldız, muhalefet partileriyle yaşanan ayrışma nedeniyle CHP’nin İzmir’de belirleyeceği aday profilinin çok önem kazandığını vurgulayarak, “Eğer tartışıldığı üzere İzmir’e bir ithal aday, yanlış aday, İzmir’de belli kesimlerin tepkisini çeken bir adayla CHP yol yürümeye karar verirse, yani sokağın sesine kulak tıkarsa bu bölünme senaryosu üzerinden çok ciddi sorunlar yaşayabilir. CHP’de değişim oldu. CHP’nin öfkeli seçmeni bu değişime kredi açtı belli bir oranda. ‘Sandığa gitmeyeceğiz, hatta iktidar partisine oy vererek bunları cezalandıracağız’ diyen bir grup vardı. Bu grup şu anda değişimi onaylıyor ve değişimin hangi adımları atacağını bekliyor. Doğrudan değişime de koşa koşa gitmiyor. Değişim, değişim derken bu beklenti 'dağ fare doğurdu’ noktasında bir sonuç ortaya çıkarırsa o zaman İzmirli seçmen, eskisi kadar toleranslı olmayabilir” diye konuştu.
Yaldız, “Ben seçimi kaybetmesini uzak ihtimal olarak görüyorum. Fakat kaybedeceği başka şeyler olur. Çok sayıda ilçe kaybeder. Cumhur İttifakı şu anda 6’sını seçimle kazandığı 7 ilçede (İzmir’de) hüküm sürüyor. İzmir’in dış ilçelerindeki Cumhur ittifakı belediyesi sayısı 10’un üzerine çıkabilir, metropol ilçelerde bu bölünme senaryosuna bağlı olarak Karabağlar, Bayraklı, Buca, Gaziemir gibi ilçelerde sonuca gidebilir gibi gözüküyor. Yaptığımız araştırmalar da bize bu iddiayı teyit ediyor” dedi.
“İzmir’in Cumhur İttifakı yönetimindeki ilçelerine Ankara’dan hizmet yağıyor”
İzmir’in merkeziyle dış ilçeleri arasında siyasal bir kopuş olduğunu belirten Yaldız, “Biz bunu hem genel seçim verilerinden görüyoruz hem de yaptığımız araştırmalarda görüyoruz. Dış ilçelerde Anadolu’daki gibi son dönemde milliyetçi, muhafazakar çizgi yükseliyor. Cumhur İttifakı açısından sosyolojik olarak yükselen birtakım değerlerin etkisi olduğu kadar dış ilçelerdeki Cumhur İttifakı belediyelerinin performansı da bunda etkili. Buralarda Ankara’dan kamu yatırımlarının alabildiğine geldiği, belediye hizmetlerini katbekat aşan hizmetlerin yerine getirildiği tablo var. Bunu da komşu ilçeler görüyor, bu yayılabilen bir dalga yaratıyor. Dolayısıyla Cumhur İttifakı’nın doğru adayla özellikle dış ilçelerde çok etkili sonuçlar alabilmesi mümkün görünüyor” diye konuştu.
“Büyükşehirde sürpriz çıkması çok zor”
Prof. Dr. Tosun ise siyasal kutuplaşmanın İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini CHP lehine etkileyeceğini savunarak, “Oy geçişleri anlamında belki aday faktörüne bağlı olarak birkaç puanlık geçişler olabilir. Ama Türkiye’de hala çok keskin sert bir siyasal kutuplaşma, özellikle İzmir, Konya, Kayseri gibi belirli bir partilerin güçlü olduğu kentlerde bu oy geçişkenliğinin önüne geçiyor. Sürpriz çıkması bu anlamda çok zor” dedi.
İYİ Parti’nin de İzmir’de seçim kazanma olasılığını düşük gören Tosun, “Ümit (Özlale) Bey’in tek başına varolması dışında bir de partinin gücü çok çok önemli. Çünkü İzmir gibi politik kutuplaşmadan etkilenen, seçmen tercihlerinin donmuş olduğu bir şehirde aday kimliğiyle seçim kazanması o kadar kolay değil. Partisinin mutlaka güçlü olması gerekiyor ama İYİ Parti’nin yüzde 10 civarında bir oy gücünü düşündüğümüzde işi gerçekten çok zor” diye konuştu. Tosun, kentteki DEM Parti seçmeninin de sonucu tayin edici güçte olmadığı görüşünde.
AK Parti adayı İzmir’de siyasi kutuplaşmayı aşabilir mi?
İzmir’de son yerel seçimde İYİ Parti ve HDP desteğini arkasına alan CHP’nin büyükşehir adayı Tunç Soyer yüzde 58,10, MHP’nin destek verdiği AK Parti adayı Nihat Zeybekci ise yüzde 38,69 oy almıştı.
Prof. Dr. Tosun, AK Parti’nin İzmir’deki siyasi kutuplaşmayı aşabilecek profilde bir aday belirlemesinin zorluğuna dikkat çekerek, “Mevzubahis İzmir olduğunda AKP (AK Parti)- CHP arasındaki sosyal mesafenin açıklığı dolayısıyla bu koşullar altında bu dengenin değişmesi aday kim olursa olsun çok zor. Bu saatten sonra adayın toparlayıcı etki yapması daha zor. Yeni bir adayı devreye sokup o adayın kimliğiyle İzmir sosyolojisi, kimliği daha yakın deyip oradan hareket etmek seçime bu kadar az bir süre kala kolay değil” dedi.
Integral Araştırma Genel Koordinatörü Yaldız ise sıkı rekabet altında geçecek bir seçim sonucunun İzmir’deki yerel dengeleri ve kentin siyasi dokusunu değiştirebileceğini dile getirerek, “İktidarın önünde iki seçenek var, İzmir’in taşıdığı geleneksel kaygılardan seçmeni uzaklaştıracak bir profil mi yoksa milliyetçi muhafazakar seçmeni mobilize edebilecek, sahaya indirebilecek, yeniden konsolidasyon sürecinde etkili olabilecek bir aday mı belirlenecek? Gördüğümüz kadarıyla ikinci seçenek hayata geçecek gibi görünüyor. O da partinin bünyesinden yetişmiş genel başkan yardımcısı Hamza Dağ’ı işaret ediyor. CHP’nin hataları, olası DEM Parti ve İYİ Parti ayrışması gibi senaryolarda kazanamasa da kazanmaya yakın oranlara yükselebilir, yüzde 40’lar seviyesine yükselmesi çok olası görünüyor. Bu durumda da ilçe sayısını arttırır, büyükşehir meclisindeki dengeleri değiştirir. Bu da CHP’nin burada önceki dönemler kadar rahat çalışamayacağı bir ortam oluşturması anlamına gelir ve İzmir’in siyasi dokusunda da önemli bir sürecin başlangıcı olur” diye konuştu.
Forum