Bağışıklık sorunu yaşayan oğluna çare ararken, propolis adlı doğal ilacın Türkiye’de ilk yerli üretimini gerçekleştiren Gıda Yüksek Mühendisi Aslı Elif Tanuğur Samancı, İstanbul Teknik Üniversitesi ARI Teknokent’te kendi firmasını kurdu. Propolis özünde arıların bitkilerden ürettiği ve kovanın yalıtımında kullandıkları bir madde. Ürününü bir dünya markası haline getirerek girişimcilik alanında ve birçok dalda ödül kazanan Tanuğur, hikayesini VOA Türkçe’yle paylaştı.
Çocuğunun bağışıklık sisteminin çok zayıf olduğunu ve bu sebeple çok sık hastalandığını belirten Tanuğur, yaşadıkları süreci şu sözlerle anlattı:
“İlk çocuğum çok sık hastalanıyordu ve ateşleniyordu. Bu ateşlenmeden dolayı uzun süre antibiyotik kullanmak zorunda kaldı. Daha sonra aşırı antibiyotik kullanımının kanın damar dışına sızmasına sebep olduğunu öğrendik. Çok ciddi bir rahatsızlıkla karşı karşıya kaldık ve maalesef ilaçlar bu hastalığı daha da tetikliyordu. Doktorumuz, çocuğumuzun bağışıklığını arttırmamız gerektiğini söyledi. Doktorumuz bize propolis arı sütünü bağışıklık sistemi için kullanabileceğimizi söyledi. Ülkemizde propolis üretilmediğini ve yurtdışından ithal edilen ürünler olduğunu biliyordum. Ayrıca bunlar Çin’den ithal edilebiliyordu fakat oradan gelen ürünlerde de birçok katkı ve kalıntı sorunları vardı. Dolayısıyla faydasından çok zararı olabileceğini düşünerek bunları alıp çocuğuma veremedim. Eşim Ziraat Mühendisi ve arıcılık uzmanı olduğu için arıcılara ulaşmaya başladık ve propolis üretimi yapıp yapmadıklarını sorduk. Arıcaların çoğu kimse onlardan satın almayı teklif etmediği için propolisi kullanmayıp attıklarını ifade ettiler. Bir arıcımız bizim için propolis üretmeyi kabul etti. Propolis kovandan çıktığında sert bir malzemedir. Extraction (Özütünü almak) dediğimiz bir işlemden geçirilerek tüketilmesi gerekiyor. O işlemi de ben laboratuvarda yaparak katı olan propolisi damla haline getirdim. Arı sütünü de yine arıcımız üretti. Onu da ham bala karıştırarak çocuğuma vermeye başladım. İlk 6 ayın sonunda çocuğumda hiçbir rahatsızlık kalmadı. Bağışıklık hücrelerinin sayısı zamanla arttı ve kan tablosu düzeldi.”
Faydasını gördükleri propolisi Türkiye’de üretme fikrinin kendilerinde oluştuğunu anlatan Tanuğur, eşi Ziraat Mühendisi Taylan Samancı ve Prof. Dr. Dilek Boyacıoğlu ile 2013 yılında kendi işletmelerini kurduklarını ve Türkiye’de ilk defa yerli propolis üretmeye başladıklarını ifade etti.
Tanuğur, “Arıcılarımızla sözleşmeler yaptık. Onlara ekipmanlar ve eğitim vererek propolis üretmeyi öğretmeye başladık. Sözleşmeli arıcılık yaptığımız için aynı zamanda etik ticaret yapıyorduk. Bunun da şöyle bir faydası var; Arıcı ile doğrudan çalıştığımız için arıcıya alım garantisi veriyoruz. Arıcı ürünü kime satacağım endişesi taşımıyor. Aracılar olmadığı için gelir de doğrudan arıcıya kalıyor. Dolayısıyla biz bu yöntemle hem güvenilir ve doğru ürünleri elde etmiş oluyoruz. Hem de arıcının sadece ürünün kalitesine ve verimine konsantre olmasını sağlayabiliyoruz” dedi.
İlk başladıklarında 10 üreticileri olduğunu ifade eden Tanuğur şimdi ise 500 üreticileri olduğunu belirtti. Türkiye genelinde 150 bin kovanları olduğunu anlatan Aslı Elif Tanuğur, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ülkemiz arıcılıkta dünyada ikinci sırada. 7 milyon arı kovanı olan bir ülke. Çünkü ülkemizde ciddi bir bitki florası ve arı kovan varlığı var. Aslında biz bu potansiyeli harekete geçirdik. Arıcımızın üretmediği bir ürünü üretir hale getirdik ve bunu kendi laboratuvarlarımızda özütledik. Ayrıca bunları ham sütlü karışımlar haline getirerek hem ülkemizde hem de dünyada satışa sunabiliyoruz.”
Arıcıların propolisin değerini kendileriyle birlikte daha iyi anlamaya başladığını söyleyen Tanuğur, “Yukarı hızda bir ivme var aslında. Üretim tarafında arıcılarımız daha fazla arıcılık yapmak istiyor. Diğer bir taraftan tüketicilerden de ciddi talepler var. Çünkü gerçek propolis ürettiğinizde hem bağışıklık sistemi üzerinde hem de tıbbi literatürdeki birçok çalışmaya göre hastalıklara karşı olumlu etkileri var. Dolayısıyla bu ağızdan ağıza yayılarak propolisin bilinilirliği daha da artıyor” diye konuştu.
Dünyanın birçok ülkesinde propolisin bilinen ve kullanılan bir ürün olduğunu ifade eden Tanuğur, ABD’de Kanada’da, Avrupa’da ve Uzak Doğu ülkelerindeki fuarlara katıldıklarında oradaki propolislerle kendi ürettikleri propolisin farkını görebildiklerini anlattı.
Tanuğur, “Her gittiğimiz ülkeden raflarda satılan propolis ürünleri alıp kendi laboratuvarlarımızda ve İstanbul Teknik Üniversitesi laboratuvarlarında test ediyoruz. Yaptığımız testlerin sonucunda şunu gördük; diğer ülkelerden aldığımız 86 numune ile Anadolu propolisini kıyasladığımızda Anadolu propolisinin daha fazla etken madde içerdiğini gördük. Bu fark coğrafyamızda bulunan endemik bitkilerden ileri geliyor” diye konuştu.
Hedeflerinin yerli propolisi bir dünya markası yapmak olduğunu belirten Tanuğur, “Şu anda 12 ülkedeyiz. 5 yıl içerisinde en az 50 ülkede daha ürünlerimizin bilinen bir marka haline gelmesini hedefliyoruz” dedi.
Kadın girişimciliğinin çok önemli olduğuna vurgu yapan Tanuğur, hayatın başlangıcının bir kadın yani anne olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi:
“Ben de aslında annelikten yola çıkarak girişimci olmuş birisiyim. Kendi deneyimlerimden ve kendi yaşamışlıklarımdan ilham alıyorum. Şunu da çok iyi biliyorum ki mutlak çok çalışmak gerekiyor, emek harcamak gerekiyor ve asla pes etmemek gerekiyor. Kadın girişimciliğinin ülkemizde artmasını destekliyorum. Çalışan kadınlarımızın, girişimci kadınlarımızın sayısı arttıkça ülkemizin de geleceğinin çok farklı olacağını şimdiden görüyorum.”