25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle kadınlar Diyarbakır ve Gaziantep’te de şiddete karşı yürüyüş yaptı. Diyarbakır’daki yürüyüşte kadınların ’Jin, jiyan, azadi’ (Kadın, yaşam, özgürlük) sloganı atmasına polis izin vermedi.
Diyarbakır’da aralarında DEM Parti ve Demokratik Bölgeler Partisi yöneticileri ile DEM Partili belediye eş başkanlarının da bulunduğu grup yürüyüş için Dağ Kapı Meydanı’nda toplandı. Ellerinde şiddet karşıtı dövizlerle toplanan kadınlar bir süre sonra Mardin Kapı’ya doğru yürüyüşe geçti.
Polisin geniş güvenlik önlemleri altında yürüyen kadınlar sık sık, şiddetle mücadelenin sembolü olan “jin, jiyan, azadi” (Kadın, yaşam, özgürlük) sloganı attı. Ancak polis sloganın PKK terminolojisi olduğunu belirterek sık sık müdahale etti.
Kadınların Kürtçe hiçbir sloganına müdahale etmediklerini söyleyen polis, bu sloganın atılmamasını istedi. Kadınlar slogan atmakta ısrar edince polis de sesi ses yayın aracıyla bastırmaya çalıştı.
Mardin Kapı’daki Keçi Burcu’nun önüne kadar gelen kadınlar burada önce, şiddet kurbanı kadınların adını okudu. Her isim okunduktan sonra kadınlar ‘burada’ diye yanıt verdi.
4 Ekim’ 2022’de Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ndeki Süleymaniye kentinde uğradığı silahlı saldırıda öldürülen Jineoloji Araştırma Merkezi Üyesi ve Jineoloji Dergisi Editörü Nagihan Akarsel’in adı okununca polis yine müdahale etti. Polis Akarsel’in adının kadın cinayetleriyle ilgili olmadığını savundu.
Grup adına ortak açıklamayı okuyan DEM Parti Diyarbakır İl Kadın Meclisi Sözcüsü Güliz Kaya, kadına yönelik şiddetin yalnızca faillerin bireysel eylemleriyle sınırlı olmadığını savunarak, “Bu şiddeti mümkün kılan devlet politikalarıyla, cezasızlıkla ve patriyarkanın ideolojik dayatmalarıyla örgütleniyor” dedi.
Daha sonra söz alan DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit ise “cezasızlık politikakarını” eleştirdi.
Kılıç Koçyiğit, yetkililerin kadın cinayetlerine seyirci kaldığını öne sürerek, “Türkiye’de 3 kadın katlediliyor, bakanlıklar, kolluk, devlet seyrediyor. Güvenliğimizi alması gerekenler şiddetin önünü açıyor. Kravatlı yargı kadın katillerine indirim uyguluyor. Utanmadan cezasızlık algısı var diyorlar, cezasızlık var, kadınlar, çocuklar katlediliyor. Ama bu ülkedeki kadın bakanlığı ismi değiştiriliyor, hükümetin kılı kıpırdamıyor. İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırdılar, şimdi nafaka hakkına, 6284 sayılıya göz diktiler. Bugüne kadar direnerek kazandığımızı her şeye el koymak istiyorlar. Bu erkek devletin haklarımıza el koymasına izin vermeyeceğiz” dedi.
Yürüyüşün sonunda slogan atmayı sürdüren kadınlar ve polis arasında gerginlik yaşandı. Eylemden sonra VOA Türkçe’ye konuşan katılımcılar, amaçlarının kadınların seslerini duyurmak olduğunu söyledi.
Diyarbakır’daki STK’lardan karamsar tablo
Diyarbakır’daki sivil toplum kuruluşları da kadına yönelik şiddete dair raporlarını açıkladı.
İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi tarafından hazırlanan rapora göre son bir yılda Doğu ve Güneydoğu’da 114 kadın şüpheli şekilde öldü ya da öldürüldü.
“En az 57 kadın en güvende hissedilen mekanda ‘evde’ öldürüldü veya ölü bulundu” yorumuyla başlayan raporda şu bilgilere yer verildi:
- Bölgede en az 39 kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi.
- En az 7 kadın intihara sürüklenerek yaşamına son verdi.
- Bölgede aile içi şiddet sonucu en az 49 kadın yaşamını yitirirken, en az 12 kadın yaralandı.
- Bölgede toplumsal alanda şiddet sonucu en az 19 kadın yaşamını yitirirken, en az 16 kadın yaralanmış, en az 1 kadın ise cinsel istismara maruz kaldı.
Rapora göre, 1’i trans birey olmak üzere, 68 kadın aile içi ve toplumsal alanda erkekler tarafından öldürülürken, 7 kadın da erkek şiddeti nedeniyle intihar etti.
Bünyesinde sendika, meslek odaları ve hak örgütlerinin bulunduğu Diyarbakır Şiddetle Mücadele Ağı’nın hazırladığı “2024 Yılı Diyarbakır Şiddet Raporu”na göre, ağ bileşeni kurumlar son bir yılda 3 bin 625 başvuru aldı. Başvurular arasında psikolojik şiddet, bin 204 rakamıyla ilk sırayı aldı. Ekonomik şiddet başlığında 861, fiziksel şiddette 969, cinsel şiddette 265 başvuru yapıldığı bilgisine raporda yer verildi. Son yıllarda sık sık gündeme gelen ‘Dijital Şiddet’ e ilişkin ise 261 başvuru yapıldı.
Raporla ilgili değerlendirme yapan Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi üyesi Merve Karadaş, son bir yılda tüm şiddet türlerinde artış olduğunu söyledi.
Karadaş, şiddet türlerindeki artış oranını ve nedenlerini ise şu sözlerle açıkladı: “Özellikle cinsel şiddet yüzde 10,4, ekonomik şiddet yüzde 7,6 ve fiziksel şiddet yüzde 6,5 oranında artış göstermiştir. Bu artışlar, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ve şiddet döngüsünün derinleştiğine işaret etmektedir. Sosyolojik olarak, artışın nedenleri arasında ekonomik kriz, devletin cezasızlık politikaları ve toplumsal cinsiyet rolleriyle ilgili ayrımcı uygulamalar yer almaktadır. Kadınların ekonomik bağımsızlıklarını kazanmalarının engellenmesi ve dijital platformların artan şekilde birer baskı aracı haline gelmesi, şiddetin yeni biçimlerini doğurmuştur. Özellikle dijital şiddetteki artış, teknolojinin kadınlar aleyhine nasıl kullanılabileceğini gözler önüne sermektedir.”
Karadaş, dijital şiddetteki yüzde 4,4’lük artışı da sosyal medya ve dijital araçların şiddet failleri tarafından daha sık kullanılmaya başlamasına bağlayarak, “Özellikle kadınların çevrimiçi taciz, tehdit ve özel bilgilerin ifşası gibi saldırılara maruz kalması, dijital ortamların kadınlar için güvensiz hale gelmesine neden olmaktadır” dedi.
Gaziantep’te “Kadın cinayetleri politiktir” mesajı
Kadınlar 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle Gaziantep’te de yürüyüş yaptı.
Gaziantep Demokratik Kadın Platformu, tarafından düzenlenen yürüyüş Şahinbey ilçesindeki Kırkayak Parkı’ndan başladı. Eyleme katılan kadınlar şiddet karşıtı sloganlar eşliğinde Balıklı Meydanı’na kadar yürüdü.
Burada Platform adına bir açıklama yapan Eğitim Sen Gaziantep Kadın Sekreteri Gülfidan Özpolat, kadın cinayetlerinin münferit değil politik olduğunu savundu.
Eylemden sonra VOA Türkçe’ye konuşan Emek Partisi Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, kadınlara yönelik arttan şiddetin iktidarın yanlış politikalarının sonucu olduğunu savundu.
Karaca, milyonlarca kadının can korkusu yaşadığını vurgulayarak, “Kadınları korkutmak, sindirmek aynı zamanda yeni bir toplumu inşaa edilmesinin, korkan, susan, sesini çıkarmayan bir toplumu oluşturmak için en adımlardan bir tanesidir. Ama kadınlar bütün bu şiddet ortamı karşısında elbette ki susmuyor. Çünkü yaşamak istiyoruz ama eşit ve özgür yaşamak istiyoruz. Devlete eşitliği ve özgürlüğü sağlamakla yükümlü kılan en temel sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi’nin uygulamasını tam da bu yüzden istiyoruz. Milyonlarca kadın bugün ülkenin dört bir tarafında can korkusu yaşıyorsa bunun asıl faili iktidardır. Biz de asıl faili teşhir etmekten ve ondan hesap sormaktan vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu.
Forum