Amerikan yönetimi, bir yandan Rusya’dan S-400 satın alınması konusunda Türkiye’ye yönelik baskısını arttırırken, diğer yandan S-400’lere alternatif olarak Ankara’ya ABD yapımı füze savunma sistemi Patriot seçeneğini gündeme getiriyor.
Amerikalı savunma uzmanı Thomas Karako da Amerika’nın Sesi muhabirine yaptığı açıklamada, S-400’lerin kapasitelerinin soru işareti içerdiğini, Patriot’ların ise kendisini kanıtlamış bir sistem olduğunu ve zaman içinde daha da geliştirildiğini belirtti. Karako, “Patriot’lar Türkiye’nin savunması için şu ana kadar yeterince iyiydi” değerlendirmesinde bulundu.
Daha önce bu satışın hayata geçirilmesi halinde Türkiye’ye yaptırım uygulayabileceklerinin sinyalini veren ABD Dışişleri Bakanlığı Avrupa ve Avrasya İşleri Müsteşar Yardımcısı Wess Mitchell’ın ardından, bu hafta da Bakanlığın Siyasi ve Askeri İşlerden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Vekili Tina Kaidanow benzer yönde açıklamalar yaptı.
Mitchell, geçen Haziran’da Kongre’de katıldığı oturumda, S-400 satışının kısaca CAATSA olarak bilinen Amerika’nın Düşmanlarına Yaptırımlarla Karşı Koyma Yasası’nın ihlalini oluşturacağını vurgulamış, “CAATSA’nın 231’inci maddesinde belirtilenlere uyacağız ve bir işlemin yapıldığını tespit ettiğimiz zaman bu maddeye göre yaptırımlar uygulayacağız” demişti.
Başkan Trump'ın geçen yaz imzaladığı CAATSA yasası, Rus savunma sanayiiyle iş yapan firmaların cezalandırılmasını öngörüyor.
Amerikalı diplomattan yaptırım vurgusu
Bakanlığın Siyasi ve Askeri İşlerden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Vekili Tina Kaidanow da telekonferans yoluyla gazetecilere verdiği brifingde, S-400’lerle ilgili bir soruyu yanıtlarken, hem CAATSA yaptırımlarının ciddiyetine vurgu yaptı hem de Türkiye için S-400’e alternatif olarak Patriot seçeneğini bir kez daha gündeme getirdi.
Kaidanow’a bir gazeteci, “Ankara’nın Rusya’dan S-400 ABD’den de F-35 alımı planlarının NATO müttefikleri için bir risk oluşturduğu konusunda Türkiye’yle yapılan görüşmelerin” ayrıntılarını sordu.
Amerikalı diplomat, görüşmelerle ilgili bir yorum yapmadı ancak direkt CAATSA yaptırımlarından söze başladı: “Bunu daha önce başka platformlarda da söylemiştim, şimdi bir daha söyleyeceğim çünkü sadece Türkiye konusunda değil genel anlamda da bu önemli bir mesaj. Kongremiz tarafından yürürlüğe konan CAATSA yaptırımları anlamlı ve ciddidir. Umut ediyoruz ki müttefiklerimiz bunun üzerinde düşünüyordur.”
Türkiye’ye ‘Patriot’ talebi
Rusya’dan bu sistemleri satın almanın, sonuçta bu ülkenin Avrupa dahil dünyanın çeşitli yerlerinde sergilediği davranışlara destek vermek anlamına geleceğinden endişe ettiklerini belirten Kaidanow, “Dolayısıyla bizim bakış açımızdan amacımız öncelikle, müttefiklerimiz tarafından satın alınan sistemlerin, bizimle müttefiklerimiz arasındaki stratejik ilişkiyi desteklemeyi sürdüren sistemler olduğundan emin olmak. Türkiye sözkonusu olduğunda, bize göre bu (sistem) Patriotlar ve Türkler’e Patriotlar konusunda neler yapabileceğimiz konusunda bazı fikirler vermeye çalışıyoruz” diye konuştu.
Kaidanow şöyle devam etti: “Bizim açımızdan gerçek soru şu: Dostlarımızın ve ortaklarımızın bunun ciddi bir iş olduğunu anlamasını sağlayabilir miyiz? Satın alım planları yaparken bu noktayı hesaba katacaklarını umut ediyoruz. Bu satın alımları, özellikle de Ruslar’dan S-400 alımlarının ciddi boyuttaki olumsuz yönlerini anlamalarını, bizim sistemlerimize bakmalarını, sistemlerin birbirleriyle uyumluluğunu ve önem verdiğimiz diğer hususlara öncelik vermelerini istiyoruz.”
ABD özellikle bir NATO üyesinin Rusya’dan bir füze sistemi almasından kaygılı ve bunu son dakikada da olsa engellemek istiyor; uzmanlara göre bunun nedeni de, bu adımın, F-35 gibi büyük bir proje dahil NATO teknolojileri ve varlıklarını risk altına sokması, örneğin Rus sisteminin F-35’lerle ilgili veri toplaması ihtimali. Amerika, Türkiye’nin S-400’leri satın alması halinde bu sistemi F-35 gibi NATO teknolojilerine entegre edemeyeceğini sürekli vurguluyor.
Özellikle Kongre ayağında Türkiye’ye oldukça sert öfke var. Kongre üyeleri son aylarda, Türkiye’nin F-35 programına dahil olmasına rağmen bu uçakları teslim almasını engellemeye yönelik çok sayıda girişime imza attı.
Bu uçaklardan ikisi geçen ay Türkiye’ye teslim edilse de, uçaklar şu anda hala Amerika’da Arizona’daki bir üste tutuluyor. Türk pilotların bu üste eğitimden geçtikten sonra uçakların fiziken Türk topraklarına teslimi öngörülüyor ve bunun da 1-2 yıl alabileceği belirtiliyor. İşte Amerikan yönetimi de bu sürede Türk yetkililerle müzakere ederek sorunu aşacak bir formül bulmaya çalışıyor.
Türk tarafıysa S-400 satışından artık geri adım atmak için çok geç olduğunu vurguluyor. Geçen hafta Brüksel’deki NATO zirvesi sırasında konuşan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi satın alım sürecinin tamamlandığını, artık geriye sadece teslimatın kaldığını söylemişti. Çavuşoğlu, “Biz artık S-400’ü aldık. Bunun sorgulanmasına gerek yok” diye konuşmuş, hatta gelecek yıl sonuna doğru ilk bataryaların geleceğini açıklamıştı.
“S-400’ün kapasiteleri soru işareti yaratıyor”
Amerika’nın Sesi’e konuşan uzman Thomas Karako da, S-400’ler ve Patriotları karşılaştırdı. Karako son 30 yıldır dünya genelinde yüzlerce sefer kullanılan Patriotların tersine, S-400’lerin muharebede kullanılmadığına dikkati çekerek, “Dolayısıyla, (S-400’lerin) kapasiteleri biraz soru işareti yaratmayı sürdürüyor” değerlendirmesinde bulundu.
Washington’daki düşünce kuruluşu Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) Füze Savunma Projesi Direktörü ve Uluslarası Güvenlik Programı’nda kıdemli uzman olan Karako, Rusya’nın Patriot unsurlarına göre bazı teknik üstünlükleri olduğunu iddia etmesine rağmen, bu iddiaları değerlendirmenin zor olduğunu söyledi.
Karako, “Muharebe deneyimi eksikliği ve birlikte çalışabilirlikle alakalı sorular mevcutken, bu avantajlar sadece kağıt üzerinden ibaret olabilir” dedi.
“Patriotlar Türkiye’nin savunması için yeterince iyi”
Patriot gücü içerisinde, farklı enterseptörler ve konfigürasyonlarla, oldukça fazla çeşitlilik olduğuna değinen Karako, bu özelliklerin geniş yelpazede hava ve füze tehditlerine karşı koymak için zaman içinde evrildiğini ve geliştiğini belirtti.
Karako, Türkiye’nin yaklaşık 10 yıl önce Patriot alımını değerlendirdiğine dikkat çekmenin önemli olduğunu ifade ederek, “Türkiye birkaç yıl boyunca, İspanyollar, Hollandalılar ve ABD dahil NATO’daki dostlarınca topraklarında konuşlandırılan Patriotlardan faydalandı. Patriotların kapasitelerinin şu ana kadar Türkiye’nin savunması için yeterince iyi olduğu görülüyor” diye konuştu.
Amerikalı savunma uzmanı, NATO’nun balistik füze saldırısına karşı savunulmasında Türkiye’nin TPY-2 radarına ev sahipliği yaparak sunduğu katkının da farkında olunmasının önem taşıdığını sözlerine ekledi.