Erişilebilirlik

Kumru Toktamış: ‘Zafer Sarhoşluğundan Kaçınılmalı’


New York Pratt Institute Sosyal Bilimler ve Kültürel Çalışmalar Bölümü Öğretim Görevlisi ve Siyaset Sosyolojisi Uzmanı Dr. Kumru Toktamış, yerel seçim sonuçlarını VOA Türkçe’ye değerlendirdi.

Türkiye’deki tüm seçimlerin çok büyük bir kutuplaşma içinde geçtiğini belirten Toktamış, önümüzdeki yıllarda ülkede kutuplaşma ortamının süreceğini kaydetti.

Toktamış, üç büyük kenti muhalefetin almasına rağmen referanduma dönüşen yerel seçimlerin galibinin AK Parti olduğu görüşünde: “Her türlü manipülasyon ve baskı araçlarını devreye sokan AK Parti, sonunda üç büyük kenti kaybetti diye kendine çeki düzen verir mi yoksa muhalefet belediyelerine karşı elinde tuttuğu merkezi gücü alabildiğine kullanır mı? Bu soru önümüzde beş yılın Türkiye için çok çatışmalı geçeceğinin göstergesi. AK Parti İstanbul’u kaybetmiş olabilir, ama yerel seçim referandumunu kazanmış durumda. Üç büyük kentin zafer sarhoşluğuna kapılmak AKP’yi bunca yıl iktidarda tutan kibir kültürünü hortlatır ve bu yine AKP’nin işine yarar“ dedi.

“Seçimler sürekli referandum tarzında yapılıyor”

Son yerel seçimlerin de bir referandum gibi yapıldığını kaydeden Toktamış, “Türkiye’de kutuplaşma öyle bir boyutta ki bütün seçimler, yerel olsun, genel olsun, artık bir ‘sürekli referandum’ hatta ‘kesintisiz referandum’ tarzında yaşanıyor. Her yapılan seçim sonuç olarak iktidarı tedirgin etse bile rejimin işine yarıyor. Çünkü rejim kendini meşru kılmanın araçlarını her türlü oluşturmuş durumda. Oysa yerel seçimler, rejimin ötesine geçebilme imkanı da olabilecek en demokratik katılım imkanı. Herkes gönlünce belediyesine başkan seçilebilecekken bunu şahsi bir mesele haline getiren devlet başkanının davetini canı gönülden kabul etti Türkiye halkı ve yeniden stratejik oylar düzenine geçildi. Genel seçimlerde stratejik oylar anlaşılabilir bir şey ama yerel seçimde halkın en yakından katılımına engel olan, demokrasinin yerelde yeşerebilmesinin önüne geçen bir mantığı var bu yaklaşımın” dedi.

“Hiç kimse kayyum gerçeğini dile getirmedi”

Güneydoğu’da bir önceki yerel seçimlerde seçilmiş yerel yöneticilerinin yerlerine merkezden kayyum atanmasının temel bir sorun oluşturduğunun altını çizen Toktamış, “Bu yerel seçim kampanyalarında HDP de dahil hiç kimse kayyum gerçekliğinden söz etmedi. Ülkenin batısında bunun sözü bile edilmedi. Bu çok garip bir demokrasi pratiği. Ülkenin doğusunda kayyuma karşı mücadele veren partinin batıda referandum ruhu gereği desteklediği partilerin kayyum ile hiçbir alıp verecekleri olmaması muhalefetin muhalefet edememe halinin en büyük göstergesi. Diyelim ki AKP referandum mantığı ile alaşağı edildi, yerine gelecek iktidar kayyum düzenini sürdürecek demektir bu. Sürekli referandum hareketliliği, özellikle yerel seçimlerde işte bu şekilde demokrasinin önünü kapatan bir zihniyeti yerleştiriyor ülkede” dedi.

Kumru Toktamış
Kumru Toktamış

“Veri akışı kesilince Iğdır ve Muş’ta sonuçlar değişmiş”

Seçim sonuçlarının üç ayrı olgunun göze önünde tutularak değerlendirilmesi gerektiğini belirten Toktamış, “Bir seçim sonuçlarını şu üç olguyu göz önüne almadan değerlendirmeye kalkmak bir demokrasi ayıbıdır. Birincisi YSK üstünde partiler üstü bir denetim sağlanabildi mi? Yoksa YSK bir önceki seçimlerde olduğu gibi yine iktidar partisinin güdümünde mi davranmak zorunda kaldı?

Merkezin kayyum atama gücü ve sonuçları yerel yönetimlerdeki pazarlıkları ne yönde etkiliyor ve etkileyecek? Doğu ve güneydoğudaki seçim esnasında yaşanan baskılar. Oy kaydırılması sadece teknolojik oynamalarla değil aynı zamanda uygulama sürecinde ortaya çıkan aksamalarla da yaşanıyor. Ve Türkiye’de hiçbir muhalefet partisi bunu bir mesele olarak önlerine koymuyor. Yine bu seçimlerde YSK’ya veri girişi bir saat durdurulmuş. Tekrar açıldığında özellikle Iğdır ve Muş’ta sonuçların değiştiği görülmüş. Doğrudan bilemiyorum ancak böylesine iddiaların üstüne gidilmediğini hep birlikte görüyoruz” dedi.

“İflas etmiş belediyeleri kazanmak bir işe yaramaz”

El değiştiren belediyelerin birçoğunun iflas etmiş olduğunu belirten Toktamış, “Yaşanan bir yerel seçimdir. Yerel seçimler tanımları gereği aslında demokratik katılımın beşiğidir. Ancak bu yerel seçimlerde hiç kimsenin yüze yakın belediyeye kayyum atanmış olmasını dile getirmemiş olması bu tehdidin güçlü bir biçimde ise yaramış olduğunu göstermektedir. Şimdi kayyum belediyelerinin bazıları AKP’ye geçti. Ancak bu belediyelerin iflas durumuna getirildiklerini biliyoruz. O zaman ortaya çıkan tablo nedir? Kayyumun yerine AKP’li aday seçildi ise belediye kaynakları açılacaktır. AKP’li aday seçtirilmediyse o belediyede seçilen başkanın vay haline. Örneğin aynı durum kayyum olmadığı halde şimdi CHP’ye geçen Adana için de geçerli. Batmış belediyelerle CHP ne kazanmış olacak? Bu durum belediyeciliği her zamankinden daha fazla bir merkezle pazarlık kurumu haline getirecektir. Zaten kamulaştırma ve arazi mevzuları hızla merkezileştirilmiş olduğu için bu merkez yerel yönetim pazarlıkları bu seçim ile sistemleştirilmiş oldu.”

Doğu ve Güneydoğu’da seçim baskısı iddiaları

Doğu ve güneydoğuda yaşanan seçim baskılarıyla öne sürülen iddiaların sistematik bir biçimde inceleme şansının olmadığını kaydeden Toktamış, “Münferit olaylardır diye geçiştirilemeyecek kadar ciddi duyumlar var. Belki Urfa’daki AKP’li vekilin korumalarının HDP’li seçmenlere saldırması, hatta belki Batman da, Iğdır da vatandaşın oy sayımını izleyemiyor olması, müşahitlerin salonlardan çıkarılmaları münferit olaylardır. O zaman incelenmesi, soruşturulması gereken seçim ihlalleridir bunlar. Bu soruşturmalar açılmadığı sürece biz de bu baskının sistematik olduğu sonucuna kolaylıkla varabiliriz. Haydi bunlar münferit olaylar deyip geçsek bile Şırnak’ta yaşananları, resmi giysileri ile sandığa taşınanları, silahları ile seçim alanında duranları ve kente taşındığı iddia edilen 12 bin seçmeni nasıl anlamamız bekleniyor? Bu yaşananlar bir demokratik seçim değil, demokrasinin saldırı altında olduğunun işaretleridir. Bu bir seçim değildir, referandumdur diyen AKP’nin referandum davetine bir seçim şenliği olgusuyla yaklaşmak demokratik katılımın prensiplerini hiçe saymaktır” dedi.

“Ümmet partisi olarak yola çıkan AKP artık milliyetçi bir parti”

AK Parti ve MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı’nı da değerlendiren Toktamış, “Erdoğan, 25 Haziran’da da olduğu gibi yol arkadaşı MHP ye ne kadar muhtaç olduğunu ifade ettiği şükran duyguları ile dile getirdi. Ancak biraz detaylı incelendiğinde ittifak içindeki rekabete ben yine de dikkat çekmek isterim. İttifakın olmadığı yerlerde AKP ve MHP arasında yaşanan oy kaymaları yani oyların MHP ye yollanmış olması bu iki parti arasındaki ideolojik yakınlaşmanın milliyetçi niteliğine işaret ediyor. Yani Müslüman ümmet partisi olarak yola çıkan AKP artık bir Türk milliyetçisi bir partidir. Bunu çok da saklamaya niyetleri yok. Sadece MHP’nin radikal gücüne, en azından sokakları tutmak için ihtiyaçları olduğu açık. HDP’li seçmenin itildiği stratejik oy hesapları sonuç olarak HDP’nin 2013 yılından beri barışçıl yöntemlerden vazgeçmeyeceğinin ısrarı olarak karşımızda duruyor. Ancak korkarım bu hesap HDP’yi gayri meşru bir parti olarak görülmekten alıkoymayacak.”

“AKP bir kez daha ağırlığını koydu”

İstanbul’un rantı ile büyük önemli bir dünya metropolü olduğunu kaydeden Toktamış, “İstanbul’u kaybetmek Ankara gibi bir türlü gelişemeyen bir ülkenin başkentini kaybetmek ile aynı olmadığı açık. Genel olarak AKP bir kez daha Türkiye’ye ağırlığını koymuş bir parti olarak karşımıza çıktı. Ülkeye şekil verebilmesi için ise elindeki bütün resmi ve gayri resmi imkanlarını rahat rahat kullanıyor. Ancak Türkiye bu şekil vermeye direniyor. Direnmeye de devam edecek gibi görünüyor. Uzun zamandır artık AKP için konu ana akım muhalefet değil, ana akım muhalefetin bütün işbirliği ve beceriksizliklerine karşın bu direnişi nasıl kontrol altına alabileceğidir. İstanbul’da yaşananların aynısı Muş, Tatvan, Viranşehir, Iğdır gibi şehirlerde yaşanmakta. Kurulu seçim sistemi buna izin veriyor” dedi.

“CHP batıda HDP oylarıyla kazandı”

HDP’nin bugün kaybettiği ancak geçmişte yüzde 80 ile kazandığı bazı iller olduğunu kaydeden Toktamış, “Bu durumu sadece baskı ile açıklayamayız. Ama baskıyı unutmadan diğer verilere de bakalım. Yolsuzlukları da unutmayalım, dışardan seçmen taşınan iller var. HDP’nin oy kaybı sadece yolsuzlukta açıklamaz. Tehditlerin önemli ve görünür rol oynadığını görüyoruz baskıya ek olarak. Öte yandan CHP batıda başta Adana olmak üzere, İstanbul da dahil olarak, pek çok ili HDP seçmenin oylarıyla aldı. Hapiste olan bir adamın iki dudağından çıkan rica ile sandığa gitti seçmenler. Ne denli eritilse de HDP seçmeni hala sandığa sahip çıkan bir seçmen. Demokrasinin geriletilmesi için bütün kurumsal, idari mekanizmalar devrede iken, siyasi anlayışlar üç büyük ile kitlenmiş iken, demokrasi adına iki buçuk büyük il muhalefetin eline geçti diye sevinmek için henüz erken. Ama İmamoğlu’nda görülen direniş ruhu, kimi doğu illerinde inat ile sandığa sahip çıkılıyor olması önemli. Ankara’nın CHP’ye geçmesinden daha önemli pratikler bunlar. 2015 den beri her seçimde olduğu gibi Erdoğan muhalefetin nefesini, onca kayyum, onca hapse atılan siyasetçiye rağmen, hala ensesinde hissediyor” dedi.

XS
SM
MD
LG