Erişilebilirlik

Dünya Kamuoyu Biden Sonrası ABD'ye Nasıl Bakıyor?


Atlantik Konseyi'nin ev sahipliğinde online ortamda düzenlenen bir panelde, yabancı ülkelerde yaşayanların Demokrat Partili Joe Biden'ın başkanlık görevine gelmesi sonrasında ABD'yi ve ABD dış politikasını nasıl algıladığı konusunu ele alındı. Panelde 2016 yılında kurulan ve küresel halkların, etkilendikleri karmaşık jeopolitik olayları anlamlandırmasına katkıda bulunmayı amaçlayan, kar amacı gütmeyen Avrasya Grubu Vakfı (Eurasia Group Foundation) tarafından yapılan bir anketin sonuçları değerlendirildi.

Panelin katılımcılarından Avrasya Grubu Vakfı uzmanı Caroline Gray, 3-19 Mart 2021 tarihleri arasındaki yaklaşık üç haftalık süre içinde 10 ülkede farklı yaş, meslek ve cinsiyet gruplarını temsil eden 5 bin kişi arasında yaptıkları "Dünya ABD'yi ve oluşturduğu örneği nasıl algılıyor" başlıklı anketin sonuçlarını aktardı.

Gray, anketin Amerika kıtasında Brezilya ve Meksika'da, Afrika kıtasında Mısır ve Nijerya'da, Avrupa kıtasında Almanya ve Polonya'da, Asya ve Uzakdoğu'da Hindistan, Çin ve Japonya'da ve ayrıca Rusya'da yapıldığını aktardı. Katılımcılara Başkan Joe Biden'ın ABD'nin küresel nüfuzunu yeniden tanımlamaya odaklandığı son dönemde ABD'yi ve ABD'nin dış siyasetteki etkisini, ABD modeli demokrasiyi ve değer yargılarını nasıl gördükleri hakkında sorular yönelttiklerini söyleyen Gray, "ABD hala dünyada model bir demokrasi mi?" ve "ABD dünyaya nasıl daha iyi liderlik edebilir?" gibi soruların ankette yer aldığını anlattı.

ABD dünya genelinde olumlu bir imaja sahip

Anketin kilit bulgularından biri, yabancı halkların ABD'ye karşı genel olarak olumlu bir bakış açısına ve ABD'nin dünyanın farklı coğrafyalarında yaşayan insanların gözünde prestijli bir yere sahip olması. Gray, ankete katılanların yüzde 85'inin ABD hakkında olumlu görüş belirttiğini söyledi.

Bu olumlu bakış açısının hakim olmasındaki en önemli etkense ABD'nin yumuşak gücünün oynadığı rol. Ankete göre ABD, yumuşak gücünü kullandığı sürece dünya halklarının gözünde daha olumlu bir yer ediniyor. Ülkelerinin ABD'deki diyasporasıyla bağları olan, ABD'de yaşayan akraba ya da tanıdıkları bulunanlar ya da ABD'ye seyahat etmiş olanlar da ABD'yle kişisel bağı olmayanlara kıyasla daha olumlu bir bakış açısına sahip.

Amerikan haber kaynaklarını takip edenlerin ya da sinema filmleri ve diziler gibi Amerikan kültürel ürünlerini tüketenlerin ABD hakkında olumlu görüşlere sahip olma olasılığı da bu açıdan ABD'yle bir bağ kurmayanlara oranla üç kat daha yüksek.

Ancak Caroline Gray, yumuşak güç ABD yanlısı görüşleri ne kadar körüklüyorsa ABD'nin sert gücü olarak tanımlanabilecek askeri faaliyetlerinin de bu görüşleri o kadar tersine çevirdiğinin altını çiziyor. Anketi Mart ayında, Başkan Biden'ın Afganistan'daki ABD askerlerini geri çekme takvimini açıklamasından önce yaptıklarının altını çizen Gray, dünya genelinde ABD hakkındaki en olumsuz görüşlere Afganistan'daki savaş gibi askeri faaliyetlerin yol açtığını kaydediyor. ABD'nin müdahaleci tutumunun, son 20 yıl içindeki askeri faaliyetler gözönünde bulundurulduğunda ABD karşıtlığına yol açtığını hatırlatan Gray, bunun şaşırtıcı bir sonuç olmadığını belirtiyor.

En şaşırtıcı sonuç ABD müttefikleri Almanya ve Japonya'nın tutumu

Avrasya Grubu Vakfı’nın araştırma uzmanı Caroline Gray'e göre anketten çıkan en şaşırtıcı sonuç, ABD'nin en sağlam müttefikleri arasında yer alan Almanya ve Japonya'dan katılımcıların çoğunun ABD'ye ve ABD'nin temsil ettiği demokratik değerlere karşı "kayıtsız" bir tavır içinde olması. Ankete göre ABD demokrasisine olumlu bakan Almanlar'ın oranı sadece yüzde 25. ABD'nin demokrasi modelinin dünyada hiçbir fark yaratmadığını düşünen Almanlar'ın oranı da yüzde 40. ABD'nin hukuki ittifaklarla bağlı olduğu bu iki ülkede popülarite sahibi olmadığının ortaya çıkmasının sürpriz olduğunu söyleyen uzman, bunun bir nedeninin, özellikle Almanlar'ın ABD demokrasisini "ikiyüzlü" bulması olduğunu kaydediyor. Alman vatandaşları, ABD'li seçmenlerin ABD'de gerçek gücü olmadığı gerekçesiyle sistemin "ikiyüzlü" olduğunu düşünüyor. Gray'e göre bu sonuç, ABD'nin yurt dışında demokrasi elçiliği yapmadan önce kendi içinde sağlıklı bir demokrasi sağlaması gerekliliğini öne çıkarıyor.

ABD'nin 1960 yılından beri müttefiklik ilişkisi içinde olduğu Japonya’da ise halk ABD'nin Uzakdoğu'daki varlığını ya istikrarsızlaştırıcı olarak kabul ediyor, ya da bölge istikrarına hiçbir katkıda bulunmadığını düşünüyor. Gray, bu sonucun, "İşbirliği yaptığımız ülkelerin halklarının desteğine sahip miyiz değil miyiz?" sorusunu akıllara getirdiğini söylüyor.

Bir başka şaşırtıcı sonuç ise Rusya ve Çin gibi hasım olarak kabul edilen ülkelerde ABD'nin bir ülke olarak değil, Amerikalılar'ın olumlu bir imaj çiziyor olması. ABD tarzı demokrasiyi beğendikleri yanıtı veren Rus katılımcılar, buna gerekçe olarak ABD'nin bireysel özgürlüklere ve güçler ayrılığına verdiği önemi gösteriyor. Çinliler'in yüzde 36'sı, Ruslar'ınsa yüzde 50'ye yakını Amerikalılar hakkında olumlu görüşlere sahip.

ABD'nin ekonomi ve ticaret alanındaki faaliyetleri itibarını arttırıyor

Ankete göre ABD'nin en olumsuz etki alanı askeri, en olumlusu ise ekonomik ve ticari faaliyetleri. ABD'nin askeri müdahaleleri dünya genelinde Amerikan karşıtlığını körüklerken daha sınırlı bir ABD dış siyaseti, Amerikan demokrasisini yurt dışında daha cazip kılıyor. Örneğin ABD'nin Afganistan'dan "derhal" çıkması gerektiğini düşünenlerin ABD hakkında olumsuz görüşlere sahip olma olasılığı, bu düşünceyi beslemeyenlere kıyasla 2,4 kat daha yüksek. Aynı şekilde ABD'nin yabancı ülkelerdeki askeri üsleri de küresel kamuoyunun tepkisini çekiyor. Örneğin Çinli katılımcıların yüzde 70'i, ABD üslerinin bölge güvenliğini ve ulusal egemenliği tehdit ettiğini düşünüyor.

ABD'nin dünya kamuoylarının gözünde itibarlı bir konuma oturtan en önemli etkense ekonomi ve ticaret. ABD'yi küresel lider olarak kabul edenler, buna gerekçe olarak ABD'nin dünyanın en büyük ekonomisi olmasını ve vatandaşı oldukları ülkelerin ABD'yle yakın ekonomik ilişkilerini gösteriyor. Anketin yapıldığı 10 ülke içinde sadece Nijerya, ABD'nin liderliğinin lokomotif gücünü ekonomi yerine demokrasi ve insan haklarını teşvikten aldığı görüşünü ortaya koyuyor. Mısır ve Almanya içinse bireysel özgürlükler, ekonomiden önce geliyor.

Çoğunluk ABD'nin küresel liderliğini Çin'inkine tercih ediyor

Anketin yapıldığı 10 ülkedeki katılımcıların yüzde 81'i "Dünya lideri olarak ABD'yi mi Çin'i mi tercih edersiniz?" sorusuna "ABD'nin liderliği" şeklinde yanıt veriyor. Her 10 Alman katılımcının 9'u, ABD'nin liderliğinden yana tavır koyuyor. Hindistan'da da katılımcıların yüzde 60'ı, ABD'nin küresel liderliğini olumlu buluyor. Çin, küresel nüfuzunu arttırmak için oluşturduğu Kuşak ve Yol Girişimi'ne rağmen ABD'ye kıyasla küresel kamuoyu tarafından kabul görmüyor. Örneğin Almanlar, 5G teknolojisi gibi alanlarda Çin'in üstünlük sağlamasını bir tehdit unsuru olarak kabul ediyor.

Amerikan demokrasisinin kritik bir dönemeçte bulunduğunu kaydeden Avrasya Grubu Vakfı uzmanı Gray, ABD dış politikasını selefi Donald Trump'tan sonra yeniden şekillendirmeye başlayan Başkan Joe Biden'ın Amerikan demokrasisini ülke içinde iyileştirdikten sonra yurt dışında demokrasi savunuculuğunu yapma taraftarı olduğu görüşünde. ABD'nin bulundukları bölgelerde olumlu bir etki yarattığını düşünenlerin oranının 2019-2021 arasında neredeyse yüzde 20 oranında azaldığının altını çizen uzman, ABD'nin buna rağmen en iyi hükümet şekline sahip olan ülkeler listesinde birinci sırada olduğunu; Almanya, İngiltere, Kanada ve Japonya'nın ABD'nin ardında yer aldığını vurguluyor.


XS
SM
MD
LG