Erişilebilirlik

Kürtçe düğün halayları neden dava konusu olmaya başladı?


Halayların soruşturmalara konu olması DEM Parti’nin düzenlediği etkinliklerde halay çekilerek protesto ediliyor.
Halayların soruşturmalara konu olması DEM Parti’nin düzenlediği etkinliklerde halay çekilerek protesto ediliyor.

Türkiye’de son günlerde “Kürtçe şarkılar eşliğinde halay çektikleri” için çok sayıda kişinin gözaltına alındığı ve “örgüt propagandası yaptıkları” gerekçesiyle tutuklandığı haberleri sıkça gündeme gelmeye başladı.

Siirt 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün görülen bir davada ikisi çocuk, beş kişi ‘terör örgütü propagandası’ yaptıkları iddiasıyla hakim karşısına çıktı.

Davaya konu olay 25 Temmuz’da Siirt’teki bir düğünde yaşandı. Düğünde Kürtçe şarkılar eşliğinde halay çeken bir grubun görüntülerinin sosyal medyaya yansıması ve milliyetçi kesimlerin tepki göstermesi üzerine, polis harekete geçti.

Düğünden sonra evlere baskın yapan polis 5 kişiyi gözaltına aldı. Şüphelilerden biri ev hapsi ile serbest bırakılırken, dördü tutuklandı.

Haklarında “örgüt propagandası yaptıkları” gerekçesiyle dava açılan şüpheliler olaydan 20 gün sonra ilk kez mahkemeye çıktı.

Mahkemede ilk söz alan tutuksuz sanık Filiz Taşkesen, halayın yasak olduğunu bilmediklerini belirterek, “Bugüne kadar düğünlerde nasıl oynadıysak yine aynı şekilde oynadık. Bugüne kadar halaylarımız yasak değildi” dedi.

Halay Kürtlerin düzenlediği etkinliklerin en yaygın aktivitesidir.
Halay Kürtlerin düzenlediği etkinliklerin en yaygın aktivitesidir.

Tutuklu bulundukları Batman Cezaevi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile yargılamaya katılan diğer sanıklar da haklarındaki iddiaları kabul etmedi.

Daha sonra söz alan avukatlar ise düğünlerde çalan müziklere yapılan müdahalenin usule, ifade özgürlüğüne, Anayasa’ya, İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu savundu.

Şarkılarda hiçbir şiddet veya eylem çağrışımının bulunmadığını dile getiren avukatlar, polisin sosyal medyayı takip ederek savcılara ihbar ettiğini dile getirdi.

Mahkeme savunmaların ardından tutuklu sanıkların tahliyesine karar verdi.

Başka birçok şehirde benzer gözaltılar

1 Ağustos’ta da Diyarbakır’da halay çektikleri esnada Abdullah Öcalan lehine slogan attıkları öne sürülen beş kişi gözaltına alınmıştı.

11 Ağustos’ta İstanbul Esenyurt'ta düğün salonuna baskın düzenleyen polis, müzisyenlerin de aralarında olduğu 8 kişiyi gözaltına aldı.

Gerekçe, düğünde söylenen şarkılarla “terör örgütü propagandası” yapıldığıydı.

Benzer operasyonlara sahne olan iller arasına Mersin, Ağrı, Siirt, Batman ve Hakkari de katıldı.

DEM Parti İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek konuyu meclis gündemine getirdi. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın yanıtlaması istemiyle Temmuz ayı sonunda önerge veren Çiçek, “hedef gösterilen insanlara yönelik gözaltı operasyonlarının organize bir şekilde yürütüldüğünü” savundu.

Çiçek, “İçişleri Bakanlığı’nın üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmek yerine linç kültürünü beslediğini” öne sürdü.

“Yargı sosyal medya üzerinden oluşturulan algı ya da linç kampanyalarına alet oluyor”

Yapılan operasyonları VOA Türkçe’ye değerlendiren Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, düğünlerde çalınan şarkıların sözleri üzerinden örgüt propagandası algısının oluşturulduğuna dikkat çekti.

Bunun hukuki bir değerlendirme olmadığını dile getiren Eren, operasyonların sosyal medyada yaratılan algının sonucu olduğunu belirtti.

Eren, yargının sosyal medyaya alet olduğunu savunarak, “Maalesef son yıllarda yargı daha çok sosyal medya üzerinden oluşturulan algı ya da linç kampanyasına alet oluyor. Yoksa o düşünün Yargıtay’ın ‘Biji Serok Apo’ sloganını bile örgüt propagandası görmediği kararları var. Bu tür yaklaşımlar bir halkın, bir ulusun kimliğini, müziğini, kültürünü hedef alan olgular. Bunlar toplumda derin yaralar açan olgular. Yargı bu tür kararlarıyla, tutuklamalarıyla ve müzik ya da kültürü yönelik baskı algısı oluşturuyor. Toplum bundan derin etkileniyor” ifadelerini kullandı.

Eren, Siirt’te kısa sürede yargılamanın başlamasının, tutuklamaların sosyal medyanın baskısıyla yapıldığının ve doğru olmadığının göstergesi olduğunu vurguladı.

“Sosyal medya nedeniyle değil bilinçli olarak yapılıyor”

Mezopotamya Dil Kültür ve Araştırma Derneği MED-DER Yönetim Kurulu Üyesi Dilan Güvenç ise Kürt sorununun halay çekenleri tutuklamakla çözülemeyeceğini ifade etti. VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Güvenç, Kürt kimliğinin eritilmek istendiğini savundu.

Bu tutumdan vazgeçilmesi çağrısı yapan Güvenç, “90'lı yıllardaki köy düğünlerinin basılmasına benzer uygulamalar bunlar. Kürtçe şarkılar söylendiği için, 90'lı yıllarda devlet köyleri basar, halka işkence uygulardı. Şimdi günümüzde de aynı şekilde yıl 2024 ve demokratikleşme adına maalesef herhangi bir gelişme göremiyoruz. Özellikle Kürtçe’nin kamusal alanda konuşulmaması, yaşatılmaması adına her türlü politika yürütülüyor. Bu yüzden Kürt dilinin kültürünü tanınması, belli bir statüye kavuşması gerekiyor. Halay çekenleri dönem dönem yargılayıp cezaevine atmak bu sorunu çözmeyecektir. Bu sorunu daha çok derinleştirecektir” dedi.

Güvenç, operasyonların sosyal medyadaki tepkileri yatıştırmak için yapılmadığını belirterek, “Bu operasyonlarla amaçladıkları şeyin sosyal medyanın gazını almak olduğunu söyleyemeyiz. Toplumu kutuplaştırmanın ortaya çıkardığı sonuç. Yani AKP-MHP ittifakının toplumları birbirine karşı tahammülsüz getirdiğini, birbirinin dillerine, kültürlerine tahammül edemediği bir faşizan bir politika izlemekte. Bu yüzden de burada sosyal medyayı oluşturan trolleri üzerinden de bunları yaptıklarını düşünüyoruz. Toplumları birbirine karşı kutuplaştırmak, kışkırtmak. Bu yüzden devletin bunu bilinçli olarak yaptığını düşünüyoruz” diye konuştu.

HRW: “Kürtçe şarkılar ve halay terör örgütü propagandası değil”

Uluslararası İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) de bir açıklama yaparak düğünlere yapılan müdahalelere tepki gösterdi. HRW Türkiye Direktörü Emma Sinclair Webb tarafından yapılan açıklamada, Kürtçe şarkılar ve halayın terör örgütü propagandası olmadığı belirtildi.

Sinclair Webb, Siirt’teki soruşturmanın düğün videolarının sosyal medyada yayınlanması üzerine başladığına dikkat çekerek, şimdiye kadar en az 34 kişi benzer nedenlerle tutuklandığını söyledi.

Tutuklananların bırakılması çağrısı yapan Sinclair Webb, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, halk şarkıları söylemenin, şiirler okumanın, halka açık toplantılar da dahil olmak üzere genel sloganlar atmanın veya Kürdistan İşçi Partisi'nin (PKK) Türk ordusuna karşı 40 yıllık isyanına atıfta bulunmanın ifade özgürlüğü sınırları içinde olduğuna karar vermiştir. Düğünlerde ve başka yerlerde söylenen şarkı ve sloganların içeriği ne şiddeti teşvik etmiş ne de bireyler için cezai kovuşturmayı gerektirecek açık ve yakın bir tehlike oluşturmuştur. Misafirler ile müzisyenleri tutuklayarak ve yargılayarak Kürt düğünlerini suç mahalline dönüştürmek, Türk makamlarının on yıllardır Kürtlerin meşru faaliyetlerini ve siyasi ifadelerini hedef almak için ceza adalet sisteminin nasıl çarpıtıldığının sadece son örneğidir” dedi.

Forum

XS
SM
MD
LG