Kaos GL Derneği, 2019 yılına ait LGBTİ+ İnsan Hakları Raporu’nu yayımladı. Avukat Yasemin Öz’ün hazırladığı rapora göre 2019 yılında kamu otoriteleri LGBTİ+ bireylerin haklarını artan bir oranda ihlal etmeye devam etti.
Dernek, raporu "17 Mayıs Uluslararası Homofobi, Bifobi ve Transfobi Karşıtı Gün” nedeniyle düzenlediği online basın toplantısıyla paylaştı.
Raporu hazırlayan Öz, "LGBTİ+’ların insan hakları alanında 2019 yılında da neredeyse her insan hakkı kategorisinde ağır bir ihlal tablosu karşımıza çıkmıştır. İhlalleri önceki yıllarla karşılaştırdığımızda, toplum ve birey kaynaklı ihlallerin seviyesinde çok fazla değişiklik gözlenmezken, kamu otoriteleri kaynaklı ihlal seviyesinde önceki yıllara kıyasla ciddi bir ihlal artışı olduğu görülmüştür. Bu durumun kamu otoritelerinin LGBTİ+’lara karşı ayrımcı ve hedef gösterici söylem üretmelerinin kamu uygulamalarına yansıması olarak okunması mümkündür” ifadelerini kullandı.
"Nefret cinayetleri, cinsel şiddet, işkence ve kötü muamele”
Rapor kapsamında, yargıya veya basına yansıyan veya doğrudan Kaos GL Derneği’ne ulaşan başvuru ve bilgiler doğrultusunda 2019 yılında LGBTİ+’ların insan hakları alanında toplam 72 vaka ele alınıyor. Bu vakalarda çoğu zaman birden fazla ihlal yaşanıyor. İncelenen toplam ihlal sayısı ise 134.
Raporda ihlal sonucundaki süreç adaletin yerine geldiği olumlu bir sürece evrilmişse, olumlu olarak sonuçlanan vakalara da yer veriliyor. Böylece rapor LGBTİ+’lar açısından 2019 yılında gerçekleşen insan haklarına ilişkin tüm gelişmeleri ele almaya çalışıyor.
2019’da ele alınan vaka ve ihlallerin hak kategorilerine göre dağılımı rapora göre şöyle: Beş nefret cinayeti, on üç nefret suçu, altı nefret söylemi, iki cinsel şiddet vakası, işkence ve kötü muamele yasağı ihlali ile ilgili on; kişi özgürlüğü ve güvenliğinin ihlali konusunda otuz dört; özel hayatın gizliliğinin ihlali anlamında iki; ifade özgürlüğünün ihlali anlamında on altı; toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme haklarının ihlali anlamında on üç; çalışma yaşamında ayrımcılıkla ilgili beş; eğitim alanında ayrımcılıkla ilgili dört; seyahat ve yerleşme özgürlüğü ve miras hakları alanında on üç; sağlık alanında ayrımcılıkla ilgili üç; mal ve hizmetlere erişim konusunda ayrımcılıkla ilgili dört; cezaevindeki LGBTİ+’lara yönelik hak ihlalleri ile ilgili üç ve mültecilere yönelik hak ihlalleri ile ilgili bir vaka.
Rapora göre, bir önceki yılla kıyaslanınca kamu otoritelerinin ihlalleriyle paralel olarak işkence ve kötü muamelede artış var.
Bu durum, bir önceki yılın verileriyle kıyaslanarak raporda şöyle açıklanıyor: “Nefret cinayetleri, nefret suçları, nefret söylemi, cinsel şiddet suçları, özel hayatın gizliliğinin ihlali, çalışma yaşamı, eğitim, sağlık, mal ve hizmetlere erişim, mülteciler ve cezaevindeki LGBTİ+’ların durumu alanlarında ihlal sayıları benzer. İşkence ve kötü muamele yasağı, ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü ile barınma-seyahat ve miras hakkı alanlarındaysa ihlal sayısı arttı. Kişi özgürlüğü ve güvenliği alanında ihlal sayısında ise yoğun bir artış var. 2019 yılı ile 2018 yılında gerçekleşen ihlalleri karşılaştırdığımızda; doğrudan kamu otoritelerince gerçekleştirilen işkence ve kötü muamele yasağı, ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü ile kişi özgürlüğü ve güvenliği alanında ihlal sayısının yoğun artış göstermiş olması, kamu uygulamalarındaki yaklaşımların LGBTİ+’lar aleyhine bir seyirde olduğunun göstergesidir."
17 Mayıs
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) eşcinselliği “hastalık” kategorisinden 17 Mayıs 1990’da çıkarmıştı.17 Mayıs'ın "Uluslararası Homofobi, Bifobi ve Transfobi Karşıtı Gün” olarak kabul edilmesinin nedeni bu.
Örgüt geçen yıl 29 Mayıs’ta da transseksülliğin hastalık olarak görülemeyeceğini karara bağlamıştı.