ABD Savunma Bakanı Jim Mattis’in, Ürdün’den sonraki durağı olan Türkiye ziyareti, Washington’un Suriyeli Kürtlere verdiği destek nedeniyle Ankara ile gerilen ilişkiler açısından kilit önem taşıyor.
Eski Erbil Başkonsolosu Aydın Selcen, ilişkilerin olabilecek en kötü noktada olduğu görüşünde. Ancak Selcen, Türkiye’nin jeopolitik önemini de vurguluyor ve bölgede Türkiye’nin desteği olmadan ABD’nin Irak ve Suriye’de IŞİD’den kurtulmasının mümkün olmadığını belirtiyor.
Uzmanlar Mattis’in ilk amacının, ilişkilerde daha fazla gerilemeyi engellemek olacağı fikrinde birleşiyor. ABD’nin Suriye’de IŞİD’e karşı savaşan YPG mensubu Suriyeli Kürtler’e silah sağlaması Ankara’yı kızdıran başlıca mesele. Zira Ankara YPG’yi terör örgütü PKK’nin uzantısı olarak görüyor. Son olarak Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın “Buradaki esas ironi ise Marksist Leninist bir örgüt olan PKK’nın bugün ABD tarafından destekleniyor olmasıdır” değerlendirmesinde bulundu. PKK, ABD’nin de terör örgütleri listesinde.
Siyaset uzmanı Cengiz Çandar ise Türk hükümetinin, YPG’ye askeri destekle ilgili Washington’dan gelecek hiçbir açıklamayı kabul etmeyeceğini söylüyor. Ancak Rakka’nın neredeyse yarısı YPG tarafından IŞİD’den temizlenmişken, Washington’ın politika değişikliğine gitmeyeceğinin Ankara da farkında.
Rakka’nın ele geçirilmesinden sonra ne olacağı Mattis’in çantasındaki en önemli konulardan biri. Ankara Siyaset Merkezi’nin başındaki eski büyükelçi Ünal Çeviköz de YPG’ye giden silahların daha sonra PKK’nın eline geçmesini engellemenin Türkiye’nin önceliği olduğunu vurguluyor. Çeviköz’e göre ikinci konu da IŞİD’den temizlendikten sonra Rakka’nın nasıl şekilleneceği. Türkiye büyük olasılıkla, Rakka’da gelecekteki yönetimin Sünni Araplar’ın elinde olmasını talep edecek.
Ankara, Rakka’da IŞİD’le mücadele eden Suriye Demokratik Güçleri’nin ağırlıklı olarak Kürtler’den oluştuğunu ve yerel nüfusu temsil etmediğini savunuyor. Cengiz Aktar da Ankara’nın uzun vadeli stratejisinin, Suriye’nin kuzeyinde Kürtler’in oluşturacağı fiili bir yönetimi yok etmek olduğunu belirtiyor.
Türk ordusu, YPG kontrolündeki Afrin bölgesinin çevresine konuşlanmış durumda. Cumhurbaşkanı Erdoğan da Afrin’e olası bir operasyon konusunda uyarılarını yineliyor.
Ünal Çeviköz, Rakka operasyonunu etkileyeceği gerekçesiyle Türkiye’nin müdahil olmasını, ABD’nin istemediğini belirtiyor. Mattis’in ziyaretinde bu konuda tarafların anlaşmaya varmasını da beklemiyor. Çeviköz, Türkiye’nin Afrin’de ve İdlib’de harekat olasılığını İran ve Rusya ile de değerlendirdiğini söylüyor.
Ankara, Tahran ve Moskova ile, Suriye’de iç savaşın çözümü için başlatılan Astana sürecinde zaten işbirliği yapıyor. İdlib, aynı zamanda Suriyeli muhaliflerin kontrolünde alan son bölgelerden biri. İdlib’in geleceği de Mattis’in ziyaretinde konuşulacak konular arasında. Çeviköz’e göre Amerikalılar, İdlib’in çok sayıda cihatçı barındırdığından endişeli. Daha da önemlisi İdlib’de 10 bin civarında El Kaideli var. Ancak Rusya ve Türkiye’nin Amerika’dan İdlib meselesine karışmamasını istemesi olası.
Ankara’nın Moskova ve Tahran’la işbirliğinin artmasının, Batılı müttefikler arasında endişe yarattığı bir gerçek. Ancak Iraklı Kürtler’in gelecek ay yapmayı planladığı bağımsızlık referandumu, Mattis’in Türkiye ile ortak bir paydada buluşmasını sağlayabilir. ABD de Türkiye de bu referanduma karşı çıkıyor.