Erişilebilirlik

Ortak Politikalar Metninde Kürtler Neden Yok?


Altılı Masa'nın "Ortak Politikalar Metni" hafta başında düzenlenen toplantıyla açıklandı.
Altılı Masa'nın "Ortak Politikalar Metni" hafta başında düzenlenen toplantıyla açıklandı.

DİYARBAKIR - Altılı Masa'nın kamuoyuyla paylaştığı ortak seçim beyannamesi niteliğindeki "Ortak Politikalar Metni’nde Kürt vurgusu yapılmaması tartışmalara neden oldu.

Bazı yorumculara göre bunun nedeni gelebilecek tepkiden çekinme. Kimi yorumcular ise Kürt kelimesi kullanılmasa bile, sorunun konuşulması için metinde birçok vaade yer verildiğini belirtiyor.

CHP, İYİ Parti, Demokrat Parti ve Saadet Partisi’nin oluşturduğu Millet İttifakı’na DEVA Partisi ile Gelecek Partisi’nin resmen katılımının ardından açıklanan Ortak Politikalar Metni ile ilgili tartışmalar sürüyor.

240 sayfa metinde, 9 ana başlık, 75 alt başlıkta seçimlerde Millet İttifakı’nın iktidara gelmesi halinde yapılacakları anlatıldı.

Metinde “hukuk, adalet ve yargı”, “kamu yönetimi”, “şeffaflık, denetim ve yolsuzlukla mücadele”, “ekonomi, finans ve istihdam”, “sektörel ve bölgesel konular”, “bilim ve teknoloji, eğitim ve öğretim”, “sosyal politikalar” ile “dış politika, güvenlik ve savunma” olmak üzere dokuz ana başlık yer aldı.

Metinle ilgili tartışmaların yoğunlaştığı konulardan biri de Kürt sorunu. Metinde Kürt kelimesinin hiçbir yerde geçmemesi birçok kesimde tartışmalara neden oldu.

"Kürt sorununa vurgu yapılmamasının nedeni ‘Kürdofobi’"

Siyaset bilimci Vedat Koçal’a göre, Kürt sorununa vurgu yapılmamasının nedeni "Kürdofobi."

VOA Türkçe’ye konuşan Koçal, ittifak partilerinin, seçmen davranışını yönlendiren Kürdofobi ile karşı karşıya gelmekten kaçındığını söyledi.

Özellikle Altılı Masa'nın potansiyel seçmen kitlesinin önemli bir bölümünün gençler olduğuna dikkat çeken Koçal, “Gençlere egemen olan seküler milliyetçi tepkiselliğin, geleneksel Kürdofobinin belirleyici etkisi altında oluşu, metinde Kürt sorununun anılmaması tercihinin güçlü gerekçelerinden biridir” dedi.

Koçal, mutabakat metninin Kürt siyasetini dışarda tuttuğunu savunarak, “Bu çerçevede, Altılı Masa'nın mutabakat metninin en öncelikli yapısal özelliği, Kürt kimliği temelli siyasal davranışı ifade ve temsil eden yüzde on küsurluk oy tabanını, siyasal karar alma ve bürokratik uygulama mekanizmalarının dışında tutmaya ve orada denetim altında bulundurmaya yönelik mutlak çoğunluk blokunu sağlama ve sürdürme amacıyla icat edilmiş ittifak rejimi ile ona dayalı 'milli mutabakat hükümeti' mantığını ve işlevini üstlenmiş görünüşüdür” yorumunu yaptı.

Kürt sorununu yakından ilgilendiren “yerel yönetimler” başlığına da vurgu yapan Koçal, “Merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerindeki 'aşırı vesayetine son vereceğiz' denilmekte, 'aşırı merkezi vesayet'in tanımı yapılmamakta, böylelikle yerel yönetim kurumlarının karar ve uygulamaları üstünde, Avrupa Yerel yönetimler Özerklik Şartı'nda belirlenmiş AB standartlarına uygun olmayan bir vesayetin sürdürüleceği haber verilmektedir” diye konuştu.

“Kürt meselesinin konuşulmasını sağlayan adımlar”

Rawest Araştırma Şirketi’nin Genel Müdürü Roj Girasun ise farklı görüşte.

VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Girasun, “Kürt” kelimesi kullanılmamasına rağmen, metinde sorunun çözümüne ilişkin vaatlere yer verildiğini ifade etti.

Girasun, metnin adının “Ortak Mutabakat Metni” olması nedeniyle, bir kişinin dahi karşı çıktığı bir kelimenin metinde yer almamasının doğal olduğunu söyledi.

“Kürt sorununa dair bir ifade yok” görüşüne katılmadığını söyleyen Girasun, “Örneğin kayyum atamalarına, belediyelerin yetkilerinin arttırılmasına, OHAL uygulamalarının zorlaştırılmasına, parti kapatmalarının meclis izinlere tabi tutulmasına ve bunun gibi çok madde var. Bunlar Türkiye'de Kürt meselesinin demokratik çözüm alanını genişleten meseleler. Bizatihi meselesinin kendisine esaslı şekilde dokunuyor değil ama meselesinin acil ihtiyaçlarına bir şekilde temas ediyor. Kürt meselesinden bağımsız değerlendiremeyeceğimiz vaatler var” şeklinde konuştu.

Kürtlerin maksimal taleplerinin anlaşılır olduğuna değinen Girasun, metnin sorunun konuşulmasının ortamını yaratacak vaatler içerdiğini kaydetti.

Kürt sorununun konuşulabileceği bir ortama ihtiyaç olduğunu savunan Girasun, “(Vaatleri) Kürt meselesinden bağımsız değerlendiremeyiz. Günün sonunda Kürt meselesiyle temas etmediğini söylemek doğru değil. Seçmenler de maksimal taleplerini unutuyor değiller ama aynı zamanda buradaki metni anlıyorlar. Bunun en azından demokratik çözüm alanını genişlettiğini, Kürt meselesinin konuşabileceği alan yarattığının farkındalar. Burada Kürt meselesini çözen değil, konuşulmasını sağlayan alan açıyor” dedi.

Demirtaş’tan muhalefete tepki

Bu arada Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Erdoğan’ın adaylığı ile ilgili tartışmalar üzerinden muhalefeti eleştirdi.

Sosyal medya hesabından bir mesaj yayınlayan Demirtaş, muhalefetin Erdoğan’ın adaylığına karşı çıkmamasına tepki gösterdi.

Demirtaş mesajında şu görüşlere yer verdi:

“Yüksek Seçim Kurulu muhalefetin 5 milyon oyunu iptal etse veya Erdoğan kazanana kadar seçimlerin tekrarına karar verse 'Ama bunlar zaten AKP'li' deyip normal mi karşılayacağız? Erdoğan meclisi feshederse aday olamaz. Anayasa bunu söylüyor.”

Yaşanan sorunların sorumlusunun muhalefet olduğunu savunan Demirtaş, “Yaptırım yoksa hukuk da yoktur. Yüksek Seçim Kurulu üyeleri suça ortak olurlarsa yargılanacaklarından emin olmalılar. Milyonlarca insanın Yüksek Seçim Kurulu'nun önüne yığılarak demokratik tepkilerini göstereceklerini bilmeli ve ona göre hareket etmeliler. Bizi içeri atan Erdoğan, içeride tutan ise muhalefetin tepkisizliğidir. Bu tepkisizlik 85 milyonu, daha yıllar boyu sürecek açık cezaevi hayatına mahkum etmektir” ifadelerini kullandı.

XS
SM
MD
LG