Arabulucu ülke Katar tarafından yapılan açıklamada Gazze'de ateşkes anlaşmasının Pazar günü Gazze yerel saatiyle sabah 08.30'dan itibaren uygulanmaya başlayacağı bildirildi. İsrail Kabinesi Gazze'de ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılmasını öngören anlaşmayı Cumartesi erken saatlerde onaylamıştı. 24 bakan anlaşmanın onaylanması lehine oy kullanırken sekiz bakan anlaşmayı reddetti.
Ancak İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Hamas'ın serbest bırakılacak rehinelerin listesini henüz vermediğini ve İsrail'in bu liste olmadan ilerlemeyeceğini söyledi. İsrail, serbest bırakılacak rehinelerin isimlerini arabulucu Katar'dan almayı bekliyordu, ancak Katar ya da Hamas'tan hemen bir yanıt gelmedi.
Netanyahu, ateşkesin başlamasından 12 saat önce yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında, ülkesinin ateşkesi geçici olarak değerlendirdiğini ve gerekirse savaşmaya devam etme hakkını saklı tuttuğunu söyledi.
Ateşkesin ikinci aşamasının sonuçsuz kalması halinde ABD'nin desteğiyle savaşı yeniden başlatma hakkını saklı tuttuğunu söyleyen Netanyahu, “Eğer savaşa geri dönmek zorunda kalırsak bunu yeni ve güçlü yollarla yapacağız” dedi.
İsrail Başbakanı, ABD'de Pazartesi günü başkanlık görevini devralacak olan Donald Trump'ın desteğine sahip olduğunu söyledi. Trump, NBC televizyonuna verdiği demeçte Netanyahu'ya “ne yapman gerekiyorsa onu yapmaya devam et” dediğini söylediğini aktardı.
Netanyahu ayrıca, İsrail'in aşırı sağcı Kamu Güvenliği Bakanı Itamar Ben-Gvir'in hükümetten istifa edeceğini söylemesine rağmen, mümkün olan en iyi anlaşmayı müzakere ettiğini kaydetti.
Rehine takası nasıl olacak?
Aralarında kadın, çocuk, 50 yaş üstü erkekler ile hasta ve yaralıların da bulunduğu 98 İsrailli rehineden 33'ü ateşkesin ilk aşamasında serbest bırakılacak. Buna karşılık İsrail de hapishanelerindeki yaklaşık 2000 Filistinli'yi serbest bırakacak.
Bu kişiler arasında, bazıları onlarca İsrailli'nin ölümüne yol açan saldırılardan hüküm giymiş militan grupların üyeleri olan 737 erkek, kadın ve genç yaşta mahkumun yanı sıra savaşın başlangıcından bu yana gözaltında tutulan yüzlerce Gazzeli Filistinli de bulunuyor.
İsrail Adalet Bakanlığı, Pazar günü her bir kadın rehine için 30 Filistinli mahkumun serbest bırakılacağını belirten ateşkes anlaşmasıyla birlikte Cumartesi günü erken saatlerde rehinelere ilişkin ayrıntıları yayınladı.
Buna göre Pazar günü yerel saatle 16.00'dan sonra İsrail, 95 Filistinli mahkumu teslim edecek ve karşılığında üç rehine alacak. Ateşkesin ilk gününde serbest bırakılacak mahkumlar arasında önde gelen tutuklular bulunmuyor. Bunların birçoğu yakın zamanda gözaltına alınmış ve yargılanmamış ya da hüküm giymemiş kişiler.
Teslim edilecek üç rehinenin kimliği ise henüz bilinmiyor. İsrail ordusu, rehineleri teslim aldıktan sonra isimleri yayınlayacağını açıkladı.
Rehineler Hamas tarafından Kızılhaç yetkililerine teslim edilecek ve Kızılhaç da rehineleri Gazze'deki İsrail ordusuna götürecek. İsrail ordusu, Gazze'nin kuzey, orta ve güney sınırlarına yakın Erez, Re'im ve Kerem Şalom'da rehineleri teslim almak üzere üç nokta belirledi.
Rehineler burada sağlık personeli, sosyal yardım uzmanları ve psikologlar tarafından karşılanacak ve aileleriyle yeniden biraraya getirilmeden önce ilk geçiş sürecine yardımcı olacak.
Rehineler sonra araç ya da helikopterle 15 aylık esaret travmasını atlatmalarına yardımcı olmak üzere kurulmuş özel tesislere götürülecek, basından uzak tutulacaklar ve tıbbi ve psikolojik destek alacaklar.
ABD'li baş müzakereci Brett McGurk, Pazar günü rehinelerin serbest bırakılmasının ardından, anlaşmanın yedi gün sonra dört kadın rehinenin daha serbest bırakılmasını ve ardından her yedi günde bir üç rehinenin daha serbest bırakılmasını öngördüğünü söyledi.
İsrail saldırılara devam etti
Öte yandan Gazze'de İsrail savaş uçakları, anlaşmaya varılmasından bu yana saldırılarını sürdürdü ve Cumartesi günü de bölgeyi vurdu.
Gazze'deki Filistinliler, İsrail tanklarının bölgeyi bombaladığını ve hava saldırılarının orta ve güney Gazze'yi vurduğunu söyledi. Gazze'deki sağlık görevlileri, Han Yunus kentinin batısındaki Mavasi bölgesinde bir çadırın vurulduğu hava saldırısında beş kişinin öldüğünü aktardı.
İsrail ordusu Cuma gününden bu yana Gazze'de vurduğu 50 “terör hedefi” arasında Hamas ve İslami Cihat savaşçılarının da bulunduğunu açıkladı.
Üç aşamalı anlaşmanın nasıl ilerlemesi öngörülüyor?
İsrail ve Hamas arasındaki çatışmaları sona erdirecek anlaşma, ABD, Katar ve Mısır'ın arabuluculuğunda bir yılı aşkın süredir devam eden müzakerelerin ardından sağlandı. ABD Başkanı Joe Biden anlaşmayı ilk olarak Mayıs ayında onaylamıştı. Savaşan taraflar Çarşamba günü anlaşmayı kabul etti ve ardından anlaşma, Cumartesi günü erken saatlerde İsrail'de kabine tarafından onaylandı.
ABD Başkanı seçilen Donald Trump'ın göreve başlayacağı Pazartesi günü öğle saatlerinden itibaren anlaşmanın uygulanmasını sağlamak, Trump Yönetimi’nin sorumluluğunda olacak.
Anlaşmanın her biri altı hafta sürecek üç aşaması bulunuyor. İkinci ve üçüncü aşamaların şartları halen müzakere ediliyor ancak birinci aşama kapsamında, bir sonraki aşama tamamlanana kadar altı hafta geçmesi halinde çatışmaların durdurulmasının devam etmesi bekleniyor.
Birinci aşama, İsrail ordusunun nüfusun yoğun olduğu bölgelerden çekilmesi ve Gazze'ye daha fazla yardımın yanısıra İsrail cezaevlerinde tutuklu bulunan bazı Filistinliler'in ve aralarında Amerikalılar'ın da bulunduğu Hamas'ın elindeki bazı rehinelerin serbest bırakılmasını içeriyor. ABD ve diğer Batılı ülkeler Hamas'ı terör örgütü olarak tanımlıyor.
Düşünce kuruluşu Atlantik Konseyi'nin Ortadoğu Programları bünyesindeki Scowcroft Ortadoğu Güvenlik Girişimi'nden kıdemli araştırmacı Ahmed Fuad Alhatib'e göre Amerikalı rehinelerin serbest bırakılması Trump'ın savaşı bir an önce sona erdirme isteğinin “temel bir bileşeni.”
VOA'ya konuşan Alhatib'e göre, Trump'ın anlaşmanın tüm rehinelerin serbest bırakılacağı ikinci aşamaya ve Gazze'nin yeniden inşasının başlayacağı üçüncü aşamaya geçmesi için baskıyı sürdürüp sürdürmeyeceğini zaman gösterecek.
Alhatib, ilk aşamadan sonra Trump'ın Gazze'ye “son derece ilgisiz” kalacağından ve anlaşmanın “çatışmanın dondurulmasından çok az daha fazlası” olacağından endişe duyduğunu ifade etti. Alhatib, bunun Gazze'deki Filistinliler ve Filistin devleti hedefi için felaket olacağını da sözlerine ekledi.
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu cuma günü geç saatlerde yaptığı açıklamada, Biden ve Trump'tan ikinci aşama müzakerelerinin başarısız olması halinde İsrail'in “ABD'nin desteğiyle yoğun savaşa geri döneceği” konusunda “kesin garantiler” aldığını söyledi.
Hamas militanları 7 Ekim 2023'te İsrail'e düzenledikleri ve mevcut savaşı başlatan saldırıda yaklaşık 1200 kişiyi öldürmüş ve 250 kadar rehine ele geçirmişti. İsrail, Hamas'ın elinde halen 101 rehine olduğunu ve bunlardan 35'inin öldüğünü belirtiyor.
İsrail'in Gazze'ye yönelik karşı saldırısında 46 binden fazla Filistinli hayatını kaybetti. Gazze'deki sağlık yetkililerine göre bu sayı savaşçılar ve siviller arasında ayrım yapmıyor.
Ateşkesle birlikte Gazze'ye her gün yüzlerce yardım kamyonu giriş yapabilir
Gazze'ye gıda, tıbbi malzeme ve diğer insani yardımların da ateşker sonrasında artması bekleniyor.
Mısır Dışişleri Bakanı, Gazze'nin dış dünyaya açılan ana kapısı olan Refah sınır kapısının “yakında” faaliyete geçeceğini söyledi. Geçiş, İsrail ordusunun geçen Mayıs ayında bölgeyi ele geçirmesinden bu yana kapalıydı. Bakan, ateşkes süresince 50'si yakıt kamyonu olmak üzere günde 600 kamyon yardımın Gazze'ye girmesi gerektiğini belirtti.
İsrail Kabinesi tarafından onaylanan ateşkes planına göre Gazze'ye giren tüm kamyonlar İsrail denetimine tabi olacak.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres Cumartesi günü yaptığı açıklamada, “Gazze'deki durumun hala son derece karmaşık olduğu ve etkili bir dağıtım için hala pek çok zorluğun devam ettiği açık” dedi.
İki devletli çözüm
Biden yönetiminin hedefi iki devletli çözüm kapsamında Filistin devletinin kurulması. Bu da Suudi Arabistan'ın, Trump yönetiminin ilk döneminde 2020 yılında imzalanan ve İsrail ile Arap komşuları Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn arasındaki diplomatik ilişkileri normalleştiren İbrahim Anlaşmaları'na dahil edilmesinin yolunu açabilir.
Biden, İsrail bir Filistin devletine giden “inandırıcı bir yol” taahhüt edene kadar ilişkileri normalleştirmeyi düşünmeyeceğini söyleyen Suudi Arabistan'ı da kapsayacak şekilde anlaşmaları genişletmeye çalışmıştı. Washington ve Riyad, diğer tekliflerin yanısıra Suudiler için Amerikan güvenlik garantilerini de içeren bir paket aracılığıyla bu genişlemeyi araştırıyordu. Bu çabalar 7 Ekim'deki Hamas saldırısından sonra durmuştu.
Şimdi Trump, Gazze'deki ateşkesin yarattığı ivmeyi kullanarak Suudi Arabistan'ı da anlaşmaya dahil etmeyi hedefliyor gibi görünüyor. Trump, ateşkes anlaşmasına varıldığının duyurulmasının ardından Çarşamba günü sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “Tarihi İbrahim Anlaşmaları'nı daha da genişletmek için bu ateşkesin ivmesini inşa ederken, bölge genelinde KUVVETLİ OLMA YOLUYLA BARIŞI teşvik etmeye devam edeceğiz” açıklaması yapmıştı.
Suudi Arabistan, kurulduğu 1948 yılından bu yana İsrail'i hiçbir zaman resmen tanımadı. Arap ve İslam dünyasının fiili lideri olarak Riyad'ın İsrail'i tanıması Yahudi devleti için bir dönüm noktası anlamına gelebilir.
Bar İlan Üniversitesi Siyasi Çalışmalar Bölümü Başkanı Jonathan Rynhold'a göre Trump'ın şu anki ana hedefi Gazze'de yaşananların bu anlaşmayı; İsrail'in hedefi ise Gazze'de yaşananların İran konusunda ABD ile işbirliğini engellememesini sağlamak.
VOA'ya konuşan Rynhold, “Dolayısıyla bu noktada ilk aşamanın ötesini düşünmenin mantıklı olduğundan emin değilim” dedi.
Rynhold, Trump ve İsrail'in Gazze konusundaki tutumlarını “tam da bu iki unsurun gölgesinde” belirleyeceklerini de sözlerine ekledi.
Trump'ın anlaşmanın güvence altına alınmasındaki rolü
Çarşamba günü aynı sosyal medya paylaşımında Trump ateşkesin sağlanmasındaki rolünden övgüyle söz etmişti.
Trump, “Bu EPİK ateşkes anlaşması ancak Kasım ayındaki Tarihi Zaferimizin bir sonucu olarak gerçekleşebilirdi, çünkü tüm Dünyaya Yönetimimin Barış arayacağını ve tüm Amerikalıların ve Müttefiklerimizin güvenliğini sağlamak için anlaşmalar müzakere edeceğini işaret etti” diye yazmıştı.
Biden yönetimi, Trump'ın seçimi kazanmasından bir hafta sonra Oval Ofis'te yapılan bir toplantıyla başlayarak Trump'ın ekibini barış görüşmelerine aşamalı olarak dahil etti. Biden, 13 Kasım'daki toplantıda anlaşmayı hayata geçirmek için birlikte çalışmayı teklif etmişti.
Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan o gün gazetecilere verdiği demeçte, “Yeni gelen ekibe bu konuda onlarla birlikte çalışmaya hazır olduğumuzun sinyalini verdik” demişti.
Çarşamba günü gazetecilerle arka planda konuşan üst düzey bir yönetim yetkilisi, kısa bir süre sonra Sullivan ve Biden'ın üst düzey Ortadoğu danışmanı Brett McGurk'ün Trump ekibindeki halefleri Mike Waltz ve Steve Witkoff ile eşgüdümlü çalışmalara başladığını söyledi.
Biden yetkilisi, ateşkese giden son günlerde Witkoff'un McGurk ile birlikte “son derece yapıcı, çok verimli” olan “neredeyse benzeri görülmemiş” bir yönetimler arası ortaklık içinde çalıştığını kaydetti. Ancak Witkoff'un ve Trump'ın anlaşmanın sağlanmasındaki rolü hakkında, başkanlık geçiş sürecinin diplomatik bir atılım için “doğal” bir son tarih sağladığını söylemek dışında ayrıntı vermekten kaçındı.
İsrail'e uygulanan baskı
Eleştirmenler Biden'ı, ABD'nin askeri desteğini Netanyahu üzerinde bir anlaşmaya varmak ya da İsrail'in onbinlerce Filistinli'nin hayatına mal olan saldırılarını hafifletmek için bir koz olarak kullanmamakla suçluyor.
Biden yetkilileri görüşmelerin başarısızlığa uğramasından Hamas'ı sorumlu tutarak büyük ölçüde İsrail'i destekledi. Ancak bazı İsrailli güvenlik yetkilileri ve birçok gözlemci de Netanyahu'yu, müzakerelerde sürekli yeni talepler ileri sürerek ilerlemeyi engellemekle suçluyor.
Johns Hopkins İleri Uluslararası Çalışmalar Fakültesi'nden kıdemli araştırmacı Laura Blumenfeld, Trump'ın zaferiyle birlikte Netanyahu'nun hesaplarının değişmiş olabileceğini söyledi.
VOA'ya konuşan Blumenfeld, “Trump bu sürece daha önce eksik olan bir tür korku faktörü ekledi. Artık Biden'ı Cumhuriyetçi Kongre'ye karşı nasıl kullanacağını hesaplayamıyor. Netanyahu'nun kaçabileceği, saklanabileceği hiçbir yer yok ve bu yüzden reddedemeyeceği bu anlaşmayı kabul etti” dedi.
Trump'ın baskısı, Netanyahu'nun, ateşkes anlaşması yapılması halinde koalisyondan ayrılma tehdidinde bulunan aşırı sağcı müttefiklerinin ültimatomlarına direnmesi için bir alan yaratmış olabilir. Bu da Netanyahu'nun görev süresinin sona ermesi anlamına gelebilir.
Aralarında Ulusal Güvenlik Bakanı İtamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'in de bulunduğu sekiz İsrailli aşırı sağcı siyasetçi anlaşmayı reddetti. Ancak Ben-Gvir ve Smotrich'in koalisyondan ayrılıp ayrılmayacakları henüz belli değil.
Ben-Gvir ve Smotrich'i kastederek “Netanyahu sonunda blöflerini gördü” diyen Johns Hopkins Üniversitesi uzmanı Laura Blumenfeld, “Ya da belki de aslında Trump Netanyahu'nun blöfünü gördü çünkü Netanyahu başından beri bu sağcı kabine üyelerini, razı olmadığı tavizleri vermemek için bahane olarak kullanıyordu” şeklinde konuştu.
VOA'dan Natasha Mozgovaya bu habere katkıda bulundu.
Forum