Türkiye’de Kürt Sorunu’nun çözümü açısından da HDP-PKK cephesince kritik ilan edilmiş ve tüm muhalefetin tepkisine yol açan İç Güvenlik Paketi, Nevruz Bayramı’nı da kapsayan hafta boyunca geri çekilmişti, ancak bu sabah 06.38 itibariyle TBMM’de yasalaştı.
AKP Hükümeti’nin toplumsal gösteri, yürüyüş hakları, örgütlenme hakkı gibi ifade özgürlüğü kapsamında da değerlendirilebilecek pek çok başlıkta yasaklayıcı yaklaşım sergileyen İç Güvenlik Paketi’nde iktidar ile muhalefet arasındaki son tango, bugün ilk saatlerde yaşandı.
TBMM Genel Kurulu’nda bugün saat 00.50’de, artık 67 ve artı 2 yürürlük ile uygulama maddeleriyle birlikte toplam 69 madde olan İç Güvenlik Paketi gündeme alındı.
CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi ve MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, hemen peş peşe söz alarak, İç Tüzük yönünden itirazlarını sıraladı. Muhalefet, AKP’nin artık yeniden görüşülemeyeceğini vurguladığı ilk 67 madde üzerine tartışma açma girişiminde bulundu. Ancak AKP, sadece pakette TBMM Genel Kurulu’ndan geri çekmediği yürürlük ve uygulama hükümlerini içeren son 2 madde üzerinde görüşme yapılacağında ısrar etti.
HDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ise, geçmişteki İç Güvenlik Paketi görüşmelerinden görüntüleri iPad’i aracılığıyla izlettirerek, usülsüz bir şekilde AKP’nin paketi TBMM Genel Kurulu gündeminden geri çektiğini ifade etti.
Muhalefet itirazları sürdü ve görüşmelerde saat 01.50 olduğunda ise, TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, muhalefetçe yapılan itirazları yerinde görmediğini belirterek, sadece son 2 madde üzerinden paketi görüştüreceğini ilan etti. Saat 02.32’yi gösterdiğinde MHP’li Oktay Vural, söz hakkı yaratmak adına ‘lehte’ söz istedi ve kürsüye geldi. Saat 02.54’te Sadık Yakut, usul tartışmasını sonlandırdı ve İç Güvenlik Paketi’ni son iki madde üzerinden görüştürme önerisini oylamaya sundu, AKP’nin çoğunluğuyla bu öneri kabul edildi. Böylece maddeler üzerinde görüşmeye geçildi.
Geçici Bakan ile yasa hayata geçti
Bu arada İç Güvenlik Paketi, TBMM’ye getirildiğinde İçişleri Bakanlığı koltuğunda Efkan Ala oturuyordu. Ancak 7 Haziran Pazar günkü seçimlere üç ay kalması nedeniyle Türkiye’deki seçim mevzuatı uyarınca İçişleri, Adalet ve Ulaştırma bakanlıklarına siyasiler yerine bürokratlar geçti. Bu kapsamda, İçişleri Bakanı olarak Müsteşar Sebahattin Öztürk, 7 Mart’ta görevine başladı. Dolayısıyla da TBMM’de İç Güvenlik Paketi yasalaştığında bakan sandalyesinde yasal mevzuat uyarında ‘bağımsız olması gerekli’ Öztürk oturdu. CHP’li Ali Serindağ gibi isimler görüşmeler sırasında Öztürk’ün bağımsızlık hükmü gereğince sadece seçim hazırlık sürecinden sorumlu olması gerekirken bu şekilde TBMM’de İç Güvenlik Paketi yasalaştırılmasında yer almasını da eleştirdi.
Peki son 40 günde neler yaşanmıştı?
AKP, 132 maddelik paket görüşmelerinde 7 muhalefet milletvekilinin yaralanması gibi gelişmelere rağmen, “hayati” nitelikteki maddeleri içeren ilk 67 maddesini ezici sandalye çoğunluğuyla TBMM Genel Kurulu’nda yasalaştırmıştı.
Bu süreçte, TBMM’de hükümetin seçim vaatleri çerçevesindeki 35 bin öğretmen kadrosu, “konut desteği”, “çeyiz yardımı” gibi maddeler içeren torba düzenleme, yine çocuk sayısına bağlı maddi yardımları düzenleyen Aile Paketi gündemdeydi. Bir başka torba düzenlemede ise, Türkiye’de internete erişim yasağını doğrudan Başbakan ve Hükümet’e bağlayan hükümler vardı. AKP, 17 Şubat’ta başlattığı TBMM Genel Kurulu’ndaki İç Güvenlik Paketi’nde istediği hızda ilerleme sağlayamaması üzerine taktik değiştirdi.
Ayrıca gözler Kürt Sorunu’nun çözümü sürecindeydi. 12 Mart günü Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, TBMM’de HDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, HDP’li Sırrı Süreyya Önder ile görüştü. HDP, açıkça “İç Güvenlik Paketi ile çözüm birlikte yürümez” mesajını vermiş, PKK-KCK Yönetimi de Kandil’den yaptığı açıklama ile bunu desteklemişti.
Böylece 12 Mart gece yarısında AKP, İç Güvenlik Paketi’ni TBMM Genel Kurulu’ndan İçişleri Komisyonu’na geri çekmek üzere önergesini verdi. Bu önerge gelişiyle birlikte AKP hükümetinin çözüm süreci için paketten geri adım attığı yorumu da yapıldı.
AKP, TBMM tarihinde benzeri görülmemiş bir taktik izleyerek, paketten sadece 68’nci maddesi -130’ncu maddesi arasındaki hükümleri kapsayan bölümü İçişleri Komisyonu’na geri çekti. 13 Mart sabahı Türkiye, İç Güvenlik Paketi’nin geri çekildiği bilgisine uyandı. Ancak AKP, ilk 67 maddesinde muhalefetçe itiraz edilen en kritik hükümleri zaten yasalaştırdığını ilan etti.
Anımsanacağı üzere ilk 67 madde içerisinde sadece Bonzai gibi uyuşturucu madde kullanımıyla ilgili 11’nci maddesinde muhalefet de “lehte” oy kullanmış ve o madde oybirliğiyle geçmişti.
Peki yasa Türkiye’de neleri değiştirecek?
İç Güvenlik Paketi’nde Bonzai’ye karşı önlem amaçlı sunulan uyuştucu kullanımıyla ilgili madde haricinde birbirinden tartışmalı hükümler yasalaşmış oldu. Jandarma Genel Komutanlığı’nı da personeli açısından İçişleri Bakanlığı’na bağlayan hükümler de yasalaştı. Özellikle polise mahkeme kararı olmaksızın tanınan geniş yetkiler dikkat çekici.
Türkiye’de sadece siyasi değil toplumsal muhalefet tarafından tepkiyle karşılanan o düzenlemelerden bazıları ise özetle şöyle sıralanıyor:
- Polis, başkalarının can güvenliğini tehlikeye düşürenleri, fiilleri ayrı bir suç oluşturmadığı takdirde, kişinin can güvenliğinin sağlanması bakımından koruma altına alabilecek ya da olay yerinden uzaklaştırabilecek.
- Polis, kendisine veya başkalarına, iş yerlerine, konutlara, kamu binalarına, okullara, yurtlara, ibadethanelere, araçlara, kişilerin tek tek veya toplu halde bulunduğu açık veya kapalı alanlara molotof, patlayıcı, yanıcı, yakıcı, boğucu, yaralayıcı ve benzeri silahlarla saldırı veya teşebbüs durumunda, saldırıyı etkisiz kılacak ölçüde silah kullanabilecek.
- Yasa dışı toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin dağıtılmasında, gerektiğinde boyalı su da kullanılabilecek.
- Hâkim kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Emniyet Genel Müdürü veya İstihbarat Dairesi Başkanı'nın yazılı emriyle, telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin tespit edilip, dinlenip, sinyal bilgileri değerlendirilebilecek.
- Toplantı veya gösteri yürüyüşlerinde, "havai fişek, molotof ve benzeri el yapımı patlayıcılar, demir bilye ve sapan" bulundurulması ve taşınması yasak olan maddeler kapsamında ele alınacak. Toplumsal olaylarda bulundurulması ve taşınması yasak olan suç aletlerini taşıyanlara verilecek cezalar artırılacak. Bunları taşıyanlar, 2 yıl 6 aydan 4 yıla kadar hapis cezasına çarptırılacak.
- Yasa dışı örgüt ve topluluklara ait amblem, işaret taşıyarak veya bunları üzerinde bulunduran üniformayı andırır giysiler giyerek katılanlar; kanunların suç saydığı afiş, pankart, döviz, resim, levha, araç, gereçler taşıyarak, bu nitelikte sloganlar söyleyerek veya ses cihazlarıyla yayınlayarak katılanlar, 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası alacak.
- Kimliklerini gizlemek için yüzlerini tamamen veya kısmen bez vesaire unsurlarla örterek toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılmak suç kapsamına alınacak. Şiddet olaylarının yaygınlaşarak kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına yol açabilecek toplumsal olaylarda, kamu mallarına verilen zararlar ile gerçek ve tüzel kişilerin mallarına verilen zararların devletçe karşılanması halinde, ilgili idare bunu sorumlulara rücu edecek.
- Terör örgütünün propagandasına dönüştürülen toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde, kimliklerini gizlemek amacıyla yüzünü tamamen veya kısmen kapatanlara, 3 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası uygulanacak. Bu suçu işleyenlerin cebir ve şiddete başvurmaları ya da her türlü silah, molotof ve benzeri patlayıcı, yakıcı ya da yaralayıcı maddeler bulundurmaları veya kullanmaları halinde verilecek cezanın alt sınırı 4 yıldan az olamayacak.
- Gözaltına alınan kişi en geç 48 saat, toplu olarak işlenen suçlarda 4 gün içinde hâkim önüne çıkarılacak.
- Toplantı ve gösteri yürüyüşüne, yasaklanan silahlar, molotofkokteyli, demir bilye ve sapan taşıyarak katılanlar tutuklanabilecek.