New York’u gezmeye gelen turistlerin çoğu bu kenti birbirinden ünlü beton bina ve heykelleriyle bağdaştırır. Özgürlük Heykeli, Empire State, Chrysler Binası, Brooklyn Köprüsü bunlardan sadece birkaçı. Müzeler ve parklarıyla da tanınan New York’un bir de doğasıyla tanınan bölgeleri var ki işte Hudson Nehri vadisi onlardan birisi.
Grand Central tren istasyonundan 1,5 saatlik kısa bir tren yolculuğuyla varılan vadi nehrin iki tarafına yayıldığı için el değmemiş bir İstanbul’u hatırlatıyor gezenlere.
1968’de yapılan Woodstock Festivali’nin yapıldığı Woodstock kenti, kayak severlerin kışın sıkça ziyaret ettiği Ayı Dağı ve doğaseverlerin mutlaka ziyaret etmeleri gereken birçok doğal parka ev sahipliği yapıyor bu vadi. Yabancı turistlerden çok yerli turistlerin ziyaret ettiği bu muhteşem bölgeyi dünyaya tanıtan bir de park var ki hem doğaseverleri hem de sanatseverleri aynı anda memnun etmek için tasarlanmış. İşte New York’un gizli hazinelerinden birisi, Storm King Heykel Parkı.
Nisan ayından Kasım ayının sonuna kadar açık olan Storm King parkı 1960 yılında halka açılmış ama aslında hikayesi İkinci Dünya Savaşı’na dayanıyor. Dönemin iş adamlarından Ralph E. Ogden bu vadiyi çok sevdiği için yaklaşık 300 hektarlık bir araziyi satın alıp önce bu arazi üzerine ailesi için Avrupa şatolarını anımsatan bir malikane yaptırmış ve burada yaşamaya başlamış. Araziyi aldıktan sonra 20’inci yüzyıla damgasını vuran sanatçıların eserlerini biriktirmeye başlayan Ogden ve ailesi, 1960 yılında araziyi ve evini halka açmaya karar vermişler ve o günden bu güne Storm King Parkı giderek büyümüş ve bugüne kadar binlerce sanatseveri bu özel koleksiyon ile büyülemiş.
Müze park ilk açıldığında heykellerin çoğu evin çevresinde gösterilirken yıllar geçtikçe ve arazi büyüdükçe heykelleri uçsuz bucaksız arazi üzerinde değişik yerlere taşıyan aile, bazı heykeller için arazinin topografisini bile değiştirmiş. 70li yıllarda bu proje için dönemin en tanınmış peyzaj mimarlarından William ve Joyce Rutherford çifti parka getirilmiş. 1974’de ölen Ogden’in ardından eski ortağı Peter Stern parkı yönetmeye başlamış ve bugünkü haline getirmiş. Park 1980’li yıllarda 2000 hektar daha büyütülerek bugün gezilen haline ulaşmış.
Parkın koleksiyonunda ünlü Amerikalı sanatçılar Alexander Calder, David Smith, Mark di Suvero, Henry Moore, Douglass Abdell, Isamu Noguchi, Richard Serra, Louise Nevelson, Magdalena Abakanowicz, Alice Ayçook, Andy Goldsworthy, Alexander Liberman, Sol LeWitt ve Roy Lichtenstein bulunuyor.
Bu parkı gezmek için en az iki gün ayırmanız gerekebilir.