İngiltere Başbakanı Boris Johnson üçü yoğun bakımda olmak üzere toplam 7 günlük hastane deneyimini İngiltere medyasına anlattı. Johnson, ölebileceği gerçeğiyle yüzleştiğini, çok korktuğunu ancak ölüme teslim olmadığını belirtti.
İngiliz bulvar basınının önde gelen temsilcisi The Sun gazetesi, Pazar gününün en çok okunan röportajını yayınladı ve Johnson’ın yaşadıklarını kendi ağzından gözler önüne serdi.
Johnson, kandaki oksijen miktarının gitgide azalmasıyla önce burnuna tutturulan sonra da yüze tam oturan maskeyle, kendisine litrelerce oksijen verildiğini söyledi. İngiltere Başbakanı tüm bunların da yetmemesi endişesiyle, doktorların onu suni komaya sokup sokmama kararı arasında kaldıklarının farkında olduğunu söyledi.
Johnson, doktorların onu kablolarla monitörlere bağlar bağlamaz, durumun hiç de iyiye gitmediği gerçeğiyle yüzleştiğini, anlattı ve “göstergelerin hepsi tersine dönünce, Corona’nın bir tedavisi olmadığını gerçekten anladım” ifadesini kullandı.
Boris Johnson, bu kadar kısa bir süre içinde nasıl o kadar kötüleştiğine inanamadığını, korktuğunu, neden iyileşemediğini anlamadığını belirtti.
Haberde röportaj sırasında hastane anılarını anlatırken Johnson’ın sık sık sesinin titrediği, duraklayıp derin nefes aldığı vurgulandı.
Johnson, “Kendi kendime, o an geldi herhalde diye düşünürken; doktorlar, ölümümü nasıl haber vereceklerini planlamaya başladılar” dedi.
Johnson’ın anlattıklarının belki de en dikkat çekici bölümü, doktorların ‘Stalin’in ölümü’ tarzında bir senaryoyu izleyerek, kendi ölümünü duyurma planı üzerinde çalıştıklarına tanık olduğu anlardı. Johnson, “Çok zor anlardı inkar edemem” dedi.
55 yaşındaki Johnson, Corona virüsle bizzat yüzleşen bir Başbakan olarak tarihe geçmiş durumda. Hastalığın, bir salgın olduğunun ilan edildiği günlerde İngiltere’yi, ‘sürü bağışıklığı’ deneyiminin içine sürüklemesiyle eleştirilen Johnson, onunla da kalmamış, herkesin elini sıkmaya devam edeceğini söyleyerek virüse meydan okumuştu. Sonrasındaysa, stratejiyi değiştirmesine rağmen Corona’ya yakalanmıştı.
Bugün kucağına aldığı bebeğine, Johnson’ın anne tarafından dedesi Wilfred, Nişanlısı Carrie Symonds’ın dedesi, Lawrie ve hayatını kurtaran iki doktorun ortak adı olan Nicholas adı verildi.
Gazetenin deneyimli politika editörü David Wooding, kaleme aldığı röportajda, Johson için “ölümle burun buruna gelmek Başbakan’ı bambaşka biri yapmış” yorumunu yaptı. Editör, iyileştikten sonraki haline, sanki bir yazılımın ikinci versiyonuymuş gibi, ‘Boris 2.0’ adını taktı. Johnson’ın bundan sonra kalabalıklara oynamaya gereksinim duymayacağını tahmin ettiğini ve o ‘değişim anının’ onu, ‘mükemmel bir Başbakan’ yapacağına inandığını kaydetti.
Stalin’in ölümü senaryosu
İtalyan asıllı İskoç bağımsız sinema yönetmeni Armando Lanucci’nin kaleme alıp yazdığı ve yönetmenliğini yaptığı kara mizah film. 2017’de vizyona giren filmde, Sovyet lideri Stalin’in beklenmedik ölümü sonrasında yaşanan Sovyetler Birliği’nin yeni lideri olma konusundaki güç mücadelesini esprili bir dille anlatılıyor. Gerçekte yaşananlar filmdeki kadar komik olmadığı gerekçesiyle eser, sol kesimin eleştiri oklarına hedef olmuştu. Johnson’ın muhtemelen Stalin’in ölümünü esas alan senaryo derken, haberi hemen değil alıştırarak verme bölümünü kastettiği düşünülüyor.
Bütün bu gelişmeler yaşanırken ülkede Corona nedeniyle hayatlarını kaybedenlerin sayısı 29 bine yaklaşmış durumda.