Erişilebilirlik

Pence ve Yıldırım İkili Sorunları Çözebilecek mi?


(arşiv)
(arşiv)

Başbakan Binali Yıldırım’ın ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ile görüşmesi öncesinde ilişkilerdeki düğüm noktası, yine Washington’un YPG’ye desteği ile Fethullah Gülen’in iadesi ve Sarraf davası olarak yorumlanıyor.

ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nin vize başvurularını askıya alma kararından kısmen vazgeçtiğini duyurduğu dün akşamki açıklama, iki ülke ilişkilerinde yeniden sıkıntı yarattı. ABD tarafı, Türkiye’nin ABD personeli olan şahıslar hakkında herhangi bir gözaltı veya tutuklama niyeti öncesinde kendilerine bilgi verileceği güvencesini verdiği duyurdu. Bunun üzerine Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği’nden yazılı tepki gösterildi ve “Türkiye bir hukuk devletidir ve yargı süreci devam eden dosyalarla ilgili olarak hükümetimizin herhangi bir güvence vermesi sözkonusu değildir” denildi.

Büyükelçilikler kanalıyla Ankara–Washington hattında yargı konusunda güvence tartışması yaşanan bir dönemde Yıldırım ile Pence 9 Kasım’da Beyaz Saray’da biraraya geliyor. Dolayısıyla gözler bu görüşmede ikili ilişkilerdeki sorunların çözümünde ilerleme sağlanıp sağlamayacağına çevrildi.

Pence ve Yıldırım İkili Sorunları Çözebilecek mi?
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:01:30 0:00

Uluslararası ilişkiler uzmanları Prof. Dr. İlhan Uzgel ile Dr. Mehmet Yeğin, Yıldırım ve Pence arasındaki görüşmeyi “iki ülke ilişkilerindeki gelecek günlerin belirleyicisi” olarak niteledi.

“İlk kırılma noktası Zarraf davası olacak görünüyor”

Prof. Dr. Uzgel, Türkiye’nin ABD ile ilişkilerini aslında düzeltmek istediğini ancak eli zayıf taraf olduğunu ifade etti. ABD’nin 8 Ekim’deki vize başvurularını durdurma kararıyla uluslararası alanda Türkiye hakkında ABD ile ilişkilerinde çok sorunlu bir ülke mesajı verildiğini anlattı.

Vize krizi olarak adlandırılan son süreçte, dün gece elçilikler düzeyindeki açıklamaları da sorduğumuz Uzgel, “Türkiye bu yükten kurtulmak istedi ama bunun karşılığında da bir bedeli var. Son durumda Türkiye zayıf tarafı oluşturuyordu. Muhtemelen vize krizine neden olan ABD Konsolosluğu personelini tutuklama gibi bir olaya sebep vermeme konusunda anlaştılar. Ancak Türkiye, bunun ABD tarafınca açıkça kamuoyuna dile getirileceğini düşünmemiş olabilir. Çünkü hakikaten bir hukuk devletinde kimin tutuklanacağına dair önceden doğal olarak bilgi verilemez. Ama böylesi bir güvence verilmiş olmalı ki Amerika’da vize kısıtlamasını kaldırmaya başladı. Ama bunu açıklayınca Türk hükümeti zor durumda kaldı.

Çünkü yapılan şey hukuka uygun değil sonuçta. Bu açıklama, Türkiye’yi Amerika karşısında çok edilgen duruma düşürdü” dedi.

Uzgel, Türkiye’nin ABD’ye karşı hep “yargı bağımsızdır” açıklaması yapmışken, dün ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nce yapılan açıklamayla başka bir tablo ortaya çıktığını vurguladı. Uzgel, “Düşünsenize ‘Sizin hukuk sisteminiz gibi bizde de hukuk bağımsız’ diyorsunuz. Bağımsız yargı bir suç unsuru gördüğünde gereğini yapar. En son vakada tutuklanan (ABD’nin İstanbul Konsolosluğu personeli Metin Topuz) zaten bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı. Dolayısıyla Türkiye herhangi bir ülkeden kendi vatandaşını tutuklamak için izin almaz. Eğer gerçekten bir kişiyi tutuklamayı gerektirecek bir hukuki durum varsa yargı bunu yapar. Ama ABD Elçiliği’nin açıklaması doğruysa Türkiye çok zor durumda kaldı” diye konuştu.

Uzgel, Donald Trump ile Recep Tayyip Erdoğan arasında beklenen iletişim ve diyaloğun kurulamadığını söyledi. Uzgel, şimdi Yıldırım – Pence düzeyinde bir diyalog kurulmasına çalışıldığını belirterek,“ABD’nin Erdoğan değil Yıldırım ile görüşmeyi tercih ettiği mesajını verdiği görüşü de ortaya çıkabilir. Erdoğan dışındakilerle sorunları çözüme taşımayı deneme gibi de yorumlanabilir” görüşlerini aktardı.

Türkiye’nin mevcut tabloda ABD’ye isteklerini kabul ettirme aracına sahip olmadığını belirten Uzgel, “ABD, Suriye’de PYD’ye yardım ediyor ve bunu Türkiye önleyemiyor. Yine Türkiye, Sarraf’ı alamıyor Amerika’nın elinden. Keza Fethullah Gülen’i Türkiye’ye geri göndermiyor. Türkiye’nin herhangi bir karşı hamlesi yok. İlişkilerde isteklerini kabul ettiremeyen taraf görüntüsü veriyor. Dolayısıyla vize krizinden öte ilişkilerde yapısal sorunlar var. Esas kritik kırılma noktası Sarraf davası sırasında ortaya çıkacak gibi görünüyor. Ancak o davadan sonra ilişkilerin alacağı şeklin nereye doğru dönüşeceğini daha net göreceğiz. Şimdi özellikle Türkiye tarafı bu davayı bekliyor. ABD ise muhtemelen şimdiden ne yapacağını biliyor” dedi.

“PYD ve yargı süreçleri temel iki sorun”

Akademisyen Metin Yeğin ise, ABD ile Türkiye büyükelçilikleri arasındaki son açıklama düellosunu, ilişkilerde üst düzeye sesli olarak taşınmayan diplomatik çatışma olarak yorumladı. Henüz Trump ile Erdoğan arasında söz düellosuna dönüşecek şekilde açıklamalar görülmediğini kaydeden Yeğin, Yıldırım ve Pence görüşmesini ikili ilişkilerde sorunları çözme noktasında kilit diyalog gördüğünü de açıkladı.

Şimdi Yıldırım ve Pence’in nasıl açıklama yapacağını dikkatlice izlemek gerektiğini söyleyen Yeğin, “Bence önümüzdeki dönemde Türk - Amerikan ilişkilerinin temel parametresi olarak karşımıza çıkacak. Şimdi temelde iki konuda çok ciddi uzlaşma olmadığı görülüyor ve ben bunu çok ciddi bir kriz olarak görüyorum. Birincisi, Obama döneminden devralınmış olan Suriye’de PYD’nin rolü ve IŞİD’e karşı savaşındaki rolü gerekçesiyle bu örgüte meşruiyet verilmesinden dolayı Türkiye’nin duyduğu rahatsızlık. İkincisi ise, ABD’de ve Türkiye’deki yargı süreçleri kaynaklı görülüyor. Yani iki ülke ilişkilerini etkileyen Fethullah Gülen’in iadesi ve Sarraf davası meseleleri. Yargı süreçlerinde yaşananları her iki ülke de farklı okuyor, en önemlisi her iki ülke de olası adımları ‘taviz verme’ şeklinde algılanacak diye rahatsız oluyor” dedi.

ABD ile Türkiye’nin PYD-YPG konusunda tamamen farklı bakış açıları olduğunu vurgulayan Yeğin, keza Gülen ve Sarraf konusunda Türkiye’nin görüşlerine ABD’nin kesinlikle katılmadığını anımsattı. Dolayısıyla ABD ve Türkiye’nin bu konularda uzlaşma için atacakları adımları taviz verme diye gördüğünü belirten Yeğin, “En önemlisi de dünkü elçilikler açıklamalarında olduğu gibi atılacak adımın, ülke içi kamuoyuna nasıl yansıtılacağı sorunu var. Her iki taraf da elini yüksek tutmak istiyor. Vize krizi gibi tansiyonu yükseltecek konular olabilecek hep, ama mesele dışarıya yani her iki ülkede kamuoyuna verilecek ortak açıklamalar ne olacak meselesi…” diye konuştu.

  • 16x9 Image

    Yıldız Yazıcıoğlu

    Yıldız Yazıcıoğlu, 1994-1998 döneminde Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Mesleğe 1997 yılında Cumhuriyet’te stajyer olarak başladı. 1998-2000 döneminde yüksek lisans eğitimine devam etti. 2000 – Mayıs 2009 döneminde Milliyet’te mesleki kariyerini cumhurbaşkanlığı ve parlamento muhabirliği noktasına taşıdı. 2009 - 2011 yıllarında ABD’nin başkenti Washington DC’de kariyerini sürdürdü ve farklı medya kuruluşları için temsilcilik – yorumculuk görevlerini yürüttü. Bu dönemde VOA Türkçe’de eğitim aldı ve görev yaptı. Ardından Ankara’ya dönüşünde Habertürk TV’de, ArtıBir TV’de görevler üstlendi. Şu anda VOA Türkçe ekibinde görev almayı sürdürüyor.

STÜDYO VOA

Adams soruşturmasında sorgulanacak yeni Türk işadamları var mı? – 30 Eylül
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG