Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı S-400 füze savunma sistemlerinin hem NATO hem de ABD’yle ilişkilerde yol açtığı krizde çıkış yolu aranırken Girit Modeli önerisi tartışılıyor. Uzmanlar 1990’larda Yunanistan, Güney Kıbrıs ve Türkiye arasında yaşanan S-300 anlaşmazlığını çözmek için bulunan bu formülün S-400 krizinin çözümünde belki bir başlangıç olabileceğini; ancak bu formülün ABD açısından yeterli olmayacağını öngörüyor.
Türkiye'nin ABD'nin Hasımlarına Yaptırımları Yoluyla Mücadele Yasası (CAATSA) kapsamında yaptırımlara hedef olmasına yol açan S-400 alımı, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu arasındaki telefon görüşmesinde de gündeme geldi.
ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan görüşmeye ilişkin yapılan açıklamada, Blinken'ın Çavuşoğlu'na Türkiye'nin S-400 füze savunma sistemini elinde tutmaması çağrısında bulunduğu belirtildi.
Girit Modeli arka planı
Güney Kıbrıs’ın 1990’larda Rus S-300 sistemini satın almasının ardından Yunanistan, Kıbrıs ve Türkiye arasında üçlü bir kriz yaşanmıştı. Türkiye’nin diplomatik baskısı sonucunda ABD’nin de devreye girmesiyle birlikte, Rusya’dan alınan S-300’ler 1998’de Yunanistan’ın Girit adasına taşınmıştı.
Girit adasına yerleştirilen S-300 sistemi Yunanistan Silahlı Kuvvetleri'nin envanterine girdi. Füze ve radarlarıyla Girit’te hala aktif olduğu belirtilen bu sistem çoğunlukla hava kuvvetlerinin eğitimi amaçlı kullanılıyor.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar geçen günlerde, ABD ve Türkiye arasında uzun süredir yaşanan S-400 krizini aşmak üzere bu modeli gündeme getirdi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ise Perşembe günü TRT televizyonuna verdiği röportajda S-400 kararının bir gecede alınmadığını belirterek, “Bizim S-400 anlaşmasını imzalamamız CAATSA yaptırımlarından yaklaşık 4 ay öncedir. Hukuki açıdan bakılırsa söyledikleri tutarsız oluyor. ABD tarafı bu konuda şimdiye kadar herhangi bir müzakereye girmeyeceklerini söyledi. Türkiye S-400’ler konusunda geri adım atmayacak” ifadelerini kullandı. İbrahim Kalın çözüm yolları önererek müzakere halinde olacaklarını söyledi.
“S-300 ile S-400’lerin özellikleri ve dönemin koşulları çok farklı”
Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı S-400 sistemleri için Girit Modeli’nin işe yarayıp yaramayacağı konusunda VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Foreign Policy Research Institute (Dış Politika Araştırma Enstitüsü) Araştırma Direktörü Aaron Stein, S-400’lerin S-300’lerden teknik olarak daha gelişmiş ve kompleks sistemler olduğunu; daha da önemlisi 1990’larla şimdiki dönemin Rusya-ABD ve NATO ilişkilerinin siyasi dinamiklerinin çok daha farklı olduğunu vurguluyor.
Ekonomi ve Dış Politikalar Araştırma Merkezi (EDAM) Güvenlik ve Savunma Programı Direktörü Can Kasapoğlu da benzer bir görüşü konuya ilişkin 9 Şubat tarihli analizinde dile getiriyor.
O dönemin konjonktürüyle bugünkü koşulların taban tabana zıt olduğunun altını çizen Kasapoğlu, “Türkiye’nin Kırım’ın Rusya tarafından yasadışı işgali ve Rus hibrit harp tehdidinin ilk kez yüksek sesle vurgulandığı NATO Galler Zirvesi (2014) sonrası dönemde S-400 aldığını” anımsatıyor.
Kasapoğlu, Güney Kıbrıs’ın S-300 aldığı 1990’larda “hem silahlı kuvvetlerinin disiplini hem de siyasi istikrarı sorgulanan Yeltsin dönemi Rusyası ile; 2010 ve 2020’li yılların Gürcistan ve Ukrayna işgallerini gerçekleştirmiş, Suriye’de savaşın kaderini değiştirmiş Putin dönemi Rusyası arasında kapasite ve siyasi irade açısından uçurumun olduğunun” altını çiziyor.
“Girit Modeli yeterli olmaz”
Türkiye’nin Biden yönetiminin ilk aylarında S-400 konusunda yapmış olduğu manevralar ABD’li uzmanlarca Ankara’nın Washington’la ilişkileri onarmaya çalışmak istediğinin bir işareti olarak yorumlanıyor.
Ancak uzmanlar Girit Modeli gibi önerilerin yaptırımların kaldırılması, yeni yaptırımların gelmesinin önlenmesi ya da Türkiye’nin S-400 alımı sebebiyle çıkarıldığı F-35 programına yeniden kabul edilmesi için ABD açısından yeterli olmayacağı görüşünde.
VOA Türkçe’ye konuşan Türkiye uzmanı Aaron Stein, ABD Kongresi tarafından kabul edilen Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası’nda (NDAA) Türkiye'nin S-400'lere sahip olmaması gerektiği ve bu durumun Başkan tarafından doğrulanması ve teyit edilmesi gerektiğine ilişkin maddelerin olduğunu hatırlattı.
Aaron Stein, “Yaptırımların kaldırılmasının tek yolu S-400’lerin gitmesi ve ikinci parti S-400 için görüşmelerin sona ermesi. Erdoğan bu görüşmelerin devam ettiğini söylemişti. Bu nedenle Girit Modeli yeterli olmayacaktır. Girit Modeli’ne başka adımların da eşlik etmesi gerekir. Girit Modeli ancak Biden yönetiminden birisinin, CAATSA’nın yeniden yazılması ve NDAA’de kullanılan dilin güncellenmesi için Kongre’yle görüşerek siyasi bir mekanizmanın oluşturulmasını sağlayabilir. Ama Türkiye de bunun karşılığında bir şey vermek zorunda. Ben Türkiye üzerine uzun süredir çalışıyorum. Türkiye de bunun karşılığında bir şey isteyecektir. Müzakerelerin en zorlu tarafı da bu” sözleriyle durumu değerlendirdi.
S-400’ler üçüncü bir ülkeye gönderilebilir mi?
S-400 gibi bir sistemin kullanılmaması, sınırlı şekilde aktif olması veya Türkiye dışında başka bir yere gönderilmesi mümkün mü? S-400’ler konusunda değerlendirilecek önerilere Rusya nasıl bir tepki gösterebilir?
Aaron Stein, Türkiye’nin satın aldığı S-400 sistemlerinin ülke dışına gönderilebileceği ihtimalinin olmadığı görüşünde. Stein, Rusya dahil olmak üzere çoğu ülkenin silah ihracatı anlaşmalarına genellikle ana tedarikçinin rızası olmadan sistemin üçüncü bir ülkeye transfer edilemeyeceğine ilişkin madde koydurduğunu; silah anlaşmalarına eklenen fikri mülkiyet hakkı sebebiyle satışı yapan ülkenin silah sistemleri üzerinde kontrola sahip olduğunu ve F-35’lerin de ABD tarafından Türkiye’ye buna benzer bir gerekçeyle gönderilmediğini hatırlattı.
“S-400’ler Türkiye açısından tarihteki en pahalı silah anlaşması”
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Türkiye’ye S-400 satışından çok büyük bir siyasi kazanım elde ettiğini söyleyen Aaron Stein, “Bu Türkiye açısından tarihteki en pahalı silah anlaşması oldu. Türkiye tam olarak ne kadar olduğunu bilmediğimiz miktarda bir peşinat ödeyerek gerisini de kredi kullanarak 2,5 milyar doları bir anlamda taksitle ama faiziyle ödeyecek. Türkiye F-35 programından çıkarıldı. Yaptırım mali bir kayıp demek. Ruslar akıllı davrandı. Ortada el değiştiren bir para var. Sistem gelmiş. İkinci parti S-400 için görüşmeler yapılıyor” dedi.
“S-400’ler başından bu yana siyasi bir anlaşmaydı”
Türkiye’nin Rusya’yla S-400 alımı anlaşmasının başından bu yana siyasi bir anlaşma olduğunu belirten Aaron Stein, “Ankara bu nedenle bir başka siyasi anlaşma daha yapmak zorunda. Gelinen noktada bu en nihayetinde bir tercih ortaya koymak durumunda. Amerikalılar’ı mı tercih ediyorsunuz yoksa Ruslar’ı mı?” şeklinde konuştu.
Aaron Stein, Biden yönetimindeki çoğu kişinin de meseleye bu açıdan baktığının da altını çizdi.
ABD Dışişleri Bakanlığı, füze sisteminin tamamen aktive etmeme önerisi konusunda da S-400’ler konusunda Washington’un politikasının değişmediğini; S-400’lerin NATO’nun savunma teknolojisini tehdit ettiğini ve bu alımın Türkiye’nin NATO müttefiki olarak taahhütleriyle uyumlu olmadığını vurgulamayı sürdürüyor.