Dünya Corona virüsüyle yaşamaya alışmak zorunda kalınca, maskeler kıyafetin vazgeçilmez bir parçası oldu. Zorunlu olarak insan hayatına giren maskeler moda aksesuarına dönüştü. Simlisi veya taşlısı da var, üzerine istediğiniz mesajı yazabileceğiniz ışıklı teknolojik olanları da.
İçinde bulunduğumuz ‘’yeni normal’ düzende hayatımıza giren bir mecburiyetin kişisel tercihi de yansıtmaya başlaması çok zaman almadı. Amerika’da takılıp takılmaması bile siyasi tercih göstergesi haline gelen maskeler kimileri için bir ‘tarz’ meselesi.
Maske modasının Amerikan siyasetindeki öngörülemez liderlerinden biri Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi.
Siyaset gündeminin yoğun olduğu şu günlerde Kongre binası koridorları ve basamaklarında maskesiyle renk uyumundan taviz vermeyen Demokrat siyasetçinin zengin bir fular koleksiyonuna sahip olduğu açık.
Zorunlu olarak hayatımıza giren maske beğeniye göre kişiselleşiyor
Salgın döneminde sıradan cerrahi maskelerden takmak yerine tarzını yansıtmaya devam etmek isteyenler de olunca, çok sayıda marka her şeyi bırakıp farklı maske modelleri tasarlamaya başladı.
Simlisinden taşlısına, süper kahramanlı olanlarından nakış işlemelisine, her bütçeye uygun olan maske mevcut. Arzu edilmeyen bir sebeple hayatımıza giren maskeler artık beğeniye göre kişiselleşiyor.
Sesli komutla çalışan ve üzerine her mesajı yazabileceğiniz teknolojik maske
Maske tasarımında yaratıcılıkta sınır tanımayan modacılardan biri, Seattle’da yaşayan ve salgın öncesi tasarımlarında da teknolojiyle modayı birleştiren Chelsea Klukas.
Klukas, cep telefonu uygulamasını kullanarak üzerine istediğiniz mesajı yazabileceğiniz ‘Led Matrix’ adlı ışıklı maskenin tasarımcısı. Sesli komutla da çalışan maskenin üzerine zamanın ruhuyla uyumlu ‘’mesafe koy’’ da yazabilirsiniz; istediğiniz herhangi bir başka mesajı da.
VOA Türkçe’ye Skype üzerinden röportaj veren ve tasarladığı teknolojik maskenin nasıl kullanıldığını yayında anlatan genç tasarımcı, projenin tamamen tesadüfen aklına geldiğini söylüyor.
Maskenin fiyatı bütün teknik donanım dahil 95 dolar. Nisan ayından bu yana satışta olan maske tükenmiş. Bu ay içinde yeniden stokta olması bekleniyor.
İhtiyaçtan doğup klasiğe dönüşen ‘’trençkot’’
New York’taki Moda Teknoloji Müzesi Müdürü Dr. Valerie Steele, Birinci Dünya Savaşı sırasında hendeklerde savaşan İngiliz askerlerin giydiği paltoların yağmur geçirmeyecek şekilde yeniden tasarlanması sonucu bugün bildiğimiz haline kavuşan trençkotu örnek veriyor.
İngilizce’de hendek anlamına gelen ‘’trench’’ ve palto anlamına gelen ‘’coat’’ sözcüklerinin birleşiminden oluşan trençkotun ilk hali 1899’da tasarlandı. Birinci Dünya Savaşı yıllarında rüzgar ve yağmur gibi hava koşullarının savunma üzerindeki olumsuz etkisini azaltmak amacıyla tasarımı değiştirildi.
‘’Moda maske takmaya teşvik edebilir’’
Maske kullanmak hem kendimizi hem de başkalarını korumak için önemli. Ancak hala farklı sebeplerle bu ‘’yeni normal’’de maske takmayanlar da var.
Bireyleri maske takmaya teşvikte modanın katkı sağlayabileceğini vurgulayan Valerie Steele, ‘’Günlük hayatta maske takmak Asya’da daha kabul edilebilir bir durum olsa da batı ülkelerinin çoğunda birçok kişi maskeye alışık değil. O yüzden böyle bir dönemde moda aracılığıyla maskeleri çeşitlendirmek yararlı ve hatta son derece medeni bir bakış açısı olabilir’’ diyor.
Makyaj trendleri de değişiyor
Maskesiz dışarı adım atmadığımız bu dönemde yüzümüzde görünen tek yer gözlerimiz. Dudaklar görünmeyince iletişim de makyaj da bir yanıyla eksik kalıyor. Salgınla birlikte makyaj trendlerinin de değiştiğine dikkat çeken Dr. Steele’e göre bu dönemde göz makyajı ve oje daha çok ağırlık kazanmaya başladı.
Aynı zamanda moda tarihçisi olan Valerie Steele, ‘’Eskiden çok paranız olmasa bile bir ruj alsanız havanız değişirdi. Şimdi ruj sürseniz maskenin altından kim görecek? Bir de maske takarken yüzünüze gözünüze ve maskenize bulaştıracaksınız. Orta Doğu ülkelerinde peçeli kadınlar göz makyajı yaparlar. Bu dönemde maske sebebiyle gözler ön planda olacak’’ diyor.
‘’Az aslında çoktur’’ yaklaşımı modada kalıcı olabilir mi?
Bu dönemde özellikle de karantina günlerinde evden pek dışarı çıkılmadığı için dolaptaki birkaç parça giysiyle idare edenlerin sayısı artmıştı. Peki salgın dönemi modada “aza kanaat getirilen’’ bir yaklaşımın kalıcı olmasına vesile olabilir mi?
Tasarımcılar bir süredir ‘’fast fashion’’ yani hızlı moda adı verilen ve hızla piyasaya sürülerek tüketilen ürünler yerine daha sürdürülebilir, kaliteli ve zaman içinde modası geçmeyecek ürünler geliştirmeye odaklanıyor.
Ancak dünya genelinde Corona önlemlerinin gevşetilmesinin ardından alışveriş merkezleri ve mağazaların önünde oluşan uzun kuyruklar, henüz bu konuda alınacak mesafe olduğunu gösteriyor.