Kullanıcıları için adeta bir zaman makinesi işlevi gören Timelooper uygulaması, turizm sektöründe şu anda piyasada türünün tek örneği. Geçen yıl faaliyete başlayan uygulama kısa sürede popüler hale gelmeyi başardı. Timelooper’ın kurucularından Yiğit Yiğiter’e uygulamanın nasıl ve nerelerde çalıştığını sorduk.
"Bunu eğer müzelerde ve etraftaki mağazalarda bulabileceğiniz bu headset'in (sanal gözlük) içine koyduğunuz zaman videonun içinde gibi oluyorsunuz. Bunlar 360 derece ‘virtual reality’ (sanal gerçeklik) içerikler.
İçerikler hep tarihi konularla ilgili. Times Square 1945 yılında nasıl görünüyordu, o gün ne yaşandı veya Çin Seddi'ne çıktığınız zaman Çin Seddi'nde yapılmış önemli bir savaşın tekrar hayata geçmesi veya buradayken, Martin Luther King Memorial'dayken siz mesela oranın hikayesinin, gerçek o günlerde olmuş görüntülerinden hayata geçmesi. Ve bütün cep telefonlarında çalışıyor bu.
Bugün şu anda New York'ta birçok yerde var bu hikayeler, Times Meydanı, Empire State Binası, Ellis Adası, Londra'da var; Londra'da Tower Köprüsü, Trafalgar Meydanı gibi. Washington DC'de bütün anıtlar var National Mall'da. Bu bugün itibariye ‘live’ olduğumuz. Bu senenin sonuna kadar Japonya'da olacağız, Tokyo'da Kyoto'da Kore'de Kamboçya'da Çin'de Çin Seddi'nde Macaristan ve daha bir çok yer var.”
Timelooper bugün birçok turistik mekanda kullanılıyor. Örneğin Washington’da Lincoln Anıtı önünde satılan Timelooper gözlüklerine yoğun bir ilgi var. Bu uygulamanın hazırlanma süreci ve teknik ayrıntılarını da diğer kurucu ortak Alper Özyurtlu anlattı:
“Aslında her projemiz birbirinden çok farklı. Özellikle Washington DC'de yaptığımız proje daha belgesel tekniğine yakın bence. O yüzden daha çok ön hazırlığı uzun bir proje oldu. Çok fazla arşiv araştırması yapıldı ama diğer tarafta normalde yaptığımız videolar gerçekten normal sinema veya reklamda kullandığımız teknikleri daha çok kullanıyoruz. Tabii ki orada kendi geliştirdiğimiz çok fazla yöntem var çünkü piyasada hala çok düzgün 360 sanal gerçeklik kameraları yok. Dolayısıyla kendi kamera sistemlerimizi geliştirmek zorunda kaldık. Kendi çekim yöntemlerimiz ve post prodüksiyon tekniklerimizi geliştirdik. Normal çekimleri yaptıktan sonra çok uzun bir post prodüksiyon sürecine giriyoruz, çok görsel efekt ağırlıklı, dolayısıyla birçok şey yeniden tasarlanıyor çiziliyor, hangi dönemine döndürüyorsak, mesela Efes'te bu gerçekten uzun hazırlıkların ardından bir sürü 3-D çalışma, mass painting ve oldukça fazla görsel efekt tekniği kullanıyoruz. Genelde de 90 saniye iki dakika iki buçuk dakika arası videolarımız, yani kısa olmasına rağmen gerçekten hem ön hazırlığı hem post prodüksiyon süreci çok uzun süren projeler.”
Timelooper’ın başarısı Amerikan medyasının da yakın ilgisini çekiyor. Özyurtlu, geçen yıl ünlü Amerikan kanalı CNN’le ortaklık yaptıklarını anlattı:
“CNN'le bir ortaklık yaptık geçen sene, onların 80'ler diye bir şovu var, bir belgesel serisi var. 60'larla başlamışlardı 70'leri yaptılar, bu sene de 80'leri yaptılar geçen sene. Dolayısıyla onlarla bir ortaklık yaptık. 3 tane 80'lerden önemli anı tekrar sanal gerçeklikte yeniden yarattık. Bir tanesi Berlin Duvarı'nın yıkılışı, bir tanesi Challenger faciası, diğeri de John Lennon'ın vurulduğu gece, New York'ta kendi evinin önündeki geceyi canlandırdık. Dolayısıyla onlar bunu kendi şovlarını desteklemek için kendi VR portallarını da kullandılar ama aynı zamanda bizim de hepimizde şu anda mevcut. Onların rakamlarına baktığımız zaman oldukça kendi VR videolarından çok daha yüksek izlenme oranları elde ettik. Şu anda ilk 5 videosu CNN'in VR portalında ilk üç video bize ait. Diğer onların videolarının aşağı yukarı iki katı tekrar izlenme alıyor videolar, dolayısıyla bizim için de iyi bir birliktelik oldu.”
Özyurtlu’ya Timelooper fikrinin nasıl doğduğunu da sorduk:
“Aslında Yiğit'in fikriydi. Yiğit'le uzun zamandır arkadaşız, onun fikriydi. Efes gibi yerlere gittiğimiz zaman etrafta birçok yerde sadece harabe görüyoruz ama bunu kafanızda canlandırmanız çok zor oluyor. Dolayısıyla aslında biz sanal gerçeklikle ne yapalım değil, aslında sanal gerçeklik gibi bir teknoloji var artık, dolayısıyla bu sorunu böyle çözebiliriz'den yola çıktık. İki üç yıl oldu ilk testlere başlayalı. Testler baktık iyi gidiyor, gerçekten istediğimiz şeyi elde ettik, o zaman da VR dünyasında çok fazla materyal da yoktu, çekilen birşey de yoktu, dolayısıyla tamamen kendi yöntemlerimizle ilerledik. Belli bir olgunluk seviyesine gelince de projeyi hayata geçirdik.”
Timelooper’ın ortaklıkları sadece medyayla sınırlı değil. Okullar da uygulamaya ilgi gösteriyor ve derslerinde kullanmak istiyor. Timelooper’ın AMERIKALI EŞ KURUCUSU ANDREW FEINBERG, tarih dersini anlatmada yepyeni bir model sunan uygulamaya öğretmenlerin ilgisini şöyle anlatıyor:
“Timelooper platformu önce seyahat ve turizm odaklı düşünülmüştü ancak zaman geçtikçe şunu farkettik ki; sunduğumuz içerik çok eğlenceli olmakla birlikte, aynı zamanda doğru tarihi bilgiler de veriyordu. Uygulamayı hazırlarken hem tarihçilerle hem de bu tarihsel mekanlarda görev yapan sahadaki uzmanlarla çok yakın çalışmıştık. Dolayısıyla okullardan bize içerikleri derslerinde kullanabilmek için talepler geldi. Biz de daha sonra, eğitim alanında bütüncül bir ekosistem oluşturmak için hem Google’la hem kar amacı gütmeyen eğitim vakıflarıyla birlikte çalışmaya başladık. Bu, sadece tarihi içeriğimizi alıp kullanmakla kalmayıp, bu içerik üzerinde bir müfredat oluşturmak anlamına geliyor. Ayrıca öğretmenlere derslerinde tarihi canlandırmalı anlatma ve öğrencilerinin ders kitaplarında okuduklarıyla sınırlı kalmayıp tarihi yaşamalarını sağlama imkanı veriyor. Öğrenciler de bu uygulamayı çok sevdiklerini söylüyorlar çünkü daha önceden sadece ders kitaplarına mahkumlardı, şimdi tarihi içerikleri daha interaktif ve eğlenceli yollarla öğreniyorlar.”
Şu anda üç ülkeden ‘canlı’ faaliyet gösteren Timelooper’in bu yılın sonuna kadar Kore, Çin, Kamboçya dahil 10 ülkede satışa çıkarılması planlanıyor.