Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, Washington’da Amerika Savunma Bakanı James Mattis ile bir araya geldi. Mattis, görüşme öncesinde Işık’ı Pentagon’da resmi törenle karşıladı.
Görüşmenin ana gündem maddesini Suriye’deki gelişmeler oluşturdu. Işık, görüşmenin ardından Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’nın Washington Ofisi (SETA DC) tarafından düzenlenen programda konuştu ve hemen sonra da Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği’nde basın toplantısı düzenledi.
Basın toplantısında ABD Savunma Bakanı Mattis'le görüşmesine dair bilgiler veren Işık, Mattis ile çok önemli ve verimli bir görüşme yaptıklarını söyledi. Işık, Türkiye ve ABD’nin NATO’nun iki önemli müttefiki olarak, aralarındaki köklü ilişkileri geliştirmesinin iki ülkenin de çıkarına olduğunu vurguladı.
’45 dakika planlanan görüşme 1,5 saat sürdü’
“Özellikle son dönemde bölgemizde meydana gelen olaylarla Türkiye ve küresel düzenin karşı karşıya kaldığı tehditler ve sınamalar, bu işbirliğinin daha önemli gelmesine neden oldu” diyen Işık, bu açıdan Mattis’le aslında 45 dakika olarak planlanmasına rağmen 1,5 saat süren çok önemli, kapsamlı ve verimli bir görüşme yaptıklarını bildirdi.
Görüşmede ağırlıklı olarak Suriye konusunu değerlendirdiklerini aktaran Işık, “Kimyasal silah kullanılmasına ABD’nin verdiği cevabı önemsediğimizi, bunun caydırıcılık anlamında çok önemli olduğunu ve bundan sonra da Esed’in sadece kimyasal silah değil kimyasal olmayan silahları kullandığında da böyle bir cevabı alabilmesinin kararlılığının gösterilmesinin önemine vurgu yaptık” diye konuştu.
Işık görüşmede, IŞİD’in bölgeden tamamen temizlenmesi için şu ana kadar yapılan çalışmaları, Fırat Kalkanı harekatında gelinen son durumu, Menbiç’teki gelişmeleri, Rakka operasyonuyla ilgili hazırlıkları ve İdlib’deki muhtemel gelişmeleri birlikte değerlendirdiklerini belirtti.
Işık, “Birlikte çalışmalarımızı sürdürme, bölgeyle ilgili konularda daha yakın istişare ve temas içinde olma kararı aldık. Önümüzdeki süreçte bu yakın çalışma prensibini sürdüreceğiz” dedi.
‘Rakka konusunda çalışma yapacağız’
Bir soru üzerine Işık, ABD’nin yeni yönetiminin özellikle PKK’ya yönelik olarak daha net bir tutum içinde olduğu şeklindeki gözlemini dile getirdi.
Ancak ABD’nin YPG/PYD’ye desteği konusunda Türkiye’nin hassasiyeti ve ‘olmazsa olmazlarını’ da görüşmede bir kez daha ifade ettiklerini anlatan Işık, şöyle devam etti:
“Özellikle Rakka operasyonunda PYD/YPG unsurlarının kullanılmamasının, bunun yerine Özgür Suriye Ordusu ve ABD tarafından eğitilen diğer ılımlı muhalefet unsurlarının kullanılmasının, Rakka operasyonunun hem başarısı açısından hem de operasyon sonrası bölgenin özellikle istikrarı açısından son derece önemli olduğunu vurguladık. Onlar da değerlendirmelerini ifade ettiler ve bu konuda çalışmayı sürdürme kararı aldık.”
Işık, Rakka operasyonunda Türkiye’nin olası bir rolüne dair bir soruyu yanıtlarken de, bu konuyu da Mattis’le ayrıntılı şekilde ele aldıklarını belirterek, şunları söyledi:
“Türkiye olarak Rakka operasyonuyla ilgili düşüncelerimizi ve önerilerimizi masaya koyduk. Onlar da özellikle kendi açılarından Rakka operasyonuyla ilgili düşüncelerini masaya koydular ve bu konuda birlikte çalışmaya devam etme kararı aldık. Bu çalışmayı sürdüreceğiz. Bu çalışmanın sonucunda her şey netleşecek. Ama bugün bu çalışmayı sürdürme kararı önemli bir karar.”
Işık, SETA DC’nin programında da Rakka operasyonuna YPG/PYD unsurlarının olası katılımına ilişkin uyarılarını tekrarlayarak, PYD’nin PKK’nın bir kolu olduğuna dikkati çekti. Işık, “Konuyu karşılıklı dostane biçimde müzakere ettik. Bu konuda (Rakka operasyonu) bugün itibariyle kesinleşmiş bir karar olmadığını ifade etmek durumundayım” dedi.
‘S400 alımında nihai aşamaya geldik’
Işık, bir başka soru üzerine, Rusya’dan S400 füze savunma sistemi alımı konusunda artık nihai aşamaya gelindiğini, son kararı Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın vereceğini kaydetti.
Işık bir gazetecinin, “Türkiye’nin, Esat’ın kimyasal silah kullanımına Rusya’nın göz yumduğu gibi bir uluslararası algının olduğu bir anda Rusya’dan füze savunma sistemleri almada nihai aşamaya gelmesi, iki tarafa da olumsuz mesaj göndermek olmaz mı?” şeklindeki sorusunu da şöyle yanıtladı:
“Hayır olmaz. Şu noktada olmaz; Türkiye’nin Rusya’yla S400 görüşmesi uzun zamandır sürüyor. Bu görüşmeler devam ederken herhalde kimse Esat’ın kimyasal silah kullanacağını öngöremezdi ve ABD’nin de buna böyle cevap vereceğini öngörmek öyle kolay değil. Ama Türkiye’nin bir hava ve füze savunma sistemine ihtiyacı olduğu çok açık. Bunun teminiyle ilgili de uzun süredir devam eden görüşmeler var. Bu görüşmelerin artık nihai aşamaya gelmiş olmasının bugünkü konjonktürle örtüşmesi tamamen bir tesadüf. Bu noktada nihai değerlendirme aşamasındayız. Nihai değerlendirme aşamasından sonra nihai karar verilmiş olacak. Bunu bir çelişki olarak görmüyoruz.”
Türkiye olarak aslında önceliklerinin NATO üyesi ülkelerin imkanlarından faydalanmak, onlardan bu konuda tedarik yapmak ve sistemi de NATO sistemlerine entegre etmek olduğunu söyleyen Işık, “Ama bu konuda ne teknoloji paylaşımı, ne rekabetçi fiyat, ne de belli noktalarda ortak üretim gibi pozitif yaklaşımlar göremeyince mecburen ihtiyacımızı gidermek için alternatif arayışlar içinde olmak durumundayız. Şu ana kadar Rusya’nın S400 konusundaki yaklaşımı da olumlu olunca iş nihai aşamaya geldi” diye konuştu.
‘ABD Türkiye’nin öneminin farkında’
Işık, “Biz ABD’nin küresel güç olarak ve NATO’daki en önemli müttefikimiz olarak bizim açımızdan taşıdığı değerin son derece farkındayız. Bugün memnuniyetle gördüm ki ABD de Türkiye’nin öneminin farkında. Bu aslında sorunları halletmek için çok önemli bir zemin. Dolayısıyla sadece PYD’nin Rakka operasyonuna katılması değil diğer tüm konuları bu dostane çerçevede çözebileceğimiz kanaatindeyim” diye konuştu.
‘Suriye sorunu artık çözülmeli’
Esat’ın iktidarda kalmasına Rusya’nın destek vermesini de kabul etmelerinin mümkün olmadığını belirten Işık, “Artık Suriye sorunu bir an önce çözülmelidir ama Suriye’nin geleceğinde Esed’in olamayacağını da başta Rusya olmak üzere herkesin bilmesi gerekiyor. Esed’li bir çözümün mümkün olmadığını, Esed ile ancak çözümsüzlük olacağını herkesin bilmesi gerekiyor” diye konuştu.
‘Trump’ın çok cesaret verici karşılığı
Amerika’nın Suriye’deki kimyasal saldırıya verdiği yanıttan duydukları memnuniyeti de dile getiren Işık, “Trump’ın çok cesaret verici karşılığı bence bölgede çok büyük sempati oluşturdu. Sadece Türkiye’de ve Suriye’de yaşayanlar için değil bölgenin geleceğinden endişe duyan herkes için moral ve sempati oluşturdu. Keşke üç yıl önce Obama yönetimi kimyasal silah ilk kullanıldığında gerekli karşılığı vermiş olsaydı, bugün çok büyük ihtimalle bölge bu kadar büyük bir karmaşaya sürüklenmemiş olacaktı ve bölgede bölge dışı unsurların bu kadar cirit attığı bir ortam oluşmamış olacaktı. Bu üç yıl önce yapılmadığı için ağır bir bedel ödendi” diye konuştu. Işık, Trump yönetiminin bu kararlılığının sürdürülmesinin gerektiğini vurguladı.
Işık, Fırat Kalkanı operasyonunda sağlanan başarılara da değinerek, gerekli görülmesi halinde yeni operasyonların yapılacağını da kaydetti.
Bir başka üzerine Türkiye’nin Sincar’da PKK varlığına asla izin vermeyeceğinin altını çizen Işık, Suriye’de güvenli bölge kurulmasının çok gerekli olduğu noktasındaki pozisyonlarının da değişmediğini söyledi.
‘Türkiye’de basın özgürlüğü var’
Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, Türkiye’de hapisteki gazetecilerle ilgili bir soru üzerine, gazetecilerin gazetecilik faaliyetlerinden dolayı değil terör suçlamalarından dolayı hapiste olduğunu belirtti.
Batı kamuoyunda Türkiye’de sanki basın mensuplarına çok baskı var gibi bir algı oluşturulduğunu savunan Işık, “Türkiye’de basın özgürlüğü var. Elbette her şey mükemmel gidiyor iddiasında olamayız ama bir demokratik ülkede basının görev yapmasıyla ilgili Türkiye’de şartlar mevcut. Ancak şunun da belki ABD’den bakınca anlaşılması zor bir durum olduğunu biliyorum. Yani dünyada gazeteci gazetecilik yapar ama belki Amerika’dan bakıldığında bir gazetecinin gazetecilik mesleği dışında iş yapması kabul edilmeyebilir. Gazeteci gözaltına alınıyorsa sadece gazetecilik faaliyetinden dolayıdır diye düşünebilirsiniz ama Türkiye’de bu iş böyle değil. Gazeteci kimliğiyle teröre destek veren, bizzat terör faaliyetinin içinde olan, şiddeti öven, destek veren insanların olduğunu bilmenizi isteriz” diye konuştu.
Işık, Türkiye’de hükümete her türlü eleştirinin yapılabildiğini, bunu yapan onlarca medya platformunun bulunduğunu söyleyerek, “Ama takdir edersiniz ki bir demokratik ülke şiddetin ve terörün övülmesine müsaade edemez. Bu demokrasiyi ortadan kaldırır. Bunu yapan gazeteci diye de tolerans gösteremezsiniz. Bunun buradan anlaşılması zor olabiliyor. Bu açıdan Türkiye’yi bir daha değerlendirmenizde fayda var. Elbette Türkiye’de hata olabilir, ABD’de de olur Batı basınında da olur ama Türkiye’de sistematik olarak gazetecilere gazetecilik mesleğinden dolayı yapılan bir baskı yoktur. Gazetecilerin terörle ilişkisi olduğunda Türkiye gibi teröre ağır bedeller ödemiş bir ülkenin ‘bunlar gazetecidir hoş bakalım’ gibi bir yaklaşım sergilemesi mümkün değil.
‘Türkiye zaten fiilen başkanlık sistemine geçti’
Türkiye’de başkanlık sistemiyle ilgili bir soru üzerine de Işık, Türkiye’nin zaten 1982 anayasasıyla parlamenterden sistemden saptığını ve 2007 yılında da Cumhurbaşkanını halkın seçmesi kararıyla fiilen başkanlık sistemine geçildiğini söyledi.
Işık, ancak bu durumun resmileştirilmediğini ve çift başlılığın oluştuğunu belirterek, “Bugün yaptığımız bu çift başlılığı ortadan kaldırmak” dedi. Işık, yeni öngörülen sistemin ABD’nin sistemine çok benzediğini ama Türkiye’ye özgü bazı düzenlemeleri içerdiğini anlattı.