Erişilebilirlik

'Seçimler Sona Erse de Türkiye-ABD İlişkilerindeki Husumet Devam Edecek’


'Seçimler Sona Erse de Türkiye-ABD İlişkilerindeki Husumet Devam Edecek’
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:04:55 0:00

Amerika’nın Sesi ekibi olarak Türkiye’deki 24 Haziran seçimlerinin sonuçları konusunda Amerikalı uzmanlardan görüş almaya devam ediyoruz. Johns Hopkins Üniversitesi Uluslararası Araştırmalar Yüksek Okulu’nda uluslararası ilişkiler ve Avrupa çalışmaları profesörü Lisel Hintz, seçim sonuçlarının ne anlama geldiği, bundan sonrasında Türkiye’yi nasıl bir yönetim beklediği ve Türk-Amerikan ilişkilerine bu sonuçların nasıl yansıyacağı konusunda mikrofonlarımıza değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye uzmanı Lisel Hintz, seçimlerin kendisi açısından en büyük sürprizlerinden birinin, seçim ortamının adil olmasa da nispeten özgür geçmesi ve usulsüzlüklerin tahmin edilenin çok altında bir düzeyde kalması olduğunu söyledi. Hintz, MHP’nin beklenmeyen başarısı ve HDP’nin de tüm baskılara rağmen yüzde 10 barajını geçmesini, seçimin diğer sürprizleri olarak niteledi. Hintz, bir başka sürpriz olarak da, CHP’nin adayı Muharrem İnce’nin WhatsApp mesajıyla yenilgiyi kabullenmesini gösterdi ve İnce’nin bu davranışının destekçilerinde büyük hayalkırıklığı yarattığını belirtti. Lisel Hintz, seçim sonucunda parlamentoda oluşan siyasi tabloyla ilgili olarak da şu gözlemlerini dile getirdi ve özellikle muhalefetin konumuna dikkat çekti.

“Çok sayıda partinin yüzde 10 barajını aşmış olması çok önemli. Muhalefet partilerinin aralarındaki farklılıkları bir yana bırakıp biraraya geldiğini görmek oldukça etkileyiciydi. Bu partilerin her birinin seçim barajını geçmeyi başarması önemli. Ama politikalarda herhangi türden bir ortaklık kurmaları bence çok daha zor olacak. Bu partilerin seçim platformlarına ya da hatta ideolojik yönelimlerine baktığımızda, birbirlerine oldukça zıt düştüklerini görüyoruz. Dolayısıyla ‘neye karşı oldukları’ hususunda mutabık kalmaları çok kolay olsa da, ‘neden yana’ olduklarını belirlemeleri çok zor.”

‘MHP’nin en büyük etkisi Kürt sorununda görülecek’

Hintz, AKP’nin MHP'yle ittifak yapmasaydı mecliste salt çoğunluğa sahip olamayacağına dikkat çekerek, bu durumun MHP’ye ciddi oranda güç sağladığını söyledi. Hintz, MHP faktörünün en büyük etkisinin Kürt meselesinde görüleceğini düşünüyor.

“Bence şimdi Devlet Bahçeli tekrar önemli bir konuma geldi. Birçok kişi onun artık güçlü bir lider olamayacağını düşünüyordu ama şimdi belirleyici bir lider olarak MHP'de çok güçlü bir siyasi role büründü. Yeni başkanlık sisteminde parlamentonun başkanlık gücünü denetleme alanındaki yetkisi ciddi oranda azaltıldı ama hala oynayacağı önemli rol var. AKP-MHP ilişkileri açısından bakıldığında, bence en büyük etkiyi Kürt meselesinde, bu konuda bir çeşit uzlaşma sürecine yönelik her türlü siyasi ortamın kapısının kapanmasında göreceğiz. MHP çok milliyetçi bir tabana sahip ve Kürtlere karşı oldukça katı çizgiden yanalar. Hasmane politikalar bence devam edecek.”

‘Erdoğan’ın pek değişeceğini sanmıyorum’

Hintz, yeni dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın nasıl bir yönetim tarzı izleyeceği konusunda da şu tahminlerde bulundu.

“Bence birçok kişi, artık Erdoğan’ın Batı karşıtı söylemler kullanmasına, AB’ye sözlü saldırmaya devam etmesine gerek olmadığını düşünüyor. Ama Erdoğan, kendisine yönelik muhalefeti tanımlama yöntemi bakımından çok çatışmacı bir kişiliğe sahip. Onun açısından, herhangi türden bir siyasi tehdit oluşturan ya da hatta politikalarını eleştiren herkes şeytan gibi gösterilmeli ve çok hasmane bir muameleye tabi tutulmalı. Dolayısıyla bundan sonraki davranışlarında çok büyük bir değişiklik olmasını beklemiyorum.”

‘Türkiye-ABD ilişkilerinde gerilimler sürecek’

Hintz’e, yeni dönemde Türk-Amerikan ilişkilerinin nasıl bir yönde ilerleyeceği konusundaki beklentilerini sorduk. Lisel Hintz, Erdoğan’ın ‘balkon’ konuşmasındaki sözlerinin bu konuda iyi işaretler vermediği görüşünde.

“Şimdi seçimler sona erdiğine göre, ABD karşıtı söylemleri artık kullanmak zorunda değilsiniz diye düşünülebilir ama bu mesele sadece seçim aracı değil, Erdoğan 2016’daki darbe girişiminde kendisini devirme çabasına ABD’nin karıştığına gerçekten inanıyor. Dolayısıyla onun çevresi içinde ABD, iktidarını düşürmeye, Türkiye’nin ekonomik büyümesini kısmaya çalışan bir taraf olarak görülüyor. Faiz lobilerinden çok fazla bahsediyor. Dolayısıyla Batı’yı, Türkiye’nin yükselişini dizginlemeye çalışan bir oluşum olarak görüyor. Bence seçimler sona erse de, ABD ve Türkiye arasında hasmane ilişkilerin sürdüğünü göreceğiz. Menbiç anlaşmasına rağmen, özellikle YPG konusunda Türkiye baskı yapmaya devam edecek. Bunun bir ipucunu Erdoğan’ın balkon konuşmasında gördüm. Amerika’da muhalefete oy veren herkesin Gülen yanlısı olduğunu ima eden sözler sarfetti. Tabii ki buradaki birçok Türk arkadaşım buna çok kızdı. Bu, bence Erdoğan’ın bu hasmane ilişkileri devam ettireceğini gösteriyor. Diğer yandan, seçimler olası bir ekonomik krizin önüne alınmıştı ama bu, ekonomik kriz olmayacak anlamına gelmiyor. Türkiye bence muhtemelen ufukta görünen ekonomik sarsıntının etkilerini yumuşatmak için Batılı ortaklarına ihtiyaç duyacak.”

XS
SM
MD
LG