Erişilebilirlik

Tartışma yaratan Siber Güvenlik Kanunu’na hukukçu yorumu: “Her türlü iletişim özgürlüğüne tehdit”


İfade Özgürlüğü Derneği (İFÖD) kurucularından hukukçu Prof. Dr. Yaman Akdeniz, VOA Türkçe’nin sorularını yanıtladı. (ARŞİV)
İfade Özgürlüğü Derneği (İFÖD) kurucularından hukukçu Prof. Dr. Yaman Akdeniz, VOA Türkçe’nin sorularını yanıtladı. (ARŞİV)

Türkiye'de, siber güvenlik gerekçesiyle her türlü belge, bilgi ve iletişim verisine erişim yetkisine sahip olacak Cumhurbaşkanlığı'na bağlı Siber Güvenlik Başkanlığı ile ilgili haber yapılması durumunda hapis cezası verilmesini öngören yasa kabul edildi.

TBMM Genel Kurulu’nda 12 Mart gecesi yapılan oylamada, AK Parti ve MHP’nin oy çokluğuyla 21 maddelik Siber Güvenlik Kanunu Teklifi kabul edildi. Teklif, TBMM görüşmeleri sırasında muhalefetin anayasaya aykırılık eleştirilerine rağmen, basın ve ifade özgürlüğü aleyhine düzenlemelerle kanunlaştı.

Kanunla, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 8 Ocak tarihli kararnamesiyle kurduğu Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Siber Güvenlik Başkanlığı’na (SGB), kamu ve özel kuruluşları ile bireyleri kapsayacak şekilde yetkiler verildi. SGB, siber güvenliği koruma gerekçesiyle toplumsal hayattaki her türlü iletişim verisine erişim sağlama ve iletişim alanını kontrol etme yetkisine sahip oldu.

Kanunla, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) "ifade özgürlüğü ilkesine aykırı" görüşüyle iptal ettiği, "BTK’nın (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu) talebiyle sulh ceza hakimliklerince itiraz hakkı olmaksızın erişim engellemesi kararları verilmesi" gibi benzer bir düzenleme de getirildi.

Akdeniz: “Hükümler basın mensuplarını caydırmak amacıyla getirilmiş gibi görünüyor”

İfade Özgürlüğü Derneği (İFÖD) kurucularından hukukçu Prof. Dr. Yaman Akdeniz, her türlü iletişim özgürlüğüne tehdit oluşturan bir kanunla karşı karşıya kalındığını belirterek, SGB faaliyetleri hakkında “eleştirilemez, haberleştirilemez” şeklinde bir koruma kalkanı oluşturulduğuna dikkat çekti.

VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Akdeniz, “Sadece veri sızıntısıyla ilgili haberler değil SGB elinde olabilecek bilgi ve belgeler kapsamında veya iletişim/veri trafiğine getirilmiş engelleme kararlarıyla ilgili yapılacak her türlü haber ceza davası konusu yapılabilecek. SGB faaliyetleriyle ilgili kamuoyunu bilgilendirecek hiçbir haber eğer SGB’nin kendisi açıklamadıysa yapılamayacak gibi görünüyor. SGB’yle ilgili basın mensuplarını caydırmak amacıyla bu hükümler getirilmiş görünüyor” ve “bu belirsizlik içeren hüküm, keyfi bir şekilde yorumlanarak, kamunun bilgilendirilmesini engellemek amacıyla kullanılabilir” dedi. Akdeniz, bu konuyla ilgili son olarak, “bu düzenleme, kamuoyunun siber güvenlik politikaları hakkında eleştirel bir bakış açısı geliştirmesini engellemek amacıyla da kullanılacak” dedi.

Kanunda SGB’nin nasıl denetleneceğine ilişkin hiçbir yasal önlem alınmadığını ve Cumhurbaşkanlığı ile hükümete bağlı bir yapı öngörüldüğünü vurgulayan Akdeniz, “SGB’nin faaliyetlerindeki olası hataları kim denetleyecek? Ya da elde ettiği ancak iki yıl içinde yok etmesi gereken bilgi ve belgeleri nasıl yok edeceği ve bunun nasıl denetleneceği de hüküm altına alınmamış. Ortada herhangi bir bağımsız gözetim veya denetim mekanizması yokken, bu kanunla birlikte siber güvenlik bahane gözetim devleti şahane. Bu kanun ile Türkiye’de her türlü iletişim alanını ve kişisel verilere ulaşabilecek bir gözetimle devletinin yasal temeli atılmış oluyor” diye konuştu.

Prof. Dr. Yaman Akdeniz
Prof. Dr. Yaman Akdeniz

İtiraz hakkı olmaksızın arama ve el koyma işlemlerine maruz kalınabilecek

Kanunun 8’inci maddesinde, “Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin veya siber saldırıların önlenmesi amacıyla hâkim kararı üzerine veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet Savcısı’nın yazılı emri ile konutta, işyerinde ve kamuya açık olmayan kapalı alanlarda arama yapılabilir; uzun süreli hizmet aksamasına yol açmayacak ve kesintisiz şekilde kopya çıkarma ve el koyma işlemi gerçekleştirilebilir. Çıkarılan kopyanın bir nüshası ilgilisine teslim edilir ve bu husus tutanağa geçirilerek imza altına alınır. Bu işlemlerin yapılabilmesi için makul sebeplerin oluştuğunun gerekçeleriyle birlikte gösterilmesi gerekir. Hâkim kararı olmaksızın yapılan arama ve gerçekleştirilen kopya çıkarma ve el koyma işlemleri, yirmi dört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını kırk sekiz saat içinde açıklar; aksi hâlde çıkarılan kopyalar ve çözümü yapılan metinler derhâl imha edilir ve el koyma kendiliğinden kalkar. Yetkilendirilmiş veri merkezi işletmecilerinin veri merkezlerinde yalnızca hâkim kararıyla arama, kopya çıkarma ve el koyma işlemi yapılabilir. Bu fıkra kapsamına giren talepler bakımından Ankara Sulh Ceza Hâkimliği yetkili ve görevlidir. Ancak kamu kurum ve kuruluşları bakımından hâkim kararı aranmaz” deniliyor.

SGB, bu madde uyarınca, talep ettiğinde kamu, özel sektör, tüzel kişiler ve bireylere ait her türlü mekanda arama yapabilecek ve her türlü belge, veri ve cihazlara el koyabilecek.

SGB, özel sektör ile tüzel ve gerçek kişilerle ilgili işlemlerinde Ankara Sulh Ceza Hakimliği’nden onay kararı almak zorunda. Ancak sulh ceza hakimliği söz konusu olduğundan, konutları veya işyerlerinde arama ve her türlü belge, cihazlarına el koyma kararı alınabilecek kişiler veya kuruluşlar, bu işlemler gerçekleşmeden önce bilgi sahibi olamayacak.

SGB faaliyetleri ve hangi kişisel bilgilere eriştiği haberleştirilemeyecek mi?

Cumhurbaşkanlığı’na bağlı SGB’nin bu yetkileri nasıl kullandığı ve hangi faaliyetlerde bulunduğuna ilişkin herhangi bir haber hazırlanması veya paylaşılması yasaklandı.

Kanunun 12’nci maddesinde, "Başkanlıktaki (SGB) görev ve faaliyetler kapsamında edinilen bilgi, belge ve benzeri her türlü verinin, Başkanlıkça yetki verilen durumlar hariç olmak üzere, radyo, televizyon, internet, sosyal medya, gazete, dergi, kitap ve diğer tüm medya araçları ile her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim araçları vasıtasıyla yayımlanması veya açıklanması yasaktır" hükmü yer aldı.

Bu hüküm kapsamında; “SGB’de görev yapanlar” ifadesi kullanılmadığı için SGB hakkında SGB’nin yetkilendirilmesi dolayısıyla izni olmadığı takdirde herkese açıklama yasağı getirildiği görüşü gündemde.

Bu yasak kapsamında 16’nci madde ise, “aykırı davrananlara üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir” denildi.

Böylece, SGB tarafından açıklama yapılmadığı sürece, SGB’nin faaliyetleri ve hangi kuruluşlar veya kişilerle ilgili bilgiler edindiği yönünde tüm medya araçlarında içerikler, haberler ve açıklamalar yayımlanamayacak.

Kişisel verilerde sızıntı iddiaları haberleştirildiğinde hapisle cezalandırılacak

Kanundaki 16’ncı maddede, “Siber uzayda veri sızıntısı olmadığı halde halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak ya da kurumları veya şahısları hedef göstermek amacıyla siber güvenlikle ilgili veri sızıntısı olduğuna yönelik gerçeğe aykırı içerik oluşturanlara veya bu maksatla bu içerikleri yayanlara iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası” verileceği öngörüldü.

Bu kapsamda; örneğin E-Devlet gibi kamu veya herhangi bir özel veri tabanında “veri sızıntısı” olduğu iddialarıyla ilgili herhangi bir haber yapılması veya bu iddialarla ilgili paylaşımlar yapılması cezalandırılabilecek.

  • 16x9 Image

    Yıldız Yazıcıoğlu

    Yıldız Yazıcıoğlu, 1994-1998 döneminde Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Mesleğe 1997 yılında Cumhuriyet’te stajyer olarak başladı. 1998-2000 döneminde yüksek lisans eğitimine devam etti. 2000 – Mayıs 2009 döneminde Milliyet’te mesleki kariyerini cumhurbaşkanlığı ve parlamento muhabirliği noktasına taşıdı. 2009 - 2011 yıllarında ABD’nin başkenti Washington DC’de kariyerini sürdürdü ve farklı medya kuruluşları için temsilcilik – yorumculuk görevlerini yürüttü. Bu dönemde VOA Türkçe’de eğitim aldı ve görev yaptı. Ardından Ankara’ya dönüşünde Habertürk TV’de, ArtıBir TV’de görevler üstlendi. Şu anda VOA Türkçe ekibinde görev almayı sürdürüyor.

Forum

XS
SM
MD
LG