Muhalefet cephesi, göç politikasında, Suriyeliler'i geri gönderme sürecinin zamanlamasında, Beşar Esat ile işbirliğinin detaylarında ve “Türkiye’nin doğusundan sığınmacı kabul edilmemesi” şartını korumakta uzlaşamadı.
Ankara siyasetinde 2011 yılı Mart ayı sonrasında ülkelerindeki iç savaş nedeniyle geçici koruma statüsü altında Türkiye’de yaşamaya başlayan Suriyeliler ile Afganistan, Pakistan, Irak gibi ülkelerden gelen kaçak göçmenlerle ilgili tartışma sürüyor.
Parlamenter sisteme geri dönülmesini hedefleyen CHP, İyi Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi; Türkiye’nin yönetim sistemi, yasal ihtiyaçları, seçim süreci gibi konularda ortak hedefler belirlemesine rağmen göç politikasında uzlaşma sağlayamadı.
Altı siyasi parti arasında Göç Komisyonu’nun çalışması sırasında görüş ayrılıkları ortaya çıktı. Saadet Partisi, DEVA Partisi, ve Gelecek Partisi, Suriyeliler'i geri gönderme konusunda öncelikle Suriye’de barış sağlanması şartını vurgulayarak, zamanlamayı sorguladı. Oysa olası Cumhurbaşkanı adayı konumundaki CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu “İktidar olduğumuzda en geç iki yıl içinde bütün Suriyeli kardeşlerimizi kendi ülkelerine göndereceğiz” görüşünde. Bunun yanı sıra altılı masadaki partiler, Suriye sorununda Şam rejimiyle diyalog kurulması ve Türkiye’nin mültecilerle ilgili Cenevre Sözleşmesi’ndeki “doğu” şartını koruma konusunda da fikir birliğinde değil.
Geçtiğimiz hafta DEVA Partisi, göç politikasına ilişkin eylem planında Türkiye’nin Cenevre Sözleşmesi’nin hükümlerini uygulayacağını belirterek, sığınmacı kabul etme şartlarındaki “doğu” çekincesine uygun şekilde hareket edileceği mesajı verildi. Gelecek Partisi ise göç raporunda Cenevre Sözleşmesi’ndeki doğu şerhini Avrupa Birliği (AB) ile ilişkiler ve uluslararası gelişmeler bağlamında yeniden değerlendirmek gerektiği görüşünü açıkladı.
CHP başta olmak üzere altılı masadaki diğer partiler ise bugüne kadar kamuoyuna yönelik açıklamalarında Türkiye’nin Batı ülkeleri dışındaki ülkelerden sığınmacı kabul edilmemesi tutumunu koruması gerektiği görüşünde. Altılı masada, Türkiye’nin 1951 tarihli Birleşmiş Milletler Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin Cenevre Sözleşmesi uyarınca sığınmacı kabul etmede koyduğu coğrafi sınırlama şerhini koruma konusunda Gelecek Partisi çatlağı ortaya çıktı.
Altılı masadaki partiler, Türkiye’nin göç politikasında AB ile maddi yardımlar başta olmak üzere tüm başlıkları yeniden müzakere etme görüşünde fikir birliği içinde. Gelecek Partisi dışındaki partiler, AB’yle müzakerede “Türkiye’yi tampon bölge yaptırmayacağız” söylemiyle sert tavır sergilenmesi düşüncesinde. Partiler arasında, AB ülkeleri başta olmak üzere uluslararası aktörler tarafından Suriye’nin yeniden yapılandırılmasına para harcaması gerektiği görüşü söz konusu.
“Beşar Esat ile görüşülmeli” görüşüne Davutoğlu tepkili
Son olarak AKP iktidarı cephesi Suriye sorununun çözümünde Beşar Esat rejimiyle barışma sinyali verirken; muhalefet cephesi ise Ahmet Davutoğlu’nun liderliğindeki Gelecek Partisi dışında Şam yönetimiyle işbirliği yapılması görüşünde. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, geçmişte Şam’a CHP heyetleri göndermesinin yanı sıra Esat ile diyalog kurulması gerektiğini görüşünü yıllardır ifade etti. İyi Parti Lideri Meral Akşener, Saadet Partisi Lideri Temel Karamollaoğlu ve Demokrat Parti Lideri Gültekin Uysal da Esat ile görüşülebileceği görüşünde. DEVA Partisi de “Sığınmacı Sorununun Çözümü ve Düzensiz Göçün Önlenmesi Eylem Planı” ile Esat yönetimiyle çözüm için işbirliğini işaret etti.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ise, “Rusya, Türkiye’yi Esat rejimini meşrulaştıracak şekilde görüşmeye zorluyor” açıklamasıyla Beşar Esat ile görüşülebilmesi için “halkıyla barışması, hiçbir etnik grubu dışlamaması, geçiş hükümetin kurulmasını kabul etmesi, yeni anayasayla göçmenlere koşulsuz geri dönüş sağlanması” gibi ön koşulları gündeme getirdi. “Esat Türkiye ile ilgili bedel ödemeli” diyen Davutoğlu, sıraladığı ön koşullar yerine getirilmeden Esat ile diyalog kurulmasına karşı olduğunu açıkladı.
Altılı masa, Türkiye’nin göç politikasında Esat yönetimiyle diplomatik müzakere yapılması üzerinde görüş birliğine varamadı.
“Suriye’de güvenlik sağlanması” şartında zamanlama sorusu
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Hukuk devleti pusulasından şaşmayacağız” ifadesiyle Suriyeliler konusunda “Suriye’de güvenlik sağlanınca geçici koruma statülerine son verilecek” açıklaması yaptı. DEVA Partisi’nin eylem planında, Suriyeliler'in geçici koruma statüsüne son verilmesi için seçim sonrasında 360 gün yani 1 yıllık süre öngörüldü. Ancak bunun için “Suriye’de güvenliğin sağlanması” şartı konulması itibariyle DEVA Partisi, Suriyeliler'i geri gönderme adımını ne zaman hayata geçireceği konusunda soru işaretine yol açtı. Eylem planında, geçici koruma statüsündeki Suriyeliler dışındaki göçmenler içinse “sığınma hakkı olmayan düzensiz göçmenleri kaynak ülkelerine veya Türkiye’ye giriş yaptıkları güvenli ülkelere iade suretiyle sınır dışı edeceğiz” denildi.
Suriyeliler'e sığınmacı statüsüne kapı aralama müzakeresi
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da, “Devlet vicdanı ve insan hakları ile uygulayacağız” dediği göç politikasında, Cenevre Sözleşmesi’ndeki Türkiye’nin coğrafi sınırlama çekincesini müzakereye açmasıyla dikkat çekti. Gelecek Partisi’nin göç raporunda, Suriyeliler'e sığınmacı statüsü verilmesinin kapısı aralayacak şekilde AB ile ilişkilere bağlı olarak Cenevre Sözleşmesi’ndeki şerhin yeniden değerlendirilebileceği görüşüne yer verildi. Göç raporunda, düzensiz (kaçak) göçmenler sorunu içinse sınır güvenliğini sağlayarak, ülkeye girişleri engelleme vurgusu yapıldı.
Çorabatır: “Doğu şerhinden vazgeçilmeli, entegrasyon düşünülmeli”
Muhalefet cephesindeki göç tartışmasına ilişkin İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAM) Başkanı Metin Çorabatır ise, “insan hakları penceresinden bakıldığında CHP başta olmak üzere altılı masada Cenevre Sözleşmesi’nde doğu şerhinden vazgeçilmesi yönünde uzlaşma sağlanması gerektiği” görüşünü dile getirdi.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Çorabatır, uzun yıllardır Suriyeliler ve diğer göçmenler konusunda İGAM’ın yürüttüğü çalışmalar ışığında “Artık Türkiye’de birlikte yaşama, entegrasyon konusunda da öneriler sunulması gerektiği” düşüncesinde.
Türkiye’de yıllar içerisinde yerleşik hayat kurmuş Suriyeliler'i tümüyle Suriye’ye geri gönderme hedefini “çok zor” olarak değerlendiren Çorabatır, AB’nin fon desteğini Suriye’nin yeniden imarı için kullanılması görüşünü de gerçekçi bulmadı. Suriye’de henüz barış ortamı sağlanmadığını ve uluslararası garanti altında güvenli koşullar oluşturulması gerektiğini kaydeden Çorabatır, Suriyeliler'e geri dönüşü cazip hale getirmek için Suriye’nin AB fonlarıyla imar edilmesini “hayal” olarak nitelendirdi.
AB’nin şu anda sivil toplum örgütleri aracılığıyla ve sonuçları öngörülebilir projelere maddi destek sağladığını belirten Çorabatır, “Türkiye’de bütün tartışma geri dönüş üzerine şekilleniyor. Ama bunun mümkün olmadığı durumlarda iki kategori daha var. Birincisi, üçüncü ülkeye yerleştirme. İkincisi ve asıl olan Türkiye’de entegrasyonlarını sağlama. Muhalefet partilerince entegrasyon konusunda öneriler de bulunulmaması önemli eksiklik. Oysa bunun için de muhalefet neler yapılabileceğini, öngörülerini açıklamalı” dedi.