İSTANBUL —
Yolsuzluk iddiaları üzerine hükümetle yargı arasında patlak veren ve giderek büyüyen siyasi kriz ekonomiyi olumsuz yönde etkiliyor. Türkiye’nin bu siyasi kriz nedeniyle önümüzdeki dönemde mali bir krize sürüklenebileceği kaygısı da giderek artıyor.
Yolsuzluk skandalının gündeme oturmasıyla geçen hafta hisse senetleri %20 oranında değer kaybederken, Türk lirasının döviz karşısındaki değeri de rekor düzeyde düştü.
Merkezi İstanbul’da bulunan Global Source Partners firmasının ekonomi uzmanlarından Atilla Yeşilada, siyasi krizin yarattığı asıl etkinin küresel piyasaların yılbaşından sonra tekrar faaliyete geçmesiyle hissedileceğini söylüyor.
Uluslararası yatırım kuruluşlarının yılbaşı sonrasında Türkiye’nin içinde bulunduğu belirsizliği değerlendireceğini söyleyen Yeşilada “Siyasi kriz çözülmediği takdirde, büyük oranda fon satışı olacağını düşünüyorum. Bu gidişatın nereye varacağıyla ilgili kimse sağlıklı bir senaryo üretemiyor” diyor.
Yargının hükümete karşı başlattığı yolsuzluk soruşturması, ülke tarihinde şimdiye kadar görülen en geniş çaplı soruşturmalardan biri olarak anılıyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan soruşturmanın, hükümetini düşürmeyi amaçlayan bir komplonun parçası olduğunu iddia etti. Finansbank baş ekonomisti İnan Demir siyasi krizin kötü bir zamanda patlak verdiğine dikkati çekiyor.
Demir, “Yatırımcılar faizlerin giderek yükseldiği bir dünyada, Türkiye’nin uluslararası finansal durumuyla ilgili zaten kaygılıydı. Şimdi buna siyasi kriz de eklendi. Son on yıldır ülkede siyasi ve ekonomik istikrar olması Türkiye’nin en büyük avantajlarından biriydi. Ancak artık bu durumun değişmesi söz konusu” diyor.
Gözlemciler, uluslararası piyasaların Türkiye’ye karşı tavrının değişmesinin zaten rekor seviyelere gerileyen Türk Lirası üzerindeki baskıyı daha da arttırabileceği konusunda uyarıyor. Yeşilada, bu durumun dövize endeksli kredi alan firmaları zora sokacağını ve sonuçta Türk ekonomisinin zarar göreceğini söylüyor.
Firmaların dövize endeksli yatırım harcamalarının, Türk Lirası’ndaki devalüasyondan dolayı artacağını vurgulayan Yeşilada sözlerini “Bazı firmalar ciddi boyutlarda nakit sıkıntısına düşebilir. Siyasi krizin ekonomiye etkisi çok daha büyük olacak ve kriz sürdüğü sürece de durum kötüleşecek” şeklinde sürdürüyor.
On yıldan fazla süredir iktidarda olan AK Parti, Türkiye’nin gayri safi milli hasılasını üçe katlayarak ülke tarihinde benzeri görülmemiş bir ekonomik büyümenin mimarı oldu. Ancak ekonomist Demir bu yükselişin sona erebileceğini vurguluyor.
Son on yıldır Türk hükümetinin ekonomik büyümeden faydalandığını söyleyen Demir, ekonomik yavaşlamanınsa özellikle seçim dönemlerinde hükümetlere büyük zarar verdiğini belirtiyor. Demir “Hükümet mali politikaları bir nebze gevşetebilir ancak bu da yatırımcıları rahatsız edecektir” diyor.
Gözlemciler, hükümetin geleceğinin, yargıyla arasındaki savaş kadar ekonomik duruma da bağlı olduğunu söylüyor. Önümüzdeki Mart ayında yerel seçimler yapılacak. Başbakan Erdoğan’ın bu seçimleri hükümetiyle ilgili bir referanduma dönüştürmesi bekleniyor. 2014 yılında ayrıca Cumhurbaşkanlığı seçimleri de yapılacak. Başbakan Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına adaylığını koymasını bekleniyor.
Yolsuzluk skandalının gündeme oturmasıyla geçen hafta hisse senetleri %20 oranında değer kaybederken, Türk lirasının döviz karşısındaki değeri de rekor düzeyde düştü.
Merkezi İstanbul’da bulunan Global Source Partners firmasının ekonomi uzmanlarından Atilla Yeşilada, siyasi krizin yarattığı asıl etkinin küresel piyasaların yılbaşından sonra tekrar faaliyete geçmesiyle hissedileceğini söylüyor.
Uluslararası yatırım kuruluşlarının yılbaşı sonrasında Türkiye’nin içinde bulunduğu belirsizliği değerlendireceğini söyleyen Yeşilada “Siyasi kriz çözülmediği takdirde, büyük oranda fon satışı olacağını düşünüyorum. Bu gidişatın nereye varacağıyla ilgili kimse sağlıklı bir senaryo üretemiyor” diyor.
Yargının hükümete karşı başlattığı yolsuzluk soruşturması, ülke tarihinde şimdiye kadar görülen en geniş çaplı soruşturmalardan biri olarak anılıyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan soruşturmanın, hükümetini düşürmeyi amaçlayan bir komplonun parçası olduğunu iddia etti. Finansbank baş ekonomisti İnan Demir siyasi krizin kötü bir zamanda patlak verdiğine dikkati çekiyor.
Demir, “Yatırımcılar faizlerin giderek yükseldiği bir dünyada, Türkiye’nin uluslararası finansal durumuyla ilgili zaten kaygılıydı. Şimdi buna siyasi kriz de eklendi. Son on yıldır ülkede siyasi ve ekonomik istikrar olması Türkiye’nin en büyük avantajlarından biriydi. Ancak artık bu durumun değişmesi söz konusu” diyor.
Gözlemciler, uluslararası piyasaların Türkiye’ye karşı tavrının değişmesinin zaten rekor seviyelere gerileyen Türk Lirası üzerindeki baskıyı daha da arttırabileceği konusunda uyarıyor. Yeşilada, bu durumun dövize endeksli kredi alan firmaları zora sokacağını ve sonuçta Türk ekonomisinin zarar göreceğini söylüyor.
Firmaların dövize endeksli yatırım harcamalarının, Türk Lirası’ndaki devalüasyondan dolayı artacağını vurgulayan Yeşilada sözlerini “Bazı firmalar ciddi boyutlarda nakit sıkıntısına düşebilir. Siyasi krizin ekonomiye etkisi çok daha büyük olacak ve kriz sürdüğü sürece de durum kötüleşecek” şeklinde sürdürüyor.
On yıldan fazla süredir iktidarda olan AK Parti, Türkiye’nin gayri safi milli hasılasını üçe katlayarak ülke tarihinde benzeri görülmemiş bir ekonomik büyümenin mimarı oldu. Ancak ekonomist Demir bu yükselişin sona erebileceğini vurguluyor.
Son on yıldır Türk hükümetinin ekonomik büyümeden faydalandığını söyleyen Demir, ekonomik yavaşlamanınsa özellikle seçim dönemlerinde hükümetlere büyük zarar verdiğini belirtiyor. Demir “Hükümet mali politikaları bir nebze gevşetebilir ancak bu da yatırımcıları rahatsız edecektir” diyor.
Gözlemciler, hükümetin geleceğinin, yargıyla arasındaki savaş kadar ekonomik duruma da bağlı olduğunu söylüyor. Önümüzdeki Mart ayında yerel seçimler yapılacak. Başbakan Erdoğan’ın bu seçimleri hükümetiyle ilgili bir referanduma dönüştürmesi bekleniyor. 2014 yılında ayrıca Cumhurbaşkanlığı seçimleri de yapılacak. Başbakan Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına adaylığını koymasını bekleniyor.
