Suriye’de 7 yıldır süren iç savaş ve çatışmalar, ülkedeki medya ortamını da yepyeni bir şekle büründürdü. Savaş öncesinde Devlet Başkanı Beşar Esat’ın medya üzerindeki sıkı kontrolü, savaş döneminde yerini sivil aktivizm kaynaklı bilgi akışı ve bağımsız medyanın ortaya çıkması için uygun ortam sağladı. İşte ülkedeki bu yeni medya ortamı Washington’da Ortadoğu Enstitüsü adlı düşünce kuruluşunda tartışıldı.
Bölgede yıllar boyu gazetecilik yapmış ve “Suriye’nin Yeni Medya Ortamı” başlıklı raporun da yazarı olan Antoun Issa, Suriye’de yeni medyanın ortaya çıkışını şöyle anlatıyor: “Suriye’deki savaştan, ülkede yeni bir medya ortamı türedi. Sivil toplum ve sivil aktivizmin ortaya çıkışı, bağımsız bir medyanın doğuşunu beraberinde getirdi. Savaşın sürmesiyle ülkede oluşan boşluklar, sahada olup bitenler hakkında haber yazma ve bilgi yayma olanaklarının doğmasına neden oldu. Dolayısıyla ortaya yeni bir medya ortamı çıktı ve ülkedeki medya kaynaklarının sayısı giderek arttı.”
Ortadoğu Enstitüsü’nden Suriye uzmanı İbrahim El Assil de yeni medya ortamı ve önündeki zorluklar hakkında şu değerlendirmede bulundu: “2011’den önce sadece devlet denetimindeki gazeteler vardı ve haberler hep rejimin perspektifinden veriliyordu. O yıldan sonra sivil toplum, neler olup bittiğine dair haberleri duyurmak ve farkındalık yaratmak, inandıkları değerleri yaymak için farklı medya platformları oluşturmaya çalıştı. Ama tabi, radikal grupların, uluslararası medya kuruluşları gibi farklı kanalların saldırılarına maruz kaldılar. Suriyeli sivil toplumun yaptığı ne varsa, ne zaman başarılı bir girişim olsa, bunu sosyal medya ya da farklı medya ortamlarında lekeleme gayreti yürüten çevreler var. Arama-kurtarma grubu Beyaz Kasklılar’a bile bu yapılıyor. Onlar da Rus ve İran medyasının karalama kampanyası altındalar. El Kaide’yle, cihatçılarla bağlantılı gösterilmeye çalışılıyorlar. Halep’te yaşananları anlatan Oscar adayı belgesele de aynısını yaptılar. Tabi bunlar doğru değil. Suriye sivil toplumu ve medya sektörü, bu saldırılara meydan okumaya ve ülkede yaşananlara dair doğruları aktarmaya çalışıyor.”
Peki bu aktarılanların doğruluğu nasıl teyit edilecek? Sahadan gelen her bilgiye nasıl güveneceğiz? Antun İssa, 7 yıldır süren iç savaş boyunca birkaç medya örgütünün profesyonel gazetecilik standartlarını yükseltmeyi başardığını söyledi.
Rejimin son dönemdeki ilerleyişi bu yeni medya ortamının geleceğini de tehlikeye atıyor mu? Eski döneme geri mi dönülecek, yoksa geri dönülemez eşik artık aşıldı mı? İssa bu soruları şöyle yanıtladı:
“Rejimin kontrolu alması, medya örgütlerinin faaliyet gösteremeyeceği ve gazetelerini, yayınlarını, radyo, televizyon programlarını yayamamaları anlamına gelecek. Birçok şeyin kapatılacağı ya da engelleneceği kesin. Ama şu da var; kültür değişti. Siyasi konularda serbestçe konuşabilme şeklinde yeni bir kültür var şimdi, Suriye’de asla böyle bir şey olmamıştı. Bu kültürel değişimi geri döndürmek çok zor. Suriye’de yeni bir nesil geliyor, nüfusun çoğunluğu ya da en azından önemli bir bölümü 25 yaşın altında. Ve siyaset hakkında açık biçimde konuşmaya alışkınlar, bu değişmeyecek. Bu kültürel değişim bence, Suriye medyasının rejimin denetiminin ötesine geçmesinin gerekeceği anlamına gelecek.”
Ortadoğu Enstitüsü’nden İbrahim el Assil de rejimin giderek daha fazla toprak kazanması karşısında sivil toplumun, bugüne kadar hayata geçirdikleri girişimleri kurtarma ve devamlılığını sağlama çabasına girdiğini belirtiyor:
“İşte bu nedenle medya sektörü sadece haberler üzerine odaklanmıyor. Gazetelerde, istasyonlarda birçok farklı program ve girişime yer verilmesinin nedeni bu. Kültürel programlar var, Suriye tarihi, müziği, diaspora ya da komşu ülkelerdeki halkın yaşamlarında neler olup bittiği gibi konularda programlar var. Bence bu çok önemli. Rejim medya üzerindeki kontrolunu kaybetti ve silahlı çatışmanın sonucu ne olursa bu kontrolu asla geri alamayacak.”
Tüm bu dinamikler karşısında yabancı medya ne durumda? Başka ülkelerden gazetecilerin Suriye’ye girmesi neredeyse imkansız hale gelirken, uzmanlar, Suriye konusunun dış basında takip düzeyi ve biçimine eleştiriler getiriyor:
“Yabancı medyanın Suriye’ye girmesi çok zor ama bence esas mesele bu değil. Suriye artık Avrupa’da ve Amerika’da büyük bir haber değil. Varsa yoksa her gün Trump, Trump bunu yaptı, Trump şunu yaptı. Özellikle Amerika’da iç politikaya bu sabitlenmenin sonucu olarak da, Suriye gibi önemli haberler yeterli düzeyde takip görmüyor, yeterli ilgiyi çekmiyor. Sadece Suriye konusu da değil dünyadaki diğer gelişmeler de buna dahil. Bu durum bence kendi kendine zarar verici çünkü Amerika hala Suriye’de müdahil konumda, hala sahada güç bulunduruyor, siyasi, askeri, ekonomik açıdan müdahil. Suriye’de olup bitenleri görmezden gelemez. Bence uluslararası medya Suriye iç savaşının bazı boyutlarını görmüyor. Sadece silahlı çatışmalara odaklanıyorlar ama halkın hikayesini, hissiyatlarını yansıtmıyorlar. Şunu demek istiyorum; örneğin binlerce kişi hayatını kaybetti diyoruz, insanlar şu anda sadece sayılara alışık durumdalar. Dolayısıyla sadece silahlı çatışma değil, bu çatışmanın farklı boyutları da takip edilmeli.”
Gazeteci Antoun Issa, Suriye’de bağımsız bir medya ortamının geliştirilmesinde Amerika’nın da rol oynayabileceği görüşünde. Issa, Amerika’nın Suriye’de nüfuz sahibi olduğu bölgelerde bu tür faaliyetlerde bulunması gerektiğini, hem Avrupa hem Amerika’nın Suriye sivil toplumuna desteklerini devam ettirmesinin önem taşıdığını vurguladı.