Suriye’de yaşanan iç savaştan kaçan ve Türkiye’ye sığınan milyonlarca Suriyeli sadece mülteci kamplarında yaşamıyor. Türkiye’nin çeşitli illerine dağılan Suriyeli mültecilerin kimi kendi mesleklerini devam ettirme fırsatı bulurken, bazılarıysa para kazanmak için herhangi bir işte çalışıyor.
2012 yılında ülkesini terk etmek zorunda kalan fotoğraf sanatçısı Omar Beraktar da İstanbul’da hayata sanatla tutunup yaşadığı kötü günleri çok severek yaptığı mesleği sayesinde geride bırakmaya çalıştığını söylüyor.
2012 yılında İngilizce öğretmeni olan eşi ve bir çocuğuyla birlikte Türkiye’ye sığınan Suriyeli fotoğraf sanatçısı, kendisi gibi sanatçı olan birkaç arkadaşıyla 2014 yılında açılışını yaptıkları “artthereistanbul” adlı sanat galerisinin kurulma hikayesini Amerika’nın Sesi’ne anlattı.
Beraktar, “Suriye’nin Şam kentinde yaşıyordum fakat savaş başladıktan bir yıl sonra yani 2012 yılının sonunda ülkemi terk etmek zorunda kaldım. Çünkü benim için de, ailem için de çok zor zamanlardı. Ülkemize en yakın komşu ülke olan Türkiye’ye gitmek bizim için en mantıklı adımdı ve biz de bu yüzden İstanbul’a geldik. Ben Suriye’de fotoğraf sanatçısıydım. Buraya 2012 yılında ilk geldiğimde ülkemizde yaşanan savaşın çok sürmeyeceğini ve çabuk bir şekilde geri dönebileceğimizi düşünmüştük. İlk 6 ay yaşananların sona ermesini bekledik. Ancak en sonunda bu savaşın tahmin ettiğimden çok uzun süreceğini anladım. Bu yüzden artık İstanbul’da sanatımla neler yapabilirim, benimle aynı durumda olan diğer Suriyeliler'e nasıl katkıda bulunabilirim diye düşünmeye başladım” dedi.
Beraktar, bir sanat alanı yaratmak istediğini vurguluyor.
“İstanbul'a gelen Suriyeli sanatçılar için bir sanat alanı yaratmak ve sanatımla ilgili bir alanda çalışmaya devam etmek istedim. Bu sebeple İstanbul'da 2014 yılında sanat galerimizi kurduk. Bu yeri açarken ana düşüncemiz bir toplanma noktası olmasıydı. Aşağı katta kafemiz var. Üst kattaysa sanatçılar için atölye ve fotoğraf stüdyomuz var. Düşüncemiz Suriyeli, Türk ve başka ülkelerden gelen sanatçıların hep birlikte çalışabilmesi. Yani burası bir toplanma noktası, sadece Suriyeliler'e özel bir mekan değil. Bu yeri açma fikrimizi oluşturan en önemli nokta, Suriyeliler'in ve diğer ülke vatandaşlarının birbirleriyle iletişim kurmalarıdır” dedi.
Beraktar, Suriye’de kesinlikle değişim olması gerektiğini de söyledi.
Omar Beraktar, “Hiç kimse mülteci olmak istemez. Suriye’de yaşanan savaşın çok hızlı bir şekilde bitmesini ve insanların yaşadığı acıların kısa sürede bitmesini çok isterdim. Suriye’de kesinlikle değişim olmalı ve bu çok önemli. Umut ediyorum ki bu değişim uzun soluklu olacak. Herkes kendi ülkesi için en iyisini ister. Ülkemizde ölümler, yıkımlar görmek istemiyoruz. Daha geçtiğimiz günlerde sivillerin öldürüldüğünü duyduk. Ülkemizden uzak olsak da her üzüntüyü ve acıyı içimizde hissediyoruz. Bu bizleri çok etkiliyor” ifadelerini kullandı.
Sanat merkezinin bir diğer sanatçısı ressam Ali Omar, Suriye’nin Kamışlı kentinden 2014 yılında Türkiye’ye sığınmış. Küçük yaşta resim çizmeye başladığını anlatan Ali Omar, resme olan tutkusunu şu sözlerle dile getiriyor:
“Resim yapmaya hatırlayamayacağım kadar küçük yaşta başladım. Birçok çocuk gibi kalemi elime aldım ve gemi çizdim, resimler yaptım ve sonra resim yapmaya devam ettim. Profesyonel şekilde resim yapmaya, bu konu üzerine çalışmaya karar verdiğim zaman Resim bölümünde okumaya karar verdim. Resim bölümü çok güzeldi. Çok şanslıydım ki üniversitedeki hocalarım, ilk yılımda bana sergi açma fırsatı vermişti. Sonrasında ülkemden gitmek zorunda kaldım ve 2014 yılının sonunda Türkiye’ye geldim. Buraya daha önceden gelen arkadaşlarım vardı ve bana bir yer bulmam konusunda yardımcı oldular. Buraya geldiğimde resim üzerine çok çalışmak dışında bir planım olmadı. Yavaş yavaş İstanbul’da insanlarla tanışmaya ve yeni arkadaşlar bulmaya başladım. Kısa sürede sergi açma fırsatım oldu.”
İsviçre’nin başkenti Cenevre’den sergi açması için davet aldığını, ancak pasaportu olmadığı için gidemediğini söyleyen Omar, bu durumu çok önemsemediğini de şu sözlerle anlatıyor:
“Bu sadece kötü bir teknik sorun bana göre. Bu sorunu gerçekten çözmek istemedim bile çünkü bu benim yaptığım resimlerden, sanatımdan daha önemli bir şey değildi. Bu yüzden çok düşünmüyorum bile. Benim için önemli olan şey resmin kendisi. Eğer resmin güzelse diğer bütün sorunlar bir şekilde ortadan kalkar.”