Suriye’de Beşar Esat yönteminin devrilmesinin ardından yönetimi ele geçiren isyancılar hapishanelerdeki mahkumları serbest bıraktı. Ancak özellikle Suriyeliler’e en fazla endişe veren, hakkında birçok korkunç söylenti olan Sednaya Hapishanesi başta olmak üzere hapishanelerde aramalar devam ediyor
Şam’ın merkezine yaklaşık 25-30 kilometre mesafedeki hapishane oldukça geniş bir arazi üzerine kurulmuş büyük bir yerleşke. Hapishanedeki mahkum sayısından hapishanenin imar planına kadar birçok bilgiye ulaşmak eskiden imkansızdı, şimdi de hâlâ çok zor.
Suriyeliler hâlâ hapishaneye akın ediyor. Kimi yakınlarının burada tutuklu olduğunu duymuş, kimileri bu konuda emin; yakınlarına dair bilgi bulmaya çalışıyor.
Bahçede Suriye’nin her yerinden gelmiş insana rastlamak mümkün. Yaktıkları ateşle ısınmaya çalışan, sünger yataklar üzerinde günlerdir yatıp kalkan insanlar, yakınlarının ölü ya da sağ olduğuna dair cevap almak için bekliyor.
Sednaya Hapishanesi’nde kaç mahkumun olduğu hala bilinmiyor. Ancak yerleşke içindeki aramalar sırasında hapishane müdürü tarafından imzalanmış bir evrakın bulunması hem heyecan yaratmış hem de korkuyu büyütmüş.
Öğün yemek alımı konusundaki evrak, Eylül 2024 tarihinde imzalanmış ve evraka göre 139 bin 720 kişilik yiyecek alımı yapılmış. Ancak bu rakam mahkum sayısı mı, öğün yiyecek sayısı mı hala belirsiz.
Eğer evraktaki rakam doğruysa ve yiyecek alınan insan sayısını gösteriyorsa 100 binden fazla insanın hapishane kompleksi içinde bir yerlerde olduğu düşünülüyor.
Hapishane içinde gizli girişler aranıyor
Yine teyitsiz krokilere göre hapishane içinde zeminin altında 3 veya 6 kat daha olduğu öne sürülüyor. Ancak bu kısmın girişi günlerdir süren aramalara rağmen bulunamıyor.
Türkiye’den Yesevi Arama Kurtarma Ekibi’nin de katıldığı çalışmalar çerçevesinde bina içinde çeşitli noktalarda zemin ya da duvarlar kırılıyor. Ancak hala zemin altındaki katlar olduğuna dair iddiaları doğrulayacak bir kanıta ulaşılabilmiş değil.
Yakınlarının Sednaya’ya nakledildiği dışında ellerinde bilgi olmayan Suriyeliler’in ve eski mahkumların verdikleri bilgiler doğrultusunda çalışmalar hala sürüyor.
Hapishanedeki güneş görmeyen hücrelerin 24 saat kameralarla izlendiğini gösteren kamera sistemleri hala duruyor.
Ancak Esat yönetiminin düşmesinin ardından hapishane müdürü, gardiyanlar ve çalışanlar kaçarken bu sistemleri kapatıp kayıtları da silmiş. Bu nedenle mahkumların yatak dahil herhangi bir eşya olmadan toplu halde kaldıkları hücrelerde kimlerin olduğunu tespit etmek en azından şimdilik mümkün değil.
Yine hapishane çalışanlarının kaçarken hapishane yerleşkesinin elektriğini ve havalandırma sistemini kapattıkları söyleniyor. Mahkum yakınları “eğer zeminin altında hücreler varsa günlerdir aç, susuz ve havasızlar” diyor.
“Bize kamera değil aramalar için uzman ekip ve araç-gereç gerekli”
Mahkum yakınları, hapishane içindeki aramalar için gelişmiş sese, vücut ısısına ve harekete duyarlı cihazlar temin edilmesi gerektiğini söylüyor.
2013 yılından beri kayıp olan kardeşini aradığını söyleyen Şamlı Muhammed Rabie Harefi, “Türkiye’den ve Suriye’ye az da olsa dost olan ülkelerden araç-gereç istiyoruz. Milyon insan geldi buraya, insanlar elleriyle kazıyor, gerekli ekipman yok. Ekipman getirin, ‘kardeşin öldü’ deyin, başka bir şey istemiyorum” diyor.
Koğuşlarda kardeşine dair iz arayan bir başka mahkum yakını, “Herkes elinde kamerayla geliyor, çekim yapıyor. Gazeteciler geliyor. Bize esas aramalar için uzman ekip ve araç-gereç gerekli” diye isyan ediyor.
“Kimliğini gönderip öldüğünü söylediler”
2014 yılından beri kayıp olan kardeşini arayan Kamışlılı Bedia Hasan, kameraya kardeşinin kimliğini gösteriyor. Suriye’de ölen ya da infaz edilen tutukluların cenazeleri veya eşyaları yakınlarına verilmiyordu, sadece kimliği gönderiliyordu.
Bedia Hasan, kardeşinin felsefe eğitimi aldığını belirterek, “10 senedir, 2014’ten beri durumu belirsiz ve ben şimdi onu arıyorum. Ona dair hiçbir şey bilmiyorum. İyi mi değil mi, bilmiyorum. Bize kimliğini gönderdiler ve öldü dediler” diyor.
Bir başka mahkum yakını ise babasına dair bilgi bulmaya çalışıyor. Babasının 2013 yılında bir askeri kontrol noktasında gözaltına alınmasından beri kayıp olduğunu anlatan mahkum yakını, aslında babasının Sednaya’da olup olmadığından bile emin değil.
Sednaya hapishanesine akın eden Suriyeliler her türlü kayıt defterini inceliyor, yakınlarının isimlerini bulmaya çalışıyor.
17 yaşında evden götürülen oğlunu 13 yıldır görmedi
Hastane bahçesinde günlerdir oğluna dair bilgi almak ümidiyle bekleyen Halef Ali Muhammed, oğlu Abdülmecit Halef’in 13 yıl önce evinden alındığını söylüyor. Baba Halef Ali Muhammed, oğluna dair şunları anlatıyor:
“Alınmasının sebebi neydi? ‘Beşar Esat’ın düşmesini istiyorum’ demesi. Sadece bu sözü söyledi. Ne savaşa katıldı ne de başka bir şeye. Sonra nerede olduğunu bulmaya çalıştık. Ölü mü sağ mı, nerede olduğunu bilmiyorduk.”
Beşar Esat’a sığınma hakkı veren Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’e de tepkili olan Ali Muhammed, “Biz sıradan insanlarız. Çocuklarımızla birlikte barış içinde yaşamak istiyoruz, hepsi bu” diyor.
“Tamam, Esat’ı vermiyorlarsa orada kalsın ama evlatlarımız nerede onu söylesinler” diye konuşan Ali Muhammed, “Daha önce biri bir kelime söylediği zaman ‘kimse var mı’ diye sağına soluna bakardı. Bugün artık konuşmak istiyoruz. Bu benim oğlum. Gelip daha küçükken aldılar, sonra ne gördüm ne de ona dair bir şey biliyorum” diye isyan ediyor.
Oğlunun gözaltına alındığında 17 yaşında olduğunu söyleyen Ali Muhammed de 1 ay kadar gözaltında kalmış.
Suriye’de ayaklanma başladığında “Durumun yatıştırılması lazım, böyle olmaz” gibi birkaç şey söylediği için güvenlik birimleri tarafından göz altına alındığını ve hakarete uğradığını belirten Ali Muhammed, tek isteğinin evladını bulmak olduğunu söylüyor.
“2017’den önce tutuklananların hepsi öldü”
Suriye’deki tek hapishane Sednaya değil, en büyük tutuklu yerleşkesi olsa da Sednaya gibi kötü ünü olan çok sayıda güvenlik, istihbarat ve askeri birim hapishanesi ve tutuklu merkezi de var. Kayıp yakınları diğer merkezlerde de yakınlarının izini bulmaya çalışıyor.
Bunun için her yolu deneyen kayıp yakınları, hapishanelerden serbest bırakılan eski mahkumlara da başvuruyor.
Şam’daki İbn Nefis hastanesindeki eski mahkumlardan birinin odası mahkum yakınları ile dolu.
İnsanlar yakınlarını anlatarak, fotoğraflarını göstererek bilgi edinmeye çalışıyor. Hasta yatağında, kolunda serumla ve eşinin elini bırakmadan sorulara cevap vermeye çalışan eski mahkum, sabırla herkese yetişmeye çalışıyor.
Kayıp yakınlarının ümitlerini bir kez daha yıkan o cümleyi sık sık tekrar ediyor: “2017’den önce tutuklananların hepsi öldü.”
Hastanelerin dışında ise listeler hazırlanıyor. Kayıp yakınları aradıkları kişilerin bilgilerini listelere yazıyor, bir yerlerde hala sağ olarak tutuklu olanlar bulunursa ve hastanelere getirilirse bu listelerden yakınlarına ulaşmayı umuyorlar.
Esat rejimi çalışanlarına çağrı
Çok sayıda insan ve isyancılar sık sık halka ve önceki yönetim döneminin çalışanlarına çağrıda bulunuyor. Esat döneminde çok sayıda gizli tutuklu merkezi ve hapishane olduğu da iddia ediliyor. Buralarla ilgili bilgisi olanların bildiklerini anlatmaları isteniyor.
Şam’ın renkleri değişiyor
Diğer taraftan Şam merkezde sevinç gösterileri devam ediyor. Ayaklanmanın başlamasının ardından muhaliflerin farklı bir bayrak kullanmaları nedeniyle ülke içinde bir bayrak hassasiyeti oluşmuştu.
Bu nedenle sadece kamu kurumları değil dükkanlardan özel işletmelere kadar her yapının duvarı, kepenkleri Esat dönemi bayrağının renklerine boyanmıştı.
Muhaliflerin kullandığı bayrağın renklerine boyanmış duvarlar, kepenkler görünür olmaya başladı.
Yine 2011 yılından itibaren Şam gibi şehirlerin içinde ve şehirler arası yollarda bir kısmı beton kulübeler olmak üzere çok sayıda askeri kontrol noktası kuruldu. Yavaş yavaş bu kontrol noktaları da kaldırılıyor.
Forum