Dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye’de, büyük şehirlerdeki yığılmaların önüne geçmek için yeni uygulamalar devreye giriyor. Bu bağlamda ilk adım İstanbul’da atıldı.
İstanbul Valiliği Düzensiz Göçle Mücadele çalışmaları kapsamında, bu kentte kaydı olmayan Suriye uyruklulara 20 Ağustos’a kadar kayıtlı bulundukları illere geri dönmeleri için süre verdi. Bu süreye kadar geri dönmeyenlerin, içişleri bakanlığı talimatı doğrultusunda kayıtlı oldukları illere sevk edilecekleri belirtildi.
İstanbul’un en kalabalık ilçelerinden Esenyurt, uygun kiralar nedeniyle Suriyeli göçmenlerin en yoğun yaşadığı bölgelerden. Esenyurt’taki yoğun Suriyeli nüfusu semtin kimliğinde de gözle görülür bir değişime neden oldu. Sokaktaki Arapça tabelaların dikkat çektiği Esenyurt’ta ticarete atılan Suriyeli esnaf VOA Türkçe’ye İstanbul Valiliği’nin son adımını yorumladı.
“Yakalanmaktan korkuyorum”
Suriyeli mültecilerin neredeyse tamamı İstanbul’u bu kadar kısa sürede terketmek zorunda kalmanın zorluklarına dikkat çekiyor. Üstelik aynı aileden her üye başka kentte kayıtlı olabildiğinden bunun uygulanması sırasında yaşanacak karmaşıklıklar durumu daha da belirsiz kılıyor.
2014 yılında Lübnan’dan Türkiye’ye yasal yollarla giren Yaser Akil, ailesinden herkesin İstanbul’da oturma izini olduğunu ancak kendisine Türkiye’ye yasal yollardan giriş yapmasına rağmen kimlik verilmediğini söyledi. Ailesinin geçimini tek başına sağlayan Yaser, polis tarafından yakalanma korkusuyla çalışamadığını anlattı.
“Arkadaşlarımla dışarıda görüşemiyorum”
Suriye’nin Deyri Zor kentinden 2014 yılında kaçarak Türkiye’ye sığınan Aziz Hammad, Şam Üniversite’sindeki psikoloji eğitimini bırakarak önce Gaziantep’e yerleşmiş. Ancak iş bulmakta zorluk çekince 2016 yılında İstanbul’a gelen Hammad ve ailesi İstanbul Valiliği’nin son kararının kendilerini olumsuz etkilediğini söyledi:
“Ben evden çıkmaya korkuyorum. Sadece işe gidiyorum ve hemen eve dönüyorum. Artık arkadaşlarımla görüşmüyorum. En çok ailem için korkuyorum. Eğer tek ben burada olsam sorun değil ama ailem de burada. Annem babam yaşlı. Küçük kardeşlerim var.”
“İstanbul’a tutsak olmaya mı geldik?”
Suriye’de 40 yıl İngilizce öğretmenliği yaptığını belirten Ahmad Sakaan, savaş nedeniyle 2014 yılında Suriye’nin Halep kentinden Türkiye’ye gelmiş. Esenyurt’ta açık parfüm dükkanı olan Suriyeli mülteci, ailesinde bir kişi dışında herkesin İstanbul’da oturma izni olmasının tüm aileyi mağdur ettiğini söyledi.
“Kızım ve onun oğlunun İstanbul kimliği var ama eşinin kimliği yok. Onların bu nedenle ayrılması doğru olur mu? Türkiye hükümeti bize bu konuda yardım etmeli. Senin eşin Hatay’a gitsin sen İstanbul’da kal demek hiç hoş değil. Ben 70 yaşındayım. Bana İstanbul dışına çıkamazsın deniyor. Neden? Ben buraya tutsak olmak için mi geldim? Benim de diğer insanlar gibi aynı haklarım olmalı. Ben de Türkler gibi olmaya hazırım. Bu durumu anlayamıyorum. Türkler çok iyi insanlar biliyoruz. Türkiye hükümeti bizim burada kendimizi daha rahat hissetmemiz için sorumlu olması gerekir. Suriye’de savaş bittikten sonra da daha güçlü olabilmemiz için Türklere ihtiyacımız olacak.”
“İki günde çalışanlarımızı götürdüler”
Hassan Zeydan 2014 yılında Suriye’nin başkenti Şam’dan kaçarak Türkiye’ye sığınmış. 2015 yılından bu yana Esenyurt’ta büfe işleten Hassan, kararla ilgili şunları söyledi:
“Bize bir ay süre verdiler ama daha iki gün geçmeden çalışanlarımızı alıp götürdüler. Bir tane lisede okuyan çalışanımız vardı. Onun kimliği Hatay’dan çıkarıldığı için alıp götürdüler. O çocuk ailesine bakıyordu. Burada 20 kişi çalışıyordu ama şu anda 9 kişi kaldı. Çok üzgünüz. Suriye’de, Şam’da durumlar daha iyi hale gelince zaten ülkemize döneceğiz. Orada evimiz, malımız mülkümüz var.”
Ahmad Abu Aide, Esenyurt’ta 7 yıldır market işlemeciliği yaptığını ve bölgenin en eski esnaflarından biri olmasına rağmen çok zorluklar yaşadığını, son kararın onları daha da zora soktuğunu söylüyor.
“7 yıldır burada yaşıyorum ve 7 yıldır da burada işletmem var. Bir oğlumun dışında hepimizin İstanbul’da kimliği var. Oğlum Kilis’ten kimlik aldığı için şu anda onu yanımızdan alırlar diye çok korkuyoruz. Biz burada hapiste gibi yaşıyoruz. Oğlum korkusundan dışarıya çıkamıyor. Türkiye’nin bu sorunu çözmesini rica ediyoruz.”
“Ne Türkler onların bir çayını ne de Suriyeliler Türk milletinin bir çayını içiyor”
Peki İstanbul Valiliği’nin yeni adımı Esenyurt’ta yaşayan Türkler nasıl karşılıyor? Semt sakinleri konuyla ilgili ikiye ayrılmış durumda. Bazı vatandaşlar kararı desteklediklerini ve Suriyeliler yüzünden iş bulmadıklarını belirtirken, bazıları ise kararı doğru bulmadıklarını, Suriyelilerin istihdama faydası olduğunu savunuyor.
14 yıldır Esenyurt’ta yaşayan Mehmet Salih Güneysu, tespih satarak hayatını kazanıyor. Valiliğin aldığı karara inanmadığını belirten Güneysu, sözlerine şöyle devam etti:
“Bu karara inanmıyorum. Neden inanmıyorum? Çünkü bunları götürüyorlar sonra bir bakıyorsunuz ertesi gün aynı şahıs yine Esenyurt’ta. Bu bir kandırmacadır. Eğer mültecilere buraya getirmişsen bu adamlara sahip çıkacaksın. Onlar da aç ben de açım kardeşim. Ben önce kendi karnımı doyurmazsam misafirimin karnını da doyuramam. Mesela bir Suriyeli ile tartışıyorum 20 kişiyi başıma topluyor. Hangi çağda yaşıyoruz. Sesimizi duyan yok mu? Büyüklerimiz bunları bilmiyor mu? Ben tespih satıyorum ama idare edemiyorum. Bakın etrafınıza her yer Suriyeli dükkanları. Ne Türkler onların bir çayını içiyor ne de onlar Türk milletinin çayını içiyorlar. Neden böyle ayrı gayrı oluyor? Daha yolun yarısındayız. Siz ne istiyorsunuz? Daha yeni Türkiye’ye gelmişsiniz. Nerden hemen ayrım yapıyorsunuz.”
"Suriye’de askerimiz şehit oluyor onlar burada parklarda oturuyor"
Hikmet Gündoğdu da Türkiye’deki Suriyeli mültecilere karşı çıkanlardan. “Burada hemen hemen dükkanların yüzde 90’ı Suriyeli’dir. Biz burada iş bulamayız. İş başvurusu yapıyorum. Bana diyorlar Suriyeliler’i 500 TL ye çalıştırıyoruz. Sen de 500 TL’ye çalışıyorsan çalış çalışmıyorsan git diyorlar. Ayrıca Suriye’de bizim askerlerimiz şehit oluyor. Suriyeliler’in genç erkekleri ise buralarda parklarda oturuyorlar. Biz parka bile gidemiyoruz. Onlar silah alsın memleketlerini kurtarsın.”
“Bu insanları dışlamak yerine bize nasıl faydaları olur diye düşünmek gerekiyor”
Esenyurt sakinlerinin tamamı Suriyeli göçmenlere karşı değil. Esnaf Fesih Karaduman, doğru politikalarla Suriyelilerin entegrasyonunun sağlanabileceğini düşünüyor.
“Hükümet karar almış ama bu kararı alırken topluma da sormaları gerekiyor. Bu insanları şimdi nereye göndereceğiz. Kendi ülkelerinde savaş var bu yüzden hiçbir yere gönderemezsin. Bu insanlardan faydalanmamız gerekiyor ki faydalanıyoruz da zaten. Çoğu işyerlerinde bu insanlar ucuza ve sigortasız çalışıyor. Bu insanları dışlamanın bir anlamı yok. Arap ülkelerinin dağılmasıyla bu ülkeye para geldi. Bunu da görmemiz lazım. Bu insanları oraya buraya kovalamak yerine bu genç nüfustan nasıl faydalanabilirim. Ülkemize faydası nasıl olur diye düşünmek gerekiyor. Sonuçta bu insanlarla kültürlerimiz çok benziyor. Aynı dini paylaşıyoruz, aynı dili konuşan insanlarımız var. Eğer bir kanun çıkarılıyorsa en başta çıkarırsın ve kurallar koyarsın. Sitemi en alttan düzeltmek gerekiyor.”