Ekim ayında Suriye’nin kuzeyine düzenlediği Barış Pınarı harekatı yüzünden bölgedeki müttefikleri ve komşularıyla ilişkileri gerilen Türkiye, giderek artan eleştirilere rağmen Suriye politikasını değiştirmemekte kararlı görünüyor.
Türkiye’de hükümete yakın Daily Sabah gazetesinin yayınladığı “Türkiye-Katar İttifakı Tehdit Altında” başlıklı makalede, merkezi Katar’daki El Cezire televizyonunun yaptığı Türkiye’nin Suriye operasyonu haberleri kınandı. Bu haberleri yapan gazetecilerin kovulması çağrısında bulunan makale, eleştirilerin Türkiye-Katar ilişkilerini uzun vadede olumsuz etkileyeceği uyarısı yaptı.
Makalede “Türkiye ve Katar birçok konuda işbirliği yapıyor olsa da, sürdürülebilir bir ortaklığın karşılıklı çıkarlar temeline oturması gerek. Karşılıklılık prensibine bağlı olmayan her ilişki çökme riski altındadır” denildi.
Washington ve Moskova’nın arabuluculuğunda Ankara’yla yapılan anlaşmalar sonrasında, Türkiye askeri harekatını askıya aldı.
Katar; Suudi Arabistan, İsrail ve Mısır’la ilişkileri gergin olan Türkiye’nin bölgedeki son birkaç müttefikinden biri.
Daily Sabah’ta yayınlanan makaleyi yorumlayan Türkiye’nin eski Katar Büyükelçisi Mithat Rende “Türkiye-Katar ilişkileri sağlam temeller üzerine inşa edildi. Ancak bu makale Türk hükümetinden gelen bir uyarı gibi görünüyor” şeklinde konuştu.
Ankara, Suudi Arabistan’ın Arap Emirlikleri’ne uyguladığı ambargoya karşı Katar’ı kuvvetle destekliyor. Geçen yıl Türkiye’nin Katar’a asker göndermesi, olası bir Suudi harekatını önleme girişimi olarak görüldü.
Ankara’nın Katar’a öfkeli olmasının sadece El Cezire yayınlarından kaynaklanmadığını söyleyen Rende, “Ankara’nın Katar konusundaki tutumu, büyük olasılıkla Arap Birliği’nin Türkiye’nin Suriye operasyonunu sert bir dille eleştirmesinden de kaynaklanıyor. Türkiye bu konuda büyük hayal kırıklığı yaşadı. Arap Birliği’nde Arap milliyetçiliği öne çıkıyor. Aynı şeyi, sınır ve toprak sorunlarında da görüyoruz” dedi.
Uzmanlara göre, geçmişte Osmanlı İmparatorluğu’nun Arap dünyası üzerinde kurduğu ve uzun zaman sürdürdüğü hakimiyetin bıraktığı tarihi izler, Araplar’ın Türkiye algısını olumsuz etkilemeye devam ediyor.
Eleştirilere tepki gösteren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Arap Ligi, Türkiye karşıtı toplantılar düzenliyor. Birilerinin Arap Ligi üyelerine, Türkiye’de çoğunluğu Arap olan mültecileri neden desteklemediğini sormalı” dedi.
Türkiye bugün, üç buçuk milyonun üzerinde Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapıyor. Erdoğan, bir yandan Türkiye’nin sınır güvenliğini sağlamaya, diğer yandan Türkiye’de yaşayan iki milyon Suriyeli mültecinin geri dönebileceği geniş bir “güvenli bölge” oluşturmaya çalışıyor.
Uzmanlara göre, Erdoğan’ın bölgedeki uzun vadeli askeri planlarıyla ilgili açıklamaları, Arap dünyasının Ankara’nın Suriye’deki askeri varlığı konusundaki kaygılarını daha da arttırabilir.
Erdoğan bir grup gazeteciye verdiği demeçte “Son terörist de gidinceye kadar bölgeyi terk etmeyeceğiz. Bu, işin birinci boyutu. İkincisi, diğer ülkeler ayrılmadan, bölgeyi terk etmeyeceğiz. Biz Suriye’nin birliği ve dayanışmasından yanayız. Suriye’nin dağılmasını hiçbir zaman istemedik” dedi.
Erdoğan’ın bu tarz açıklamaları, Tahran’ı da rahatsız edebilir. İran, Suriye’de sadece Şam hükümetinin davet ettiği yabancı güçlerin varlık göstermesinden yana.
İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, Twitter üzerinden “Türkiye’nin Suriye işgali sona erdirilmeli” mesajını paylaştı.
Erdoğan, İranlı liderlerden gelen yorumlara sert tepki gösterdi.
Erdoğan “Harekatla ilgili bazı açıklamalar beni derinden üzdü. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, bizzat yorum yapmadı ama yakın dostları muhalif açıklamalar yaptılar. Ruhani bu açıklamaları engellemeliydi” dedi.,
Erdoğan, uluslararası toplumun, nükleer programı yüzünden İran’a uyguladığı yaptırımlarla mücadelede, geçmişte Ankara’nın Tahran’a verdiği desteği de hatırlattı.
Uzmanlar, Erdoğan’ın bu hatırlatmasının, güçlü ekonomik yaptırımlarla karşı karşıya olan Tahran’a bir uyarı niteliğinde olduğunu söylüyor.
Ankara’nın kısa vadede Suriye’den çekilmeye niyetli olmaması ve hatta yeni askeri operasyon tehdidinde bulunması, bölgedeki diplomatik baskıyı daha da arttıracak gibi görünüyor.
Ortadoğu Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü Hüseyin Bağcı, esas sorunun Moskova, Tahran ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat’ın, Türk askerlerinin Suriye içinde ilerlemesi konusunda nasıl ikna edileceği olduğunu söylüyor. Bağcı “Sonuçta burası Suriye toprağı. Türkiye, kuşkusuz, güvenlik sebebiyle, haklı bir harekat düzenledi. Ancak bu güvenlik kaygılarının sınırlarını Esat, Tahran ve Moskova belirleyecek” diyor.
Ancak Erdoğan, Suriye’deki hedeflerini gerçekleştirmek için bölgesel baskıyı ve eleştiriyi göze almaya hazır görünüyor.