WASHINGTON —
Amerika’nın ilk kadın dışişleri bakanı Madeleine Albright, Washington’da katıldığı bir konferansta, Türkiye’nin enerji açısından son derece önemli, eşi benzeri olmayan bir jeopolitik konuma sahip olduğunu söyledi, ancak demokratik süreç konusunda hükümete ve muhalefete oldukça sert eleştirilerde bulundu.
Albright’ın eleştiri odakları arasında, Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğünün kısıtlanması, sosyal medya sitelerine getirilen yasaklar, yargıya müdahale ve kuvvetler ayrılığı ilkesinin çiğnenmesi, ayrıca hükümetle hükümete yakın kesimler tarafından Amerika’nın ve dini azınlıkların “asılsız komplo iddialarıyla” suçlanması vardı. Albright, Amerika’yı hedef alan komplo iddialarına yönelik eleştirilerinde doğrudan isim vermedi.
‘Türkiye’nin jeopolitik konumu hiçbir ülkede yok’
Washington’daki düşünce kuruluşlarından Brookings Enstitüsü’nde onuncusu yapılan Sakıp Sabancı Konferansı’nda konuşan Madeleine Albright, öncelikli olarak enerji güvenliği konusuna değindi. Enerji güvenliğinin Türkiye’nin bölgesel nüfuzu ve rolünün hayati parçalarından biri olduğunu ve öyle kalmaya devam edeceğini vurgulayan Albright, “Türkiye’nin jeopolitik konumu hiçbir ülkede yok. Sadece kıtaların değil, aynı zamanda hidrokarbon rezervlerinin kesiştiği bir coğrafi konumda bulunuyor. Türkiye tüm dünyadaki kara kitlesinin yüzde 0,5’ini oluştursa da dünyanın bilinen petrol ve doğal gaz rezervlerinin yüzde 70’inin bulunduğu bölgenin yanında yer alıyor” diye konuştu.
Bu ‘değerli coğrafyasıyla’ Türkiye’nin hidrokarbon alanında üretici ve müşteriler arasında bağlantı kurmaya müsait olduğunun altını çizen Albright, bu tarz ortaklığın, Türkiye’yi enerji kaynaklarını çeşitlendirmeye çalışan Avrupa Birliği’ne daha da yakınlaştıracağını; Orta Asya ve Kafkaslar’daki yoksul, ancak enerji açısından zengin ülkeleri de Batı pazarlarına ve Batı’nın “yönetim modellerine” bağlamaya yardım edeceğini savundu.
Enerji kaynaklarının Türkiye üzerinden, Avrupa’ya ve küresel pazarlara ulaşmasının iki tarafın yanı sıra Amerika’nın da çıkarlarına hizmet edeceğini vurgulayan Madeleine Albright, enerji kaynaklarını bu pazarlara taşıyacak boru hatlarının Türkiye’den geçmesinin ortaklığı ve karşılıklı güveni güçlendireceğini kaydetti.
Özellikle bölgede en büyük enerji kaynağı üreticisi Rusya’ya karşı alternatif oluşturulması gerektiğine işaret eden Amerika’nın eski dışişleri bakanı, bölgesel ülkelerin potansiyellerine değindi. İran’ın petrol ve doğal gaz ihraç etmesi için, nükleer programı konusunda uluslararası toplumla anlaşmaya varması, Irak’ın da aynı amaçla kendi iç istikrarını sağlaması gerektiğinin altını çizen Albright, Güney Kıbrıs ve İsrail’deki potansiyel enerji kaynaklarının Türkiye üzerinden taşınmasının yararlarına da değindi. Madeleine Albright, Türkiye’nin bu iki ülkeyle de ilişkilerinin çok iyi olmadığına, ama Ankara’nın bu ülkelerle ilişkilerinde son dönemde olumlu gelişmeler yaşandığına dikkati çekti. Albright, “Tüm bu zorluklar Türkiye’nin enerji potansiyelini karşılaması için ne denli önemli diplomatik çaba göstermesini gerektiriyor” diye konuştu.
‘Demokratik kurumlar güçlendirilmeli’
Ekonomik ilerlemeyi Türkiye’nin demokrasisindeki gelişime bağlayan eski ABD Dışişleri Bakanı Albright, demokratik kurumlarını güçlendirmesinin, Türkiye’nin hem içeride hem de dışarıda ilişkilerini şekillendirme açısından hayati öneme sahip olduğunu savundu.
Özellikle son dönemde TBMM’de geçen demokratikleşme paketi gibi, demokratik kurumlar ve sivil toplum alanındaki ilerlemeleri öven Albright, Türkiye’nin uluslar ailesi içinde varlığını güçlendirmesini, internet iletişimi dahil kilit altyapısını genişletmesini ve sağlık sistemine erişimin arttırılmasını da bu olumlu gelişmeler arasında saydı.
Ancak “Bunlar tek başına yeterli değil’ diyen Albright, “Demokrasi bir yolculuktur. Türk vatandaşları demokrasilerinin geldiği noktadan gurur duysa da, bu yolculuğun devam edeceği güvenini de içlerinde taşımalı. Bu yolculuk, başta ülkenin siyasi liderleri olmak üzere yetki sahibi kişilerin, yollarından şaşmama konusunda vereceği güvenceye de bağlı” şeklinde konuştu.
Hükümete eleştirilerinde isim vermemeye özen gösteren Amerika eski dışişleri bakanı, tüm liderlerin “kendilerine oy vermeyenler de dahil diğerlerinin” görüşlerine kulak vermesi gerektiğini, demokrasinin özünün bunu gerektirdiğini söyledi.
“Demokrasi sadece seçim değildir. Tek parti demokrasisi diye bir şey olmaz” diyen Madeleine Albright, muhalefetin varlığının vatandaşlara tercih hakkı sunacağını, “gerçek galiplerin” ancak vatandaşlarına tercih hakkı vermesi durumunda galibiyetlerini kutlayıp yönetme sorumluluklarını üstlenebileceklerini belirtti. Albright, kendisinin geçmişte hem hükümette hem de muhalefette bulunduğunu hatırlattı, “Seçilmiş olmak güzel bir şey, ama hem iktidar hem de muhalefete aynı anda sahip olmak zorundasınız” diye konuştu.
‘Penguenleri ben de severim’
Amerika’nın eski dışişleri bakanı Madeleine Albright, Türkiye’de vatandaşların gerçekten tercihlerini kullanabilmesi için açık ve güçlü şekilde bilgilendirilmeleri gerektiğinin altını çizdi.
“Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün yıllık basın özgürlüğü sıralamasına göre Türkiye 2013’te 154’üncü sıraya geriledi. Özgürlük Evi de (Freedom House) bugünkü raporunda Türkiye’yi basın özgürlüğünde artık ‘özgür olmayan ülkeler’ sıralamasına yerleştirdi” hatırlatmasında bulunan Madeleine Albright, Türkiye’de medyaya yönelik baskıların gazetecilere hapis ya da medya kuruluşu sahiplerine vergi cezalarıyla uygulandığını söyledi.
Birçok kitlesel medya organının hükümeti kızdıracak haber yayınlamaktan kaçındığına işaret eden Albright, “Ben de penguenleri çok severim, ama gerçekten ortada bir haber varsa, bu kamuoyundan gizlenmemeli” dedi.
Günümüz dünyasında yalnızca kitlesel medya haberlerine erişmenin yeterli olmadığını vurgulayan Amerika eski dışişleri bakanı, “İnsanlar ayrıca bugünkü (1 Mayıs) toplumsal eylemlerde de gördüğümüz gibi kendilerini ifade etme yollarına da sahip olmalı. Dijital çağda kendini ifade etme biçimi internetle sağlanıyor. Devletler belki güvenliği sağlama ihtiyacı duyabilir, ama insanların kendilerini ifade ettikleri kanalların erişime kapatılması, ancak gerçekten çok gerekli olduğunda yapılmalı. Bu kararlar bağımsız yargı tarafından denetlenmeli. Net bir şekilde tanımlanmalı, geçici ve seyrek kararlar olmalı. Bugünün Türkiyesi’nde canlı sanal tartışma önemli” diye konuşarak, hükümetin son dönemde sosyal medya sitelerine uyguladığı erişim yasaklarını eleştirdi.
‘ABD’ye yönelik komplo iddialarından rahatsızım’
Amerika eski Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, son dönemde hükümet ve hükümete yakın çevrelerce dile getirilen ve kimi zaman doğrudan, kimi zaman da dolaylı bir şekilde Amerika’nın suçlandığı komplo iddialarına da değindi.
Albright, “Bulunduğum yerden baktığımda dahili ve harici komplo iddialarını doğrulamak neredeyse imkansız. Amerikalılar’ı ve dini azınlıkları bu komplolarla suçlayan asılsız iddialardan derin rahatsızlık duyuyorum” diye konuştu.
Madeleine Albright, Türkiye’de kuvvetler ayrılığı konusunda son gelinen noktayı da eleştirdi, “Bağımsız yargı, sağlıklı, sürdürülebilir demokrasi için gerekli” diye konuştu.
Eleştirilerini hükümete olduğu kadar muhalefete de yönelten Amerika’nın eski dışişleri bakanı Madeleine Albright, “Adalet ve Kalkınma Partisi, ilk başta seçmene yönelik hizmeti sağladığı için seçildi. Benim gözlemim, halkla temasları daha iyi. Muhalefetin ise halkı hayal kırıklığına uğrattığını düşünüyorum” dedi. Muhalefetin demokrasilerin gerekli bir unsuru olduğunun altını çizen Albright, hem özel sektör, hem de diğer muhalefet gruplarının görevlerini yapmasının kendilerine düşen sorumluluk olduğunu söyledi.
Albright’ın eleştiri odakları arasında, Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğünün kısıtlanması, sosyal medya sitelerine getirilen yasaklar, yargıya müdahale ve kuvvetler ayrılığı ilkesinin çiğnenmesi, ayrıca hükümetle hükümete yakın kesimler tarafından Amerika’nın ve dini azınlıkların “asılsız komplo iddialarıyla” suçlanması vardı. Albright, Amerika’yı hedef alan komplo iddialarına yönelik eleştirilerinde doğrudan isim vermedi.
‘Türkiye’nin jeopolitik konumu hiçbir ülkede yok’
Washington’daki düşünce kuruluşlarından Brookings Enstitüsü’nde onuncusu yapılan Sakıp Sabancı Konferansı’nda konuşan Madeleine Albright, öncelikli olarak enerji güvenliği konusuna değindi. Enerji güvenliğinin Türkiye’nin bölgesel nüfuzu ve rolünün hayati parçalarından biri olduğunu ve öyle kalmaya devam edeceğini vurgulayan Albright, “Türkiye’nin jeopolitik konumu hiçbir ülkede yok. Sadece kıtaların değil, aynı zamanda hidrokarbon rezervlerinin kesiştiği bir coğrafi konumda bulunuyor. Türkiye tüm dünyadaki kara kitlesinin yüzde 0,5’ini oluştursa da dünyanın bilinen petrol ve doğal gaz rezervlerinin yüzde 70’inin bulunduğu bölgenin yanında yer alıyor” diye konuştu.
Bu ‘değerli coğrafyasıyla’ Türkiye’nin hidrokarbon alanında üretici ve müşteriler arasında bağlantı kurmaya müsait olduğunun altını çizen Albright, bu tarz ortaklığın, Türkiye’yi enerji kaynaklarını çeşitlendirmeye çalışan Avrupa Birliği’ne daha da yakınlaştıracağını; Orta Asya ve Kafkaslar’daki yoksul, ancak enerji açısından zengin ülkeleri de Batı pazarlarına ve Batı’nın “yönetim modellerine” bağlamaya yardım edeceğini savundu.
Enerji kaynaklarının Türkiye üzerinden, Avrupa’ya ve küresel pazarlara ulaşmasının iki tarafın yanı sıra Amerika’nın da çıkarlarına hizmet edeceğini vurgulayan Madeleine Albright, enerji kaynaklarını bu pazarlara taşıyacak boru hatlarının Türkiye’den geçmesinin ortaklığı ve karşılıklı güveni güçlendireceğini kaydetti.
Özellikle bölgede en büyük enerji kaynağı üreticisi Rusya’ya karşı alternatif oluşturulması gerektiğine işaret eden Amerika’nın eski dışişleri bakanı, bölgesel ülkelerin potansiyellerine değindi. İran’ın petrol ve doğal gaz ihraç etmesi için, nükleer programı konusunda uluslararası toplumla anlaşmaya varması, Irak’ın da aynı amaçla kendi iç istikrarını sağlaması gerektiğinin altını çizen Albright, Güney Kıbrıs ve İsrail’deki potansiyel enerji kaynaklarının Türkiye üzerinden taşınmasının yararlarına da değindi. Madeleine Albright, Türkiye’nin bu iki ülkeyle de ilişkilerinin çok iyi olmadığına, ama Ankara’nın bu ülkelerle ilişkilerinde son dönemde olumlu gelişmeler yaşandığına dikkati çekti. Albright, “Tüm bu zorluklar Türkiye’nin enerji potansiyelini karşılaması için ne denli önemli diplomatik çaba göstermesini gerektiriyor” diye konuştu.
‘Demokratik kurumlar güçlendirilmeli’
Ekonomik ilerlemeyi Türkiye’nin demokrasisindeki gelişime bağlayan eski ABD Dışişleri Bakanı Albright, demokratik kurumlarını güçlendirmesinin, Türkiye’nin hem içeride hem de dışarıda ilişkilerini şekillendirme açısından hayati öneme sahip olduğunu savundu.
Özellikle son dönemde TBMM’de geçen demokratikleşme paketi gibi, demokratik kurumlar ve sivil toplum alanındaki ilerlemeleri öven Albright, Türkiye’nin uluslar ailesi içinde varlığını güçlendirmesini, internet iletişimi dahil kilit altyapısını genişletmesini ve sağlık sistemine erişimin arttırılmasını da bu olumlu gelişmeler arasında saydı.
Ancak “Bunlar tek başına yeterli değil’ diyen Albright, “Demokrasi bir yolculuktur. Türk vatandaşları demokrasilerinin geldiği noktadan gurur duysa da, bu yolculuğun devam edeceği güvenini de içlerinde taşımalı. Bu yolculuk, başta ülkenin siyasi liderleri olmak üzere yetki sahibi kişilerin, yollarından şaşmama konusunda vereceği güvenceye de bağlı” şeklinde konuştu.
Hükümete eleştirilerinde isim vermemeye özen gösteren Amerika eski dışişleri bakanı, tüm liderlerin “kendilerine oy vermeyenler de dahil diğerlerinin” görüşlerine kulak vermesi gerektiğini, demokrasinin özünün bunu gerektirdiğini söyledi.
“Demokrasi sadece seçim değildir. Tek parti demokrasisi diye bir şey olmaz” diyen Madeleine Albright, muhalefetin varlığının vatandaşlara tercih hakkı sunacağını, “gerçek galiplerin” ancak vatandaşlarına tercih hakkı vermesi durumunda galibiyetlerini kutlayıp yönetme sorumluluklarını üstlenebileceklerini belirtti. Albright, kendisinin geçmişte hem hükümette hem de muhalefette bulunduğunu hatırlattı, “Seçilmiş olmak güzel bir şey, ama hem iktidar hem de muhalefete aynı anda sahip olmak zorundasınız” diye konuştu.
‘Penguenleri ben de severim’
Amerika’nın eski dışişleri bakanı Madeleine Albright, Türkiye’de vatandaşların gerçekten tercihlerini kullanabilmesi için açık ve güçlü şekilde bilgilendirilmeleri gerektiğinin altını çizdi.
“Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün yıllık basın özgürlüğü sıralamasına göre Türkiye 2013’te 154’üncü sıraya geriledi. Özgürlük Evi de (Freedom House) bugünkü raporunda Türkiye’yi basın özgürlüğünde artık ‘özgür olmayan ülkeler’ sıralamasına yerleştirdi” hatırlatmasında bulunan Madeleine Albright, Türkiye’de medyaya yönelik baskıların gazetecilere hapis ya da medya kuruluşu sahiplerine vergi cezalarıyla uygulandığını söyledi.
Birçok kitlesel medya organının hükümeti kızdıracak haber yayınlamaktan kaçındığına işaret eden Albright, “Ben de penguenleri çok severim, ama gerçekten ortada bir haber varsa, bu kamuoyundan gizlenmemeli” dedi.
Günümüz dünyasında yalnızca kitlesel medya haberlerine erişmenin yeterli olmadığını vurgulayan Amerika eski dışişleri bakanı, “İnsanlar ayrıca bugünkü (1 Mayıs) toplumsal eylemlerde de gördüğümüz gibi kendilerini ifade etme yollarına da sahip olmalı. Dijital çağda kendini ifade etme biçimi internetle sağlanıyor. Devletler belki güvenliği sağlama ihtiyacı duyabilir, ama insanların kendilerini ifade ettikleri kanalların erişime kapatılması, ancak gerçekten çok gerekli olduğunda yapılmalı. Bu kararlar bağımsız yargı tarafından denetlenmeli. Net bir şekilde tanımlanmalı, geçici ve seyrek kararlar olmalı. Bugünün Türkiyesi’nde canlı sanal tartışma önemli” diye konuşarak, hükümetin son dönemde sosyal medya sitelerine uyguladığı erişim yasaklarını eleştirdi.
‘ABD’ye yönelik komplo iddialarından rahatsızım’
Amerika eski Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, son dönemde hükümet ve hükümete yakın çevrelerce dile getirilen ve kimi zaman doğrudan, kimi zaman da dolaylı bir şekilde Amerika’nın suçlandığı komplo iddialarına da değindi.
Albright, “Bulunduğum yerden baktığımda dahili ve harici komplo iddialarını doğrulamak neredeyse imkansız. Amerikalılar’ı ve dini azınlıkları bu komplolarla suçlayan asılsız iddialardan derin rahatsızlık duyuyorum” diye konuştu.
Madeleine Albright, Türkiye’de kuvvetler ayrılığı konusunda son gelinen noktayı da eleştirdi, “Bağımsız yargı, sağlıklı, sürdürülebilir demokrasi için gerekli” diye konuştu.
Eleştirilerini hükümete olduğu kadar muhalefete de yönelten Amerika’nın eski dışişleri bakanı Madeleine Albright, “Adalet ve Kalkınma Partisi, ilk başta seçmene yönelik hizmeti sağladığı için seçildi. Benim gözlemim, halkla temasları daha iyi. Muhalefetin ise halkı hayal kırıklığına uğrattığını düşünüyorum” dedi. Muhalefetin demokrasilerin gerekli bir unsuru olduğunun altını çizen Albright, hem özel sektör, hem de diğer muhalefet gruplarının görevlerini yapmasının kendilerine düşen sorumluluk olduğunu söyledi.