65 bine yakın üyesiyle dünyanın en büyük barolarından biri olan İstanbul Barosu 23 Şubat Pazar günü olağanüstü genel kurulunu toplayacak.
İstanbul Barosu’nun 21 Aralık tarihinde Suriye’nin kuzeyinde öldürülen iki gazeteci hakkında yapmış olduğu açıklama sonrası İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı yazdığı davaname ile Baro Başkanı ve yönetim kurulunun görevden alınması ve yerlerine yeni yönetim seçilmesi talebiyle dava açmıştı. İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi de duruşma için 4 Mart gününü belirlemişti.
Mahkemenin duruşma günü verdiği 15 Ocak’ta Barolar Birliği’nin de katılımıyla İstanbul Barosu’nda yapılan toplantıda olağanüstü genel kurul kararı alındı.
Prof. Kaboğlu: “Bütün üyelerimizi olağanüstü kurultaya davet ediyorum”
İstanbul Barosu yönetimi dün Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda broşür dağıtarak tüm avukatları olağanüstü genel kurula çağırdı.
İstanbul Barosu Başkanı Prof. İbrahim Kaboğlu yaptığı açıklamada, “Bu hukuk yoluyla demokrasi toplantısı olacak. Avukatlar hem barolarını sahiplenecek hem de Türkiye’nin demokratik geleceğine dair görüşlerini ortaya koyacaklar. Bütün üyelerimizi İstanbul Barosu’nun sevgili avukatlarını Haliç Kongre Merkezi’ne Pazar günü olağanüstü kurultaya davet ediyorum” dedi.
Avukat Selek: “27 Mayıs’tan bu yana 65 yıldır avukatım, bugünkü kadar hukuka saldırı görmedim”
İstanbul Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra 1959 yılında İstanbul Barosu’na üye olan kıdemli avukatlardan Alp Selek, Türkiye’de hukuka karşı benzeri görülmemiş bir saldırı olduğunu söyledi.
VOA Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan Selek, “Baro, kongre kararını yapılan haksızlığı tüm dünyaya, Avrupa'ya insanlara göstermek için ve Türkiye'de bunun dile getirilmesi için aldı. Çünkü İstanbul Barosu’na yapılan haksızlıktı. Haklarında görevden alınma davası açılması bütün dünyada görülmüş şey değil. Ben 27 Mayıs'ta avukattım. 27 Mayıs'tan bu yana 60 yıla yakın birçok sistem gördüm, devleti idare edenleri gördüm fakat bugünkü kadar hukuka saldırı görmedim” ifadelerini kullandı.
Alp Selek: “Diğer grupların aday olmaması çok doğru; mahkeme görevden alma kararı verirse hukuksuzluğun parçası olacak”
Mevcut baro yönetimi 20 Ekim’de yapılan genel kurulda seçildi.
Yönetimin önünde 20 ay görev süresi bulunurken, “terör örgütü propagandası” suçlamasıyla bir davaya konu edilmesi bir önceki genel kurulda seçim rekabeti içinde bulunduğu grupların da tepkisini çekti.
Hiçbir grup olağanüstü kongrede aday olmayacak.
Alp Selek, “Diğer grupların aday olmaması çok doğru. Yönetimin bu olağanüstü genel kurulu toplaması da öyle. Baro yönetimi görevine devam edecek. Eğer Asliye Mahkemesi görevden alma kararı verirse o vakit yeniden seçime gidilecek. Eğer görevden alma kararı veremezse ki bana göre verememesi lazım çünkü ortada baro ile ilgili baronun görevlerini aşan bir eylem ya da suç yok ama eğer verirlerse deminden beri anlattığım hukuksuzluğun bir başka parçası mahkeme olacak” diye konuştu.
Kemal Aytaç: “Kayyum atama durumu yok, olumsuz durumda 30 gün içinde genel kurul yapılması gerekiyor”
Erinç Sağkan’ın başkanlığında Türkiye Barolar Birliği de çok sayıda il barosu gibi İstanbul Barosu’na destek veriyor.
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Üyesi Kemal Aytaç, “Baromuza terör örgütü propagandası yaptığı ve illegal faaliyetlerde bulunduğu iddiasıyla Asliye Hukuk Mahkemesi yoluyla dava açıldı ve bununla İstanbul Barosu Başkanı ve yönetiminin görevden alınması istendi. Dolayısıyla buna karşı bir ses vermek, buna karşı bir tavır koymak gerekiyordu. Bu yüzden olağanüstü genel kurul kararı aldık. Bu yapılan işlemde kayyum düzenlemesi yok. En olumsuz durumda başkan ve yönetimin görevden alınması ve 30 gün içinde genel kurul yapılması gerekiyor. Dolayısıyla bir kayyum atanma durumu yok” dedi.
Aytaç: “İstanbul Barosu demokrasinin, ifade özgürlüğünün kalesidir bu ülkede; demokrasi ve hukuku bu ülkede hakim kılacağız”
12 Eylül Darbesi’nin Barış Davası kapsamında dönemin İstanbul Barosu Başkanı Orhan Apaydın’ı tutukladığını hatırlatan Kemal Aytaç, baronun baskı dönemlerinde girdiği sınamalardan başı dik çıktığını, bu sürecin de benzer bir şekilde sonuçlanacağını söyledi.
TBB Yönetim Kurulu Üyesi, “Siyasi iktidar her alanı kapatmaya çalışıyor, herkesi susturmaya çalışıyor. En son biliyorsunuz TÜSİAD’a kadar uzandı. Kendisine muhalif olan her çevreyi Ümit Özdağ'dan aydın ve yazar çizerlere kadar sindirme faaliyeti içinde. Belli ki karar almışlar saldırgan bir tutum izleyecekler; ‘tarihi sorumluluk’ dediğimiz tam da buna karşı bir duruş izlemek, demokrasiyi, hukuku, özgürlükleri savunmak. İstanbul Barosu demokrasinin hukukun, özgürlüklerin, ifade özgürlüğünün kalesidir bu ülkede, bir kutup yıldızı gibidir. İstanbul Barosu bu çoban ateşini her zaman yakmıştır. Demokrasi ve hukuku bu ülkede hâkim kılacağız” değerlendirmesinde bulundu.
Forum