Erişilebilirlik

Trump'ın Başkan Yardımcısı adayı Vance İsrail yanlısı, Çin karşıtı ve Avrupa'da endişe yaratıyor 


Senatör J.D. Vance, Cumhuriyetçi Parti Ulusal Kurultayı'nın üçüncü gününde partisinin başkan yardımcısı adaylığını resmen kabul etti. 
Senatör J.D. Vance, Cumhuriyetçi Parti Ulusal Kurultayı'nın üçüncü gününde partisinin başkan yardımcısı adaylığını resmen kabul etti. 

Eski Başkan Donald Trump'ın başkan yardımcısı adayı olarak seçtiği Senatör J.D. Vance, Çarşamba gecesi Cumhuriyetçi Parti Ulusal Kurultayı'nda podyuma çıktı ve günün ulusal güvenlik ve dış politika teması olan “Amerika'yı Yeniden Güçlü Yap” konusuna odaklandı.

Trump'a övgüler yağdıran Vance, partisinin başkan yardımcısı adaylığını resmen kabul etti.

Vance, “Başkan Trump, Amerika'nın, kaybedilirse bir daha asla bulunamayacak bir şeyi geri kazanma yönündeki en iyi son umudunu temsil ediyor: İktidar salonlarından uzakta doğmuş işçi sınıfından bir çocuğun ABD'nin bir sonraki başkan yardımcısı olarak bu sahnede durabileceği bir ülke” şeklinde konuştu.

Vance konuşmasında kapsamlı bir şekilde Çin tehdidinden söz etti ancak Rusya'nın Ukrayna'yı işgali ve Gazze'deki savaştan hiç bahsetmedi. Bununla birlikte, Amerikan müdahaleciliğini destekleyen ve Ukrayna konusundaki görüşleri kendisiyle çatışan ‘Reagancı’ Cumhuriyetçiler’e selam göndererek, “fikirleri tartışmaktan korkmayan bir parti” olma çağrısında bulundu.

39 yaşındaki eski risk sermayedarının kamu görevinde iki yıldan az bir geçmişi ve çok az dış politika tecrübesi var. Son zamanlarda yaptığı yorumlar çoğunlukla Trump'ın ‘Önce Amerika’ doktriniyle uyumlu ve İsrail yanlısı, Çin karşıtı olarak özetlenebilecek ve Avrupa'da endişe yaratan bir dünya görüşünü ortaya koydu.

Irak'ta görev yapmış eski bir ABD deniz piyadesi olan Vance, Amerika'nın denizaşırı askeri müdahalelerine şüpheyle yaklaşıyor ve İsrail haricinde dış yardımlara büyük ölçüde karşı çıkıyor. ABD'nin aynı anda hem Ukrayna ve Ortadoğu'yu destekleyip hem de Doğu Asya'daki olası durumlara hazır olamayacağını savunuyor.

Vance bu görüşünü yansıtır şekilde, Şubat ayında Münih Güvenlik Konferansı'nda yaptığı bir konuşmada, “Bu hiç mantıklı değil. Silah üretimi açısından hesaplar tutmuyor” demişti.

Ancak bazı uzmanlar, Vance'in bazılarının onu tanımladığı gibi bir izolasyonist olmadığını söylüyor. Stimson Center'da Reimagining U.S. Grand Strategy (ABD’nin Büyük Stratejisini Yeniden Tasarlama) adlı programında kıdemli araştırmacı olan Emma Ashford da bu görüşü savunanlar arasında.

Vance, yakın zamanda Quincy Institute for Responsible Statecraft'ta yaptığı bir konuşmada dış politika hedeflerini şu sözlerle tanımladı: “İsrailliler’in ve Sünniler’in kendi bölgelerinde polislik yapmalarını istiyoruz. Avrupalılar’ın kendi bölgelerinde polislik yapmalarını istiyoruz ve Doğu Asya'ya daha fazla odaklanabilmek istiyoruz.”

Ashford VOA'ya verdiği demeçte, “Ona gerçekçi ya da belki de öncelikçi diyebilirsiniz” dedi.

Ashford’a göre bu, “her bölgenin birbirine bağlı olduğunu ve ABD'nin hepsinde liderlik etmesi gerektiğini savunan” Biden yönetimi yetkililerine kıyasla güçlü bir tezat oluşturuyor. Ashford, “Ve bu kesinlikle ABD'nin Soğuk Savaş sonrası dış politikasından bir kopuşu” diyor.

Yine de Vance'in ABD'nin Avrupa ve Ortadoğu'dan uzaklaşarak Çin'e odaklanması hedefi ne yeni ne de Cumhuriyetçiler’e özgü. Aslında eski Başkan Barack Obama da 2009-2017 yılları arasında Asya'ya Pivot doktrinini uygulamıştı.

ABD'nin hem Avrupa hem de Ortadoğu'daki çatışmalarla boğuşması nedeniyle bu eksen kayması henüz gerçekleşmedi.

Ukrayna'ya daha az destek

Öncelikler açısından Vance, Trump'ın Washington'un Ukrayna'ya desteğini azaltması ve Avrupalılar’ı kıtanın kendi güvenliğinde daha büyük bir rol oynamaya zorlaması yönündeki ısrarıyla aynı çizgide.

Vance Münih'te yaptığı açıklamada, “Vladimir Putin'in Avrupa için varoluşsal bir tehdit olduğunu düşünmüyorum” diyerek Avrupa diplomatik çevrelerinde şaşkınlık yarattı. Vance, Kiev'in toprak kaybetmesi anlamına gelse bile Moskova ile “müzakere edilmiş bir barış” peşinde koşması gerektiğini de sözlerine ekledi.

Bu sözler bazı diplomat ve uzmanların da eleştirilerine neden oldu. ABD'nin eski Ukrayna Büyükelçisi olan ve şu anda Atlantik Konseyi Avrasya Merkezi'nin kıdemli direktörlüğünü yürüten John Herbst VOA'ya yaptığı açıklamada Vance'in “Putin liderliğini yürüttüğü Rusya konusunda tamamen acemi” olduğunu söyledi.

Trump'ın NATO'nun savunma harcamaları hedeflerini tutturamayan ülkeleri korumayacağını söylemesi, hatta Putin'i bu ülkelere saldırmaya teşvik eder gibi görünmesi ve Vance'in Ukrayna'ya yönelik eleştirileri, Trump-Vance yönetimi ihtimalinin Avrupa'da endişe yaratmasına neden oldu.

Ancak diğer taraftan, iyimserliğini koruyan Herbest’e göre Ukrayna Trump'ın birinci önceliği olmasa da, “Trump kendisini güçlü bir adam olarak görüyor ve dış politikada başarısızlıkla anılmak istemiyor” diyor.

Herbst, “Trump'ın başkan olması halinde Rusya'nın Ukrayna'da kazanacağı bir zafer, dış politika başarısızlığı olarak görülecektir” görüşünü paylaştı.

İsrail'e daha fazla destek

Vance kendisini Önce Amerika'nın önemli bir vekili olarak kabul ettirmiş olsa da İsrail bir istisna olabilir. Hristiyan inançlarını gerekçe gösteren Vance, İsrail'in Başkan Joe Biden'dan bile daha sadık bir destekçisi.Askeri yardımın devam etmesi için bastıran Vance, İsrail'in savaş yönetimine sınır getirilmesine karşı çıkıyor.

Ortadoğu Enstitüsü'nden kıdemli araştırmacı Brian Katulis, “Vance'in İsrail'e verdiği güçlü destek, günümüz Cumhuriyetçi Partisi'ndeki bazı muhafazakar Evanjelik görüşlerin öneminin ve Trump'ın parti üzerindeki hakimiyeti altında büyüyen beyaz Hıristiyan milliyetçi düşüncenin bir yansımasıdır” dedi.

Vance, Bush yönetimiyle başlayan ABD'nin neo-muhafazakar yaklaşımını “stratejik ve ahlaki açıdan aptalca” olarak eleştirdi. Ancak, başka yerlerde Amerikan müdahaleciliğine karşı olsa da, Ortadoğu'da İran'ı caydırmak ve bölgede barış ve istikrarı korumak için İsrail ve Sünni Müslüman devletlerden oluşan bir ittifakı desteklemek üzere ABD askeri kaynaklarının harcanmasına yönelik benzer bir stratejiyi savunuyor.

Katulis, Cumhuriyetçi başkan yardımcısı adayının dünya görüşünü, “gerçek dünyada Amerika'nın çıkarlarını ve değerlerini korumak için nelerin gerekli olduğuna dair tutarlı bir dünya görüşünden” ziyade, Irak ve Afganistan savaşlarının ardından ABD'de ortaya çıkan izolasyonist kampların “kafa karıştırıcı aşırı partizan tartışmasının bir yansıması” olarak nitelendirerek eleştirdi.

Katulis ayrıca, Kasım ayında Trump-Vance ikilisinin kazanması halinde Ortadoğu aktörlerinin “daha fazla öngörülemezlik, tutarsızlık ve kafa karışıklığı beklediğini” söyledi.

Çin konusunda şahin tutum

Çok satan anı kitabı Hillbilly Elegy'nin yazarı olan Vance, sanayisizleşmenin Amerika'nın bazı bölgelerine verdiği sosyal ve ekonomik zararı bizzat kaleme aldı.

Çarşamba günü kurultayda yaptığı konuşmasında Vance suçu Biden'a yüklerken, “Ülkemiz ucuz Çin malları ve ucuz yabancı işgücü ile doldu taştı. Önümüzdeki yıllarda da ölümcül Çin fentaniline maruz kalacak. Joe Biden çuvalladı ve bedelini benim toplumum ödedi” ifadelerini kullandı.

Trump'ın Çin'in ABD'den imalat işlerini, özellikle de kendisinin geldiği ülkenin ortabatı kesimindeki işleri çaldığı suçlamasını yineleyen Vance, “Amerikalı işçilerin ücretlerini koruyacağız ve Çin Komünist Partisi'nin orta sınıfını Amerikan vatandaşlarının sırtından inşa etmesini engelleyeceğiz” dedi.

New Jersey Ramapo College'da siyaset bilimi profesörü olan Dean Chen, Vance'in “Çin'den yapılan ithalat ve yatırımlara daha fazla ekonomik kısıtlama ve gümrük vergisi getirilmesini desteklediğini” söyledi.

VOA'ya konuşan Chen, “Vance'in Çin konusundaki tutumunun Trump'ın olası yeni yönetimindeki milliyetçilerle aynı çizgide olmasını bekliyorum” dedi.

Vance, ABD Senatosu'nda Çin'in ABD finans piyasalarına erişimini kısıtlamak ve Amerikan yüksek öğretimini Pekin'in etkisinden korumak için yasa tasarısı sundu.

Vance geçen yıl Heritage Foundation'da düzenlenen bir etkinlikte Tayvan konusunda “her şeyden çok önlememiz gereken şey bir Çin istilasıdır” diyerek “Bu, ülke için felaket olur. Tüm ekonomimizi yerle bir eder. Bu ülkeyi Büyük Buhran'a sürükler” ifadesini kullanmıştı.

Bu, çeşitli zamanlarda Pekin'in işgali durumunda Taipei'nin savunmasına destek vermeyebileceğini öne süren Trump'tan çok daha net bir duruş. Washington'un Tayvan ile resmi bir anlaşması bulunmuyor ancak demokratik olarak kendi kendini yöneten adaya “yeterli öz savunma kabiliyetini” sürdürmesi için silah tedarik ediyor.

Tatiana Vorozhko, Lin Yang ve Steve Herman bu habere katkıda bulunmuştur.

Forum

STÜDYO VOA

Beyaz Saray’da kritik toplantı: Biden İngiltere Başbakanı Starmer ile görüştü - 13 Eylül
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG