Ankara’daki siyasi gündemde, Suriye’deki gelişmelerden kaynaklı “ulusal güvenlik” gerekçesiyle, ülkenin kuzeyinde PYD-YPG’nin kontrolündeki bölgeye Türkiye’nin destek verdiği muhalif askeri gruplarca operasyon yapılacağı iddiası ve Suriyeli sığınmacıları ülkelerine geri gönderme başlıkları tartışılıyor.
Türkiye, Suriye’nin siyasi birlikteliği ve toprak bütünlüğünü destekleyen mesajlar vermeye devam ederek, terör örgütü PKK’nın uzantısı olduğu gerekçesiyle PYD-YPG’nin kuzeyde Rojava olarak bilinen bölgeyi kontrol etmesine karşı tutumunu koruyor. ABD, omurgasını PYD-YPG'nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adlı askeri yapıyla IŞİD’e karşı savaşta işbirliği yapıyor ve Washington’un SDG’ye verdiği bu destek Türkiye-ABD ilişkilerinde gerilime neden oluyor. Türkiye’nin askeri destek verdiği Suriye Milli Ordusu (eski adıyla Özgür Suriye Ordusu) aracılığıyla Rojava’ya askeri operasyon yürüteceği görüşü ağırlık kazanmaya başlarken, Amerika’da hem yönetimden hem de Kongre’den Ankara’ya böyle bir adımın atılmaması yönünde çağrılar artıyor.
SMO’nun, Fırat Nehri’nin doğusuna ve Kürtler tarafından Kobani olarak adlandırılan Ayn el-Arab yerleşimine doğru askeri operasyon hazırlığında olduğuna ilişkin Türkiye’de hükümete yakın medya kuruluşlarında yayınlar yapılıyor. Bölgede Türkiye’nin desteğiyle insansız hava araçları teknolojisinin kullanıldığı ancak PYD-YPG’nin havan toplarıyla bu araçları düşürmeye çalıştığı canlı yayınlarda anlatılmaya başlandı.
SDG Komutanı Mazlum Abdi ise, iki gün önce X’te paylaştığı mesajda, “Suriye genelinde kapsamlı bir ateşkes sağlanması yönündeki kesin kararlılığımızın teyidi olarak, Kobani şehrinde güvenlik güçlerinin Amerikan gözetimi ve varlığı altında yeniden dağıtılmasıyla birlikte askerden arındırılmış bir bölge kurulması yönünde teklif sunmaya hazır olduğumuzu duyuruyoruz. Bu girişim, Türkiye’nin güvenlik kaygılarını gidermeyi ve bölgede kalıcı istikrarı sağlamayı amaçlıyor” açıklamasında bulundu. Ancak SDG’nin Türkiye’yle ABD gözetiminde uzlaşma arayışı Türk hükümetinde olumlu karşılık bulmadı.
Bugün Milli Savunma Bakanlığı (MSB) kaynakları, “PKK/YPG terör örgütü silah bırakana, içindeki yabancı savaşçılar Suriye’yi terkedene kadar terörle mücadele kapsamında hazırlıklarımız ve tedbirlerimiz devam edecektir. Suriye’deki yeni yönetim ve onun ordusu olan Suriye Milli Ordusu’nun Suriye halkı ile birlikte terör örgütü PKK/YPG tarafından işgal edilen bölgeleri kurtaracağına inanıyoruz” açıklaması yaptı.
MHP lideri Bahçeli SMO komutanlarıyla fotoğrafını paylaştı
Bu arada MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ise, Suriye'den Ankara’ya MHP Genel Merkezi’ne dün ziyarette bulunduğu açıklanan SMO komuta kademesindekilerle fotoğraf paylaşımı dikkat çekti.
MHP’nin X platformundaki hesabından dün yapılan paylaşımda, “Suriye Milli Ordusu 2. Kolordu Özel Kuvvetler Genel Komutanı Seyf Ebubekir Polat, Süleyman Şah Tümen Komutanı Muhammet Casim ve Suriye Türkmen Dernekler Federasyonu Başkanı Tarık Sulo Cevizci, Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli'yi ikinci kez ziyaret ederek, bölge ile ilgili bilgi alışverişinde bulundular ve Sayın Genel Başkanımızın hayır dualarını aldılar” denildi.
Dışişleri Bakanı Fidan da YPG’yle ilgili terör örgütü vurgusunu yineledi
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ise, Katar merkezli El-Cezire kanalında Çarşamba günü yayımlanan röportajında, ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump’ın Şam’daki rejim değişikliğine ilişkin değerlendirmesinde Türkiye’ye yönelik kullandığı ifadeleri değerlendirdi. Fidan, “(Türkiye’nin) Bu ele geçirme olarak tanımlanamaz. Suriye'de yaşanan hadiseyi bu şekilde tanımlamak ciddi bir hata olur. Suriye halkı açısından bu bir ele geçirme değil. Yaşanan şey, Suriye halkının iradesinin yönetimi ele alması, orada kontrolü ele almış olmasıdır” dedi.
SDG’nin ana unsuru YPG’yi terör örgütü PKK’nın Suriye’deki uzantısı ve Türkiye için önemli bir tehdit olarak görmeye devam ettiklerini belirten Fidan, YPG’yi “işgalci” olarak nitelendirdi ve bölge haklarıyla barışık şekilde yaşayan bir yönetimden söz edilemeyeceğini kaydetti.
YPG’nin Batı ülkelerinde DEAŞ’la (IŞİD) mücadele eden grup olarak gösterildiğine dikkat çeken Fidan, “Bu, onların gerçek kimliğini doğru yansıtan bir tanımlama değil. Zira onlar orada esasen bir terör örgütü olarak bulunuyorlar. DEAŞ ile mücadele, tek başına bir iyilik göstergesi olamaz. Zira orada farklı devletler ve farklı gruplar da oldu, farklı nedenlerle bunların her biri DEAŞ ile mücadele etti. YPG, esas itibarıyla PKK'nın uzantısıdır. (YPG/PKK) Saflarını Türkiye, İran, Irak ve Avrupa ülkelerinden gelen uluslararası yabancı terörist savaşçılarla doldurmuş bir örgüttür. Ama Batılı dostlarımız, YPG'nin esasen PKK'nın uzantısı olduğu gerçeğini ne yazık ki görmezden geliyorlar” diye konuştu.
Sözlerinin devamında Fidan, “(Eski) ABD Savunma Bakanı Ash Carter, 2016 yılında Kongre'de YPG ile PKK arasında bağlantı olduğunu itiraf etmişti. YPG ile PKK'nın aynı şey olduğunu açıklamıştı. ABD, PKK'yı terör örgütü olarak görüyor” değerlendirmesinde bulundu.
AB’ye göçmenleri geri gönderme için yaptırımlar anımsatması yaptı
Ayrıca Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in Ankara temaslarını da değerlendirerek, Brüksel’in Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldıracağını düşündüğünü söyleyen Fidan, “Şam yönetimi doğru adımlar atarsa, sanırım yaptırımları kaldırmaya hazırlar. Yaptırımlar, kalkınma ve göçmenlerin geri dönüşünün aynı anda olamayacağı açık. (Şam’daki yeni rejimi tanıma) Bunun iki boyutu var. Biri yasal boyut, diğeri pratik boyut. Şu an pratik adımlardan bahsediyoruz. Biliyorsunuz, Şam'daki hükümetle iletişime geçme ve onlarla görüşme fiilen zaten başlamış vaziyette. BM, AB ve bazı Avrupa ülke yetkililerini görüyoruz. Şam'daki hükümetle temas kurmaya başladılar” dedi.
Türkiye’deki Suriyeliler için ülkelerine gönüllü, güvenli geri dönüş istediklerini anlatan Fidan, Türkiye’den Suriye’ye geçiş yapan mülteci sayısında yavaş bir artış görüldüğünü belirtti, ama daha fazla sayıda mülteci geri dönüşü için “henüz çok erken” ifadesini kullandı.
CHP’nin de Suriye’ye bakışında göçmenler ve terörizmle mücadele var
CHP’nin Suriye politikasına ilişkin detayları paylaşan Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu ise, CHP çatısı altında artık “Milli Güvenlik Danışma Kurulu” oluşturulduğunu anımsatarak, Suriye’deki gelişmeler nedeniyle son bir ayda üç kez toplantı yapıldığını ve yol haritası hazırlandığını açıkladı. Bu kapsamda Bağcıoğlu, CHP olarak Suriye’deki son gelişmelere ilişkin milli güvenlik hedeflerini de şöyle aktardı:
“Suriye’nin toprak bütünlüğü, siyasi birliği ve devlet egemenliğinin hâkim kılınması, 1 Mart 2025’ten sonraki süreçte Suriye toplumunun tüm bileşenleriyle yönetimde yer alması, doğal kaynaklardan tüm Suriyeliler’in yararlanması, hudutların merkezi yönetim emrindeki silahlı kuvvetler tarafından korunması, Türkiye’ye yönelik Suriye kaynaklı hiçbir tehdide izin verilmemesi, Suriye’de konuşlu askeri birliklerimizin bekası ve emniyetinin sağlanması, Türkiye’ye yönelik yeni düzensiz göç akımlarının engellenmesi ve Türkiye’deki göçmenlerin teşvik edilerek bir program dahilinde Suriye’ye geri gönderilmesi.”
Emekli Kurmay Albay Bağcıoğlu, CHP olarak Türkiye’nin Suriye topraklarında olası yeni askeri operasyon hazırlığıyla ilgili soru üzerine ise, “Eğer askeri gereklilikler, bir ihtiyaç varsa operasyon olacak tabii. Bunu da Milli Savunma Bakanlığı ve diğer organlar değerlendirmeye çalışıyorlar” dedi.
Suriye’ye operasyon konusundaki temel şartı Türkiye’ye güvenlik tehdidi olup olmaması olarak açıklayan Bağcıoğlu, “İster PYD ister HTŞ'nin farklı birleşenleri ister DEAŞ ister Esat rejiminden kalanlar; Türkiye'ye hiçbir tehdidin oluşmaması gerekir. Askeri gereklilik ve güvenlik ihtiyaçları çerçevesinde faaliyetler yürütüldüğünü düşünüyorum. Türkiye'ye bir tehdit değerlendirmesi varsa, bir silahlı güç orada namlusunu Türkiye'ye çevirdiyse harekatın değerlendirmesinden daha doğal bir şey yok. O bölgede bir varlık devam ediyorsa şartlar da uygun olursa harekat yapılabilir. A, B, C örgütü diye kısıtlamaya gerek yok. Belki 2-3 oluşum aynı anda Türkiye'ye tehdit oluşturabilir. Belki bir üçüncü devlet oluşturabilir. Dolayısıyla bu askeri gereklilik çerçevesinde değerlendirilir. Şu anda kimin tehdit oluşturacağını konuşmak için çok erken. Dolayısıyla tehdidi bir örgütle sınırlandırmayıp, Türkiye için genel olarak değerlendirmekte fayda var” diye konuştu.
Suriye’deki gelişmeler konusunda CHP'ye herhangi bir bilgilendirme yapılmadığını da açıklayan Bağcıoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Kürt sorunuyla ilgili açıklamaları bakımından “Muhtemelen biliyorlardı. En azından Sayın Bahçeli. Bir anda ortaya çıkan Abdullah Öcalan açılımıyla bunu birleştirdiğinizde 'muhtemelen haberi vardır' diye düşünüyorum” dedi.
Forum