Cumhurbaşkanı Erdoğan, Brüksel’i özellikle terörizm konusunda çifte standart uygulamakla suçlarken, Türkiye’nin göçmenleri geri almasını öngören anlaşmayı da dondurma tehdidinde bulundu.
Türkiye, Yunanistan’a yasadışı biçimde geçen göçmenleri geri alma sözü verdi. Bunun karşılığında AB de mali yardım ve Avrupa’ya vizesiz seyahat vaadinde bulundu. Anlaşmanın içeriği, Erdoğan’ın görevden aldığı Ahmet Davutoğlu tarafından hazırlanmıştı.
Global Source Partners’dan Atilla Yeşilada, Brüksel’le yaşanan tartışmanın, Erdoğan’ın yeni otoritesine dikkat çektiğini belirtiyor.
Davutoğlu’nun devreden çıkarılmasının asıl nedeninin tüm siyasetin Erdoğan tarafından belirlenecek olması olduğunu söyleyen uzman, bundan sonra dışişleri bakanının da AB politikasının ne olacağı hakkında fikir vermesinin zor olduğunu ifade ediyor. Yeşilada, dışişleri bakanının da bundan sonra Erdoğan ya da danışmanlarından fikir almak zorunda kalacağını söylüyor.
Son gerginlik, AB’nin, Türkiye’nin terörle mücadele yasasındaki terörizm tanımını daraltmasını istemesi üzerine başladı. Bu, vizesiz seyahat için Türkiye’nin önüne konulan 72 kriter arasında yer alıyor.
Erdoğan Avrupa’ya olan güvensizliğini açıkça dile getiriyor. Uzmanlar bunun da Türk milliyetçilerini kışkırtarak, cumhurbaşkanlığı yetkilerini genişletmek için yapacağı referandumda bu kesimin desteğini kazanma amaçlı olduğunu belirtiyor.
Carnegie Enstitüsü uzmanı Sinan Ülgen, ülkede PKK ve IŞİD saldırıları sürerken bu yaklaşımın hatalı olabileceğini söylüyor.
Cumhurbaşkanının, ülke terör tehdidiyle mücadele ederken terörle mücadele yasasını değiştirmeye niyeti olmadığını açıkça ifade ettiğini belirten Ülken, bu nedenle iki taraf arasındaki ilişkinin şu anda açmaza düştüğünü düşünüyor. Ülgen, iki tarafın da tavır değiştirmemesi durumunda mültecilerle ilgili anlaşmanın tehdit altında olduğuna dikkati çekiyor.
Anlaşmanın yürürlüğe girmesinden bu yana Yunanistan’a giden göçmen sayısı günde binlerden, birkaç kişiye indi.
Cumhuriyet ve Al Monitor yazarı Kadri Gürsel, mülteci anlaşmasının AB-Türkiye ilişkisinin devam etmesi için elde kalan tek neden olduğunu söylüyor.
Erdoğan’ın Batı’da sıradan bir Ortadoğu diktatörü olarak görülmeye başlandığını belirten uzman, bu nedenle Türkiye’nin böyle bir liderle yönetildiği dönemde ilişkilerin kopmasının son derece kolay olabileceğini ifade ediyor. Gürsel, buna rağmen Türkiye ile ilişkileri sonlandırmanın Avrupa’nın güvenliği ve istikrarı için ciddi sonuçlar doğurabileceğine de dikkati çekiyor. Uzman, bu durumun özellikle Balkanlar için geçerli olduğunu ve bu nedenle Avrupa’nın ciddi anlamda ikilemde kalacağını belirtiyor.
Ankara, Balkanlar’daki Müslüman azınlıkları kendi yanına çekmek için milyonlarca dolar harcadı. Erdoğan, Türkiye’nin geleneksel müttefiklerinin ötesinde yeni kazanımlar elde edebilmek için bu bölgede devlet destekli programlara önayak oldu.
Türkiye’nin yeni AB Bakanı Ömer Çelik de Çarşamba günü, AB’nin Türkiye’nin tek seçeneği olmadığı uyarısında bulundu.