Türkiye’nin Libya politikası Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından sert bir dille eleştirilse de, Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne verdiği askeri destekle Libya’da nüfuzunu arttıran Ankara AB’ye karşı elini güçlendiriyor.
Türkiye, geçtiğimiz Ocak ayında, Trablus’taki Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni, ülkenin doğusuna hakim olan General Halife Hafter’e karşı desteklemek için Libya’ya asker yolladı. Hafter’in önderlik ettiği Libya Ulusal Ordusu’na destek veren ülkeler arasındaysa Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Rusya bulunuyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Fayez El Saraç liderliğindeki Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne verdiği ve riskli bir kumar olarak yorumlanan bu destek, Libya’daki iç savaşın seyrini değiştirdi.
Trablus’tan çıkarılan Hafter güçleri Libya’da toprak kaybetmeye devam ediyor.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı Hakan Fidan’In liderlik ettiği bir üst düzey heyetin geçen hafta Trablus’a yaptığı ziyaret, Türkiye’nin Libya’da oynadığı kritik rolü bir kez daha gözler önüne serdi. Türkiye’de hükümet yanlısı medyada yer alan haberlerde, Ankara’nın Libya’da bir hava ve deniz üssü kurmaya çalıştığı iddiaları yer aldı.
Türk hükümeti bu iddialar hakkında resmi bir açıklama yapmadı. Ancak uzmanlara göre, Ankara’nın Libya’daki askeri varlığı, Avrupa Birliği’yle pazarlıkta elini güçlendiren bir kart olabilir.
Bu görüşü destekleyenlerden biri de Türkiye’nin eski Katar Büyükelçisi Mithat Rende. Emekli büyükelçi, ‘’Afrika ile Avrupa arasında köprü konumunda olan Libya, AB için stratejik öneme sahip’’ diyor.
İç savaşın yarattığı kaos ortamı Libya’yı, AB ülkelerine ulaşmaya çalışan göçmenlerin kullandığı kaçak yollardan birine dönüştürdü.
2015’te göçmen kriziyle sarsılan AB’nin, mültecilerin ve göçmenlerin Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçişini engellemek için 2016’da Ankara ile yaptığı 6 milyar Euro’luk göçmen anlaşmasıysa hala yürürlükte.
Ankara Üniversitesi’nden siyaset bilimi profesörü İlhan Uzgel’e göre Erdoğan, Türkiye’nin AB’ye göçmen akınını önlemede oynadığı rolü genişletmek için Libya’yı bir fırsat olarak görüyor. Ankara ile Brüksel arasında, Gümrük Birliği anlaşmasının yenilenmesi ve vizesiz seyahat kapsamında çok sayıda konunun müzakeresi sürüyor.
Uzgel, “Türkiye Suriyeli mültecileri AB’ye karşı kullanarak bir şantaj politikası izledi ve bir şekilde başarılı oldu. Şimdi de Libya sayesinde Türkiye’nin AB’ye karşı elinde yeni bir kart var. AB bu durumdan hoşnut olmasa da, mülteci sorunu konusunda Türkiye’yle pazarlık edecektir” diyor.
Öte yandan Fransa ve Almanya, Türkiye’nin Libya’ya askeri müdahalesini sert bir dille eleştiriyor. Ancak Temmuz ayında AB dönem başkanlığını devralmaya hazırlanan Almanya, Erdoğan ile bir anlaşma arayışına girebilir.
Bonn Üniversitesinden uluslararası ilişkiler uzmanı Zaur Gasimov, Libya’daki askeri varlığı sayesinde Türkiye’nin, başta Almanya olmak üzere AB’ye karşı elini güçlendireceğini düşünüyor.
Gasimov, şu sıralar Corona virüsü salgını ve ekonomik krizle mücadele eden Avrupa’da mülteci akını korkusunun hiç olmadığı kadar güçlü olduğunu da söylüyor.
Libya konusunda, geçen hafta Merkel Erdoğan’la bir telefon görüşmesi yaparken, İtalya Dışişleri Bakanı Luigi Di Maio Türk mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu’yla görüşmek için Ankara’ya gitti.
AB ile Türkiye arasındaki bu diplomasi trafiğini yorumlayan Uzgel, “AB liderleri Erdoğan’ın kişiliğinden hoşlanmıyor, ona saygı duymuyorlar. Ancak Erdoğan’ın uzlaşabildiğini ve verdiği sözleri bir şekilde tuttuğunu biliyorlar” şeklinde konuşuyor.
Amerika’daysa Başkan Donald Trump yönetiminin, Libya’da Ankara’yı bir ortak olarak görebileceği yorumları yapılıyor..
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a göre Türkiye ve ABD Libya’da olumlu bir değişim yaratabilir.
Haziran başında ABD Başkanı Donald Trump ve Erdoğan Libya’da ortak çalışma kararı aldılar. Ancak ABD ve Türkiye’nin Libya’da nasıl bir işbirliği yapacağı henüz belli değil.
Rusya ise, Libya’da General Hafter’i destekliyor. Türkiye’nin Libya’ya askeri müdahalesi, Rusya’nın Libya’daki planlarını baltalıyor.
Moskova’nın talebi üzerine 14 Haziran’da Rusya ve Türkiye arasında dışişleri bakanları seviyesinde yapılması planlanan Libya görüşmesi iptal edildi.
İptal talebinin Türkiye’den geldiğini söyleyen Uzgel, “Bir krizde ateşkes isteyen taraf genellikle her zaman kaydeben taraftır. Türkiye Libya’da durmak istemiyor” diyor.
Öte yandan Moskova, Libya’da askeri varlığını güçlendirmekle eleştiriliyor. ABD Afrika Komutanlığı geçtiğimiz günlerde Libya’ya gönderilen yeni Rus savaş uçaklarının görüntülerini yayınladı.
Rusya’nın Libya’ya savaş uçağı yolladığını ancak bu uçakların Ulusal Mutabakat Hükümeti güçlerine karşı kullanıldığı yönünde bir bilgi olmadığını söyleyen Uzgel, “Bu uçakların önemi daha çok sembolik. Bir savaş aracından ziyade blöf gibi görünüyor” şeklinde konuşuyor.
Uzmanlara göre Moskova, Ankara’yla son yıllarda iyileşen ilişkilerini riske atmak istemeyebilir. Güçlü ticaret bağlarına sahip Türkiye ve Rusya, Suriye’de farklı tarafları desteklemekle birlikte iç savaşın sona ermesi için İran’ın da parçası olduğu Astana Süreci çerçevesinde işbirliği yapıyor.
Libya’daki başarısına rağmen Türkiye’nin Moskova’ya karşı dikkatli adım atması gerektiğini söyleyen gözlemcilere göre Rusya, Türkiye’nin Libya’ya istikrar getirme çabalarına zarar verebilir veya Türkiye’nin başka bölgelerdeki çıkarlarını baltalayabilir.
Ancak Gasimov, Türkiye-Rusya ilişkilerindeki pragmatik yaklaşımın Libya konusunda da süreceğine inanıyor. “Türkiye ve Rusya, Suriye’de olduğu gibi Libya’da da bir anlaşmaya varacaktır” diyen Gasimov’a göre, Rusya Libya’da Türkiye ile uzlaşma sağlamak için Hafter’ten vazgeçebilir.
Öte yandan, Rusya’yla yapılabilecek herhangi bir anlaşma muhtemelen, Türkiye’nin Batılı müttefikleriyle Libya’da işbirliği yapma arzusu nedeniyle sınırlı bir nitelikte olacak.
Uzgel, Türkiye’nin ABD ve AB’yi kızdırmamak için, Rusya’yla Libya konusunda geçici ve dar kapsamlı bir anlaşma yapması gerektiğini söylüyor.