Türkiye’nin Afrin bölgesinde yürüttüğü operasyon Türk silah endüstrisinin gelişimini gösteriyor. Son yıllarda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan silah sanayisinde dışa bağımlılığı azaltmanın yollarını arıyor.
Erdoğan önceki gün başkanlık sarayında yaptığı konuşmada Afrin’deki operasyonlarda kullanılan silahların neredeyse tamamının yerli üretim olduğunu söyledi.
Erdoğan, Afrin’deki askeri kayıplar konusunda, Türkiye’ye aralarında silahlı insansız hava araçlarının da olduğu, etkili silahların satışını yapmayan ülkeleri suçladı. Ancak konuşmasında bu ülkelerin hangileri olduğunu söylemedi.
Geçen yıl Erdoğan Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nı doğrudan kendisine bağlayan bir kararname yayınladı. Hükümet savunma sanayiinin gelişimi amaçlı yatırımlara milyarlarca dolar akıttı. Daha fazla yatırımda yolda. Cumhurbaşkanlığı tarafından Ocak ayında SSM’de yapılan toplantıda ilan edilen resmi rakamlara göre toplamda 9,4 milyar dolar değerinde toplam 55 proje değerlendirmeye alındı.
Global Source Partners siyasi uzmanı Atilla Yeşilada’ya göre daha önce yeterli miktarda para yoktu, ancak şimdi var ve AKP bu vizyonunu gerçeğe dönüştürebiliyor. Bu da parti açısından bir başarı hikayesi. Yeşilada, daha önce Türkiye’nin silah ihtiyacının yüzde 80’ini yurtdışından karşıladığını ancak şimdi, kendi tüfeğini, insansız hava aracını ve zırhlı araçlarını ürettiğini söylüyor. Bu şekilde yabancı bağımlılığının azaldığına ve ülkenin yabancı para birimi bazında tasarrufta bulunduğuna dikkat çekiyor.
Silah temini konusunda dışa bağımlılığını azaltmak Türk hükümetinin öncelikli konularından biri. Devam etmekte olan Afrin operasyonu Ankara’ya bu konudaki bağımlılığın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatmış oldu. Almanya hali hazırda Afrin’de kullanılıyor olmaları sebebiyle Türkiye’nin elindeki Leopar tanklarının modernizasyonuna izin vermiyor.
Ama bu noktada Afrin operasyonu Türkiye’nin kendi silahları için bir vitrin görevi görüyor.
Savunma uzmanı Metin Gürcan, Türkiye’nin çok sayıda yeni askeri teknoloji geliştirdiğini bunların arasında silahlı insansız hava araçları, helikopterler, akıllı mühimmatlar bulunduğunu ve bunların ilk kez sahada test edildiklerini söylüyor. Gürcan’a göre sahada denenen tüm bu silahlar ve sistemler daha da geliştirilmiş olacak ve böylece değerleri de artacak.
Stratejik silahların geliştirilmesi konusundaki bağımsızlıkla birlikte Ankara gözünü uluslararası silah pazarına da çeviriyor. Uzmanlara göre Türkiye dünyanın önde gelen silah üreticileriyle rekabet etmeyi denemiyor onun yerine kendisine bir yer edinmeye çalışıyor. Gürcan Türkiye’nin Ortadoğu, Asya ve Afrika pazarında önemli bir oyuncu olamaya çalıştığını söylüyor.
Gürcan’a göre Türkiye silah üretiminde teknoloji transferi konusunda tekliflere açık ve ayrıca normal piyasa fiyatlarının altında fiyatlar sunuyor. Bu noktada Türk silah endüstrisinin daha etkili, daha düşük bedelli, cephede denemesi yapılmış ve alıcılar açısından daha az sorun yaratacak yapıda olduğunu öne sürüyor.
Türkiye’nin bu noktada Asya ülkeleri ve Katar’la arasındaki yakın diplomatik ilişkileri kullanabileceğini söylüyor.
Ancak Türk silah endüstrisi dışa bağımlılığı azaltma konusunda maksimum noktaya yaklaşmış olabilir.
Yeşilada, Türkiye’nin mikroçipler üretemediğine ve bu tarz elektronik aygıt gerektiren her türlü noktada yurtdışından alım yapmak zorunda olunduğuna dikkati çekiyor ve örneğin hedef odaklı bir roketin elektronik gereksinimleri dolayısıyla Türkiye’de üretilemeyeceğini söylüyor.
SSM akıllı bombalar ürettiğini açıkladı, ama uzmanlara göre bunlar Amerika ve Avrupa’dan ithal edilen mühimmatın yanında yetersiz kalıyor. Türk ordusu Afrin operasyonu sırasında çoğunlukla hava saldırılarında kullandıkları özel mühimmatlara güveniyor. Konuyla ilgili batılı bir diplomata Ankara’nın azalmakta olan mühimmat stoklarını yenilemek için müttefikleriyle iletişime geçmeye başladığını söylüyor.
Teknolojik boşluklar arasında köprüyü kurmak Ankara’nın önceliği durumunda. Bu durum özellikle sofistike silahların örneğin yerden havaya füze sistemlerinin siparişi noktasında teknoloji transferini en önemli talep haline getirdi. Aralarında Amerikan Patriot füzelerinin de bulunduğu siparişler teknoloji transferi konusundaki anlaşmazlıklar yüzünden gerçekleşemedi. Bu durum Ankara’nın Rusya’dan S-400 füze sistemi sipariş etmesiyle ilgili tartışmalı durumu ortaya çıkardı. Türkiye’nin NATO’daki mütteffikleri de sistemler arasında yaşanabilecek uyum sorunu konusunda uyarılarda bulundular. Ortadoğu Üniversitesi’nden Uluslararası İlişkiler Bölümünden Prof. Dr. Hüseyin Bağcı’ya göre Türkiye siparişi verdi, ödemesinin yüzde 40’ını yaptı ve ilk teslimatı 2020 yılında alacak.
Ancak Moskova’nın Ankara’nın teknoloji transferi konusundaki taleplerini karşılayıp karşılamadığı konusu ve anlaşmanın ayrıntıları belirsiz.
Bağcı Türkiye’nin bu noktada bir tavır ortaya koyduğunu ve Türkiye’nin halen akıllı bomba ve savaş uçağı satın aldığını, ufak çaplı mühimmat ve top satışlarını yaptığını ve kesinlikle büyük bir silah üreticisi olmadığını söylüyor.