6 Şubat depremlerinin yıldönümü nedeniyle Diyarbakır’da düzenlenen panelde konuşan Prof. Dr. Naci Görür, depremin Türkiye için beka sorunu olduğunu söyledi. Görür, “Türkiye depreme dirençli hale dönüşmediği halde ekonomik ve siyasi bağımsızlığını sürdüremez” dedi.
Afet Yönetimi ve Dayanışma Derneği, Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen “Depreminin Yıldönümünde Deprem Dirençli Kentler” konulu panelde, Kahramanmaraş depreminin ardından kentlerin depreme ne kadar hazır oldukları masaya yatırıldı.
Deprem uzmanı Prof. Dr. Naci Görür’ün konuşmacı olduğu panelde ilk sözü alan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Doğan Hatun, 6 Şubat depremlerinden sonra kamu otoritelerinin görevlerini yapmadığını savundu. Hatun, bu nedenle sivil toplum kuruluşlarının oluşturduğu Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu’nun kriz masası kurarak depremzedelere yardım ettiğini söyledi.
Hatun, belediyenin stratejik plan çalışması kapsamında Afet Koordinasyon Merkezi kurulacağını belirterek, “Şu an projeleri bitme aşamasında ve bittiği gibi hemen faaliyete sokabileceğimiz bu afet koordinasyon merkezi, başta afet durumlarında müdahale edebilecek personelin eğitilmesinden sorumlu olacak. En önemli olan kısmı da toplumu bilinçlendirebilecek, afet durumlarının kaosa dönüşmemesi ve en hızlı, pratik şekilde öğrencilerden başlanıp bütün toplumu nasıl bir bilince getirebileceğimizin eğitiminin örgütlenebileceği bir bina olacak” dedi.
Afet master plan hazırladıklarını ifade eden Hatun, şöyle konuştu: “Kentin 17 ilçemizi de dahil edebilecek şekilde afet master planının hazırlanma sürecimiz de şu an devam etmekte. Yine risk önleme çalışmalarının planlaması var. Bunu, bir bilinçle, bir farkındalık eğitimiyle olması gerektiği bir noktaya getirirsek kentlerimizi deprem başta olmak üzere diğer afet durumlarında risk teşkil edebilecek bütün alanlardan bertaraf edebilecek veyahut minimize edebilecek bir noktaya getirebilecek kapasitemiz var. Maddi kapasitemiz de var. Belediyenin bütçesi buna yetiyor.”
Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu adına konuşan Serdar Keskin ise depremin kentte yarattığı tahribata değindi. Kentte 414 kişinin hayatını kaybettiğine dikkat çeken Keskin, deprem sonucunda 6 binanın yıkıldığını, 64 yapının acil yıkılması gerektiğini, 4 bin 612 yapıda ağır hasar, 3 bin 428 yapıda orta hasar, 45 bin 246 yapıda ise az hasar meydana geldiğini söyledi.
Konuşmaların ardından söz alan Prof. Dr. Naci Görür, Diyarbakır ve bölgedeki deprem riski ve alınması gereken önlemlere ilişkin bir sunum yaptı.
Depremden ders alındı mı?
Panelin ardından VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Prof. Görür, depremden ders alınmadığını söyledi. Bilim insanlarının sürekli ikazlarına rağmen, yeterli önlem alınmadığını söyleyen Görür, “Ülkemizde yeterince dersin alınmadığını, ülkenin depreme hazırlanmadığını ve büyük kayıplara neden olabilecek afetlere karşı geçerli, ciddi bir önlemin alınmadığını maalesef görmek zorundayız. Biz mesela, İstanbul'un depreme hazırlanması gerektiğini 25 senedir bağırıyoruz, söylüyoruz bilim dünyası olarak ama halen daha İstanbul depreme hazır değil” dedi.
Ortaya çıkan tablodan yetkililer kadar halkın da sorumlu olduğunu dile getiren Görür, vatandaşların yerel yöneticileri seçerken deprem riskini gözönüne almasını istedi.
Sözlerine “Hepimiz suçluyuz” diye devam eden Görür, “Ben depreme karşı önlemler alınmadığını söylerken sadece yerel yönetimleri, merkezi yönetimi demiyorum. Halkı da kastediyorum. Eğer bunda bir suç bulmak gerekirse hepimiz suçluyuz. Halk isterse kendi oylarıyla, kendi düşüncesiyle, kendi iradesiyle isteyeni iktidar yapar, isteyeni iktidardan alır, isteyeni yerel yönetimde yönetici seçer, isteyeni seçmez. Halkın deprem gibi bir konuda çoluk çocuğunu, can güvenliğini, yaşlısını, kızını, kadınını göçük altında kaybeden, acı çeken halkın kendisidir. Buna engel olmak için üzerine düşen gözetim ve denetim görevini yapmak zorundadır” diye konuştu.
Görür seçim dönemleri için katılımcılara, “Eğer sen benim yaşadığım kenti deprem güvenli yapacaksan, depremde insanlarımın binlercesinin ölmemesini sağlayacaksan, buyur gel oyum senindir. Eğer gelmiyorsan seni sandığa gömerim” yaklaşımı benimsemeleri önerisinde bulundu
Beka vurgusu
Depremin Türkiye için beka meselesi olduğunu dile getiren Görür, Marmara Bölgesi’ndeki deprem riskine dikkat çekti.
Marmara Bölgesi'ndeki olası bir depremin tüm Türkiye’yi etkileyeceğini savunan Görür, “Marmara bölgesinde yani Marmara Denizi'nde, özel olarak İstanbul'da diyoruz, deprem bekliyoruz. Marmara Bölgesi Türkiye'nin ekonomik olarak yüzde 60'ına yakın gayri safi milli hasılayı oluşturan bir kent. Bütün Türkiye'ye yalnız başına İstanbul bakabilirken, bunu becerebilirken, Marmara'da bir deprem olması halinde Marmara bölgesinin bu deprem nedeniyle ekonomik olarak çökmesi durumunda, bütün Türkiye'nin dizüstü çökmesi sözkonusudur” şeklinde konuştu.
Olası bir Marmara depreminde Türkiye’nin bağımsızlığını yitireceğini savunan Görür, şöyle konuştu: “(Marmara’da deprem olması halinde) Ülkemizin tümüyle ekonomik bağımsızlığını ve hatta siyasi bağımsızlığını yitirmek demektir. Eğer sizin ülkeniz muhtaç duruma düşmüşse, ekonomik olarak bağımsızlığınızı yitirmiş iseniz, ekonomik olarak başka ülkelere bağımlıysanız, sizi talimatla idare ederler. Ekonomik sorununuz yanında siyasi sorununuz da ortadan kalkar. O nedenle ben gerçek anlamıyla depremi Türkiye için bir beka sorunu görüyorum. Türkiye deprem dirençli hale dönüşmediği takdirde uzun dönemde varlığını, ekonomik bağımsızlığını, siyasi bağımsızlığını sürdüremez” dedi.
Görür, hayatını insanları depreme karşı bilinçlendirmeye harcayacağını sözlerine ekledi.
Forum