Türkiye, Irak'ta katliamlara ve kadın tecavüzlerine imza atan Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) karşısında Musul'da, Başkonsolos Öztürk Yılmaz'ın da aralarında bulunduğu 49 rehine nedeniyle terör örgütüyle pazarlık süreci çerçevesinde 'temkinli tepki politikası' yürütüyor.
Amerika'nın Sesi'nin görüştüğü Dışişleri Bakanlığı kaynakları, Türkiye'nin kesinlikte Irak'ta toprak bütünlüğünden yana olan tavrında değişiklik olmadığını savunuyor ancak IŞİD'in elindeki 49 rehine serbest kalıncaya kadar Ankara'dan Irak'ta yaşananlara yönelik sert tepki gelmesi beklenmiyor.
Türkiye, komşusu Irak'ta IŞİD'in işgal ettiği bölgelerdeki insanlara uyguladığı şiddet politikası nedeniyle bölgede en çok etkilenen ülke konumunda. Türkiye, IŞİD'in işgal ettiği bölgelerdeki Türkmen, Kürt ve Yezidi nüfus ile yakın ilişkiler içerisinde bulunurken AKP Hükümeti'nin, İsrail'in Gazze'ye uyguladığı şiddet karşında gösterdiği sert tepkiyi IŞİD'e karşı göstermemesi tartışılıyor. Bu noktada IŞİD'in Türkiye'nin Musul Başkonsolosluğu'nu işgal ederek 11 Haziran gününden beri 49 kişiyi rehin tutması nedeniyle hükümetin rehineler açısından hayati tehlike yaratmamak adına “temkinli tepki politikası” olarak adlandırılabilecek bir çizgi izlediği belirtiliyor.
Amerika'nın Sesi'nin sorularını yanıtlayan Dışişleri Bakanlığı kaynakları, özellikle Türkiye'de muhalefet partilerince yöneltilen eleştiriler ve spekülasyon niteliğindeki haberler ile Musul'daki rehine krizi çözümüne katkı verilmediğini savunuyor.
Türk Dışişleri'ne göre, IŞİD'in elindeki 49 rehine ile ilgili "sağlık durumları iyi, tutuldukları yerler bilinmekte, görüşmeler ise devam etmekte" bilgisi dışında her türlü spekülatif iddia 'hayati tehlike' yaratıyor. Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) vasıtasıyla 49 rehine konusunda IŞİD ile yürütülen pazarlıkta hangi noktaya gelindiği veya IŞİD'in talepleri konusunda ise resmi açıklama yapılması söz konusu görünmüyor.
Ayrıca IŞİD'in Irak işgali nedeniyle göç eden veya katliamlara maruz kalan Türkmenler’in ardından Kürtler’in de hedef alması Türkiye'de Kürt siyasi hareketinde ciddi tepki yarattı. HDP'den hükümete yönelik eleştiriler yükselirken, Türk Dışişleri'nin tavrı ise Türkmenler için olduğu gibi Kürtler açısından da şimdilik 'insani yardım' ile sınırlı kalacak görünüyor.
Türkiye'nin 49 rehine krizi çözülmeden IŞİD'e yönelik tepkisini yüksek sesle dile getirmesi beklenmiyor. Bu durum, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da son açıklamalarında ,"Muhalefetin yaptığı açıklama Irak ve Suriye'deki kardeşlerimizin hayatlarını tehlikeye atıyor. Muhalefet son derece sorumsuz şuursuz şekilde Türkmenlerin hayatı üzerinden istismar siyaseti yapmaya devam ediyor. Bizim Türkmenlere yaptıklarımızı Türkmen kardeşlerimiz çok iyi bilir" ifadeleriyle teyit ediliyor.
Davutoğlu: ‘Bölgedeki karışıklık herkesi tehdit ediyor’
Bu arada Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Reuter Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada, Irak’taki Türkmenler gibi Kürt bölgesinde yaşanan çatışmalardan etkilenen halka insani yardımda bulunulacağını ifade etti. “Bölgeye 200’den fazla kamyonla binlerce çadır gönderdik" diyen Davutoğlu, Kürt bölgesine göçe zorlanan 1 buçuk milyon insan olduğunu kaydetti. Davutoğlu, Irak'ta IŞİD kaynaklı yaşananlar için, “Kimsenin ulusal güvenliğimizi tehdit etmesine izin vermeyiz, bunun için gerekli her önlemi alacağız. Bölgedeki karışıklık tüm bölgedeki dengeleri tehdit ediyor, sadece Türkiye’yi değil herkesi” ifadelerini kullandı.
Ancak IŞİD'in 11 Haziran'da 49 kişiyi rehin alması ardından ilk açıklamasında "Kimse gücümüzü test etmeye kalkmasın" cümlesiyle sert tepki göstermiş olan Davutoğlu'nun, Reuters'a verdiği özel demecinde de 'temkinli' olduğu gözlendi.
Davutoğlu, ayrıca bugün Kerkük İl Meclis Başkanı Hasan Turan'ı makamında kabul etti. Davutoğlu'nun Turan'dan Irak'taki gelişmelerle ilgili bilgi aldığı belirtildi.
HDP'li Tuncel: ‘IŞİD Türkiye'ye de girmeyecek mi?’
HDP İstanbul Milletvekili Sabahat Tuncel ise, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında Irak'ta yaşanan gelişmelerden duydukları kaygıyı anlattı. IŞİD'in Irak ve Suriye'deki katliam yapmakla yetinmediğini ve görüntülerini de pervasızca yayımladığını, Ortadoğu'da güç haline geldiğini söyledi.
IŞİD'in, Musul'dan sonra Yezidiler'in yoğun olarak yaşadığı Şengal bölgesindeki katliam girişiminin dört gündür sürdüğünü belirten Tuncel, IŞİD ile ilgili TBMM'yi olağanüstü toplantıya çağırdı. Tuncel, şunları dile getirdi:
"Türkiye, sürekli Türkmen hassasiyetinden bahsediyor ama Şengal dağlarına sığınan sadece Yezidiler değil daha önce buraya kaçan 20 bin Türkmen de var. Sadece Kürtler değil Türkmenler de yardım bekliyor. Her fırsatta milliyetçilik, Türkmenler üzerinden siyaset yapanlar mesele IŞİD olduğunda ortak tavır alamıyor. Hükümeti, parlamentoyu göreve çağırıyoruz; yanı başımızda, sınırlarımızın ötesinde insanlık dramı yaşanıyor. Binlerce insan aç, susuz, insani yardım ulaştırılmıyor, IŞİD saldırısıyla karşı karşıya. Zannediyorlar mı Musul'u alan, Kürdistan'a giren IŞİD, yarın Türkiye'ye girmeyecek, aynı katliamları gerçekleştirmeyecek. Meclis, bu konuda olağanüstü toplanmalı. IŞİD, bir an önce durdurulmalı. Ortadoğu'ndan defedilmesi sadece orada yaşayan haklar açısından değil bütün dünya açısından önemlidir."
CHP'li Oran'dan suç duyurusu
IŞİD'in elindeki 49 rehine ile ilgili CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran ve rehine yakını Muammer Taşdelen ise, hiçbir sonuç alıcı girişimde bulunmadıkları gerekçesiyle Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanı Davutoğlu ve Dışişleri Müsteşar Yardımcısı Ömer Önhon hakkında suç duyurusunda bulundu.
Umut Oran ve rehine yakını Taşdelen, bugün Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na giderek, suç duyurusu ile change.org internet sitesi üzerinden toplanan 10 bin imzalı dilekçeyi teslim etti. Suç duyurusunda Erdoğan, Davutoğlu ve Önhon’un IŞİD tehlikesi uyarılarına karşı duyarsız kaldıkları belirtilerek, “Şüpheliler zincirleme şekilde görevlerini ihmal edip, kötüye kullanmışlardır” denildi.
