Türkiye-İsrail ilişkilerinde uzun süredir devam eden gerilemenin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail liderini Türkiye’ye davet etti. Uzmanlara göre bu adım, karşılıklı çıkarları olan iki ülke arasında, İran’ın nükleer programı ve Rusya ve İran’dan petrol ve doğalgaz ithalatı gibi konular dahil bir dizi hususta uzlaşma sağlanabileceğinin bir işareti.
İkili ilişkilerde yaklaşık 10 yıldır devam eden gerginlikten en fazla etkilenenler arasında Türkiye’deki azınlık Yahudi toplulukları da yer alıyor.
Hükümet yanlısı medyada Yahudiler’in komplo kurdukları yönündeki iddiaların yayıldığı dönemde Türkiye’deki binlerce Yahudi ülkeyi terk ederek İsrail’e ya da Avrupa ülkelerine yerleşti.
Erdoğan’ın İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’u Türkiye’ye davet etmesi, Türkiye’nin bölgedeki soyutlanmışlığına bir çözüm arayışı olarak yorumlanıyor.
Kadir Has Üniversitesi’nden Soli Özel’e göre, “Türkiye’nin çevresindeki neredeyse tüm ülkelerle ilişkilerinin kötü olması ve Türkiye’nin yalnız kalması” artık sürdürülebilir bir durum değil. Özel, Türk hükümetinin İsrail ile ilişkileri iyileştirmeye oldukça sıcak baktığına vurgu yapıyor. Özel’e göre, İsrail’in Türkiye’den gelen daveti “koşulsuz” kabul etmesi ise “şaşırtıcı.”
2018 yılında, eski Başkan Donald Trump liderliğindeki ABD yönetimi Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdığında, Türkiye, İsrail’deki büyükelçisini geri çekmiş, İsrail’in Türkiye’deki büyükelçisinin ise ülkesine geri dönmesini talep etmişti.
Hamas’ın İstanbul’daki varlığı ve Türkiye’nin Filistinliler’e verdiği güçlü destek, Türkiye’nin İsrail ile ilişkilerindeki pürüzlerin başında geliyor.
Ancak uzmanlara göre, Ankara şu an İsrail’in kaygı duyduğu konulara değinmeye de hazır.
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nden kıdemli uzman Aslı Aydıntaşbaş, bir yıldan uzun bir süredir müzakerelerin sürdüğünü ve Türkiye’nin, Hamas'ın daha militan kanadının faaliyetlerini şimdiden kısıtladığını dile getirdi.
İsrailli yetkililerin, İran’ın, nükleer programını silah üretebilecek düzeye taşıyabileceği yönünde duydukları endişe Türk yetkililer tarafından da dile getiriliyor.
Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü’nden Gallia Lindenstrauss, Türkiye’nin de İran’ın nükleer silah gücüne sahip olmasına karşı çıktığını hatırlatıyor. Lindenstrauss ayrıca, İran’ın İsrail’e karşı yaklaşımının ve politikasının aksine, Türkiye’yi ‘haritadan yok etme’ gibi bir amacı olmadığının da altını çiziyor. Bu nedenle, Türkiye ile İsrail arasında gerginliğin giderilmesinin, daha büyük güvenlik sorunlarına odaklanılmasının da önünü açabileceği yorumları yapılıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca İsrail’in son birkaç yıl içinde keşfedilen yeni doğalgaz rezervlerinin de, Türkiye’nin enerji ihtiyacı göz önünde bulundurulduğunda, iki ülke arasında işbirliği fırsatı yaratabileceği görüşünde.
Londra Enerji Kulübü’nden Mehmet Öğütçü de, Akdeniz’de İsrail kıyıları açıklarındaki Leviathan doğalgaz rezervinin Türkiye için potansiyel bir kaynak olduğu ve bu sayede Türkiye’nin bölgedeki ilişkilerinin de iyileşebileceği görüşünü savunanlardan.
Türkiye ile İsrail arasında siyasi arenada uzun yıllardır devam eden uzlaşmazlıklara rağmen iki ülke karşılıklı ticari faaliyetlerini sürdürdü. Birçok uzmana göre, siyasi alanda da pragmatik bir adım atarak ilişkileri normale döndürmek şu an en iyi seçenek gibi görünüyor.