Türkiye’nin Irak ve Rusya’yla yaşadığı diplomatik krizlerin yanı sıra İran’la yaşadığı gerilim, Ankara’nın dış politikasındaki stratejik değişikliğe bağlanıyor. Türkiye kurulduğundan bu yana komşularının iç politikasına karışmaktan kaçındı.
Türkiye, Suriyeli isyancılara en güçlü şekilde destek veren ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat’ın gitmesini en çok dile getiren ülkelerden biri. Bu ayın başında Türkiye, IŞİD’e karşı mücadele veren Peşmerge güçlerine eğitim vermek amacıyla askerlerini ve tanklarını Irak’a sevk etti. Ancak Bağdat hükümeti önceden izninin alınmadığını savundu.
Türkiye’nin ilk Erbil konsolosu Aydın Selcen’e göre, Ankara komşularının toprak bütünlüğüne bağlı olduğunu vurgulasa da, son attığı adımlar yıllardır izlediği dış politika çizgisinden koptuğuna işaret ediyor. Normalde Türkiye’nin Vestfalya sistemi çerçevesinde kabul edilen bir çizgi izlediğini söyleyen Selcen, şimdiyse Suriye’de Esat rejimini devirmeye çalışan milislere yardım ettiğini, Irak’ta da kendi değerleri ve ulusal çıkarlar adına müdahaleci politika izlediğini savunuyor.
17’inci Yüzyıl’da kabul edilen Vestfalya Barışı, tüm ülkelerin kendi sınırları içinde egemenlik hakkını tanıyan bir sistem. Türkiye’nin aynı sisteme oturttuğu geleneksel dış politikası da Atatürk zamanında oluşturuldu.
Cumhuriyet gazetesi köşe yazarı Semih İdiz, Adalet ve Kalkınma Partisi yönetiminin başka devletlerin işlerine karışmama politikasını, özellikle krizlerle çalkalanan bir bölgede zayıflık olarak algıladığını söylüyor. İdiz, bununla birlikte müdahaleci politikanın zararının daha fazla olduğu görüşünde. Şu anda AKP hükümetinin yapması gerekenin bu politikadan geri adım atmak olduğunu söyleyen İdiz, bununla birlikte hükümetin iç kamuoyu baskısı yüzünden kendi kendini köşeye sıkıştırdığını belirtiyor.
Ankara uluslararası baskı sonucunda Irak’taki kuvvetlerinin büyük bir kısmını geri çekmek zorunda kaldı. Gözlemciler, Türkiye’nin gittikçe daha girişken dış politika izlemesini Osmanlı geçmişini yeniden canlandırma girişimi olarak görüyor. Emekli diplomat Aydın Selcen, bu durumun Türkiye’nin müttefiklerini de kaygılandırdığını söylüyor. Selcen, “Artık güvenilir bir ortak olarak görülüyor muyuz, bundan emin değilim” diyor.
Hükümete destek veren kesimler, krizle boğuşan bölgede Ankara’nın kendi çıkarlarını ve güvenliğini sağlaması gerektiğini savunuyor. Ancak Türkiye’nin daha müdahaleci dış politika izlemesi, kendine daha fazla zarar verebileceği, müttefiklerine en çok ihtiyaç duyduğu bir dönemde uluslararası alanda daha da dışlanabileceği kaygılarına yol açıyor.