Erişilebilirlik

Türkiye Suriye İçindeki Askeri Varlığını Arttırıyor


Türkiye; Suriye’nin kuzeyinde El Kaide bağlantılı grupların kalesi durumundaki İdlib’e yaptığı takviyelerle, bölgedeki zırhlı birliklerini güçlendiriyor. Uzmanlar bu durumu ‘aşamalı istila’ olarak değerlendiriyor.

Uzmanlar ve Suriyeli direnişçi güçlerin komutanlarına göre, Rusya’yla eşgüdümlü yürütülen İdlib’i kurtarma operasyonları sırasında Ankara’yla işbirliği yapmak istemeyen cihatçı bazı komutanlar peşi sıra suikastlarla öldürüldü. Türkiye’yle savaşa girişmek istemeyen diğer komutanlar da Rusya ve Türkiye ile müzakere etmeyi sürdürüyor.

Yakın zamanda 7 Tahrir El-Şam komutanı daha suikaste uğradı. Son olarak geçen hafta Ebu Ali Dumar adıyla bilinen komutan Ma’arat El Numan yakınlarında öldürüldü.

Türk yetkililer, komutanların öldürülmesiyle ilgili iddiaları reddederken suikastları üstlenen bir grup olmadı.

Perşembe günü de tanklar ve zırhlı personel taşıyıcılar barındıran bir Türk birliği Hatay üzerinden sınırı geçerek Suriye’ye girdi.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne göre bu 22 Ekim tarihinden bu yana Türkiye’nin üçüncü büyük askeri sevkiyatı oldu. Gözlemevi’ne göre Türkiye, geçen yıl Halep’in kuzeydoğusundaki kırsalda oluşturduğu tampon bölgeyle, İdlib’de kontrolu altındaki alanları birbirine bağlamak istiyor.

Uzmanlar Türkiye’nin Halep’in batısında İdlib’deki ilerleyişini 3 hedefe bağlıyorlar. Birincisi, Ankara tarafından tehdit olarak görülen Kürt güçlerinin Türkiye’ye sınır Afrin bölgesinden çıkmasını önlemek ve bu şekilde Kürtlerin ülkenin daha içlerine, İdlib ve Halep yakınlarına ilerlemesinin önüne geçmek. İkinci neden, 15 Eylül’de Astana’da Türkiye, Rusya ve İran’ın üzerinde anlaştığı şekilde İdlib’i bir tampon bölgeye dönüştürmek. Son olarak da bölgenin yarıdan fazlasını kontrol eden Tahrir El-Şam’ı zayıflatmak.

Geçen hafta yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gazetecilere, Türkiye’nin çatışmasızlık noktasında, İdlib konusunda Rusya ile dayanışma içerisinde olduğunu söyledi.

Erdoğan, bir şekilde YPG’nin kuzey Suriye sınırı boyunca ilerlemesi ve Afrin kantonunu Halep’in doğusundaki Kürt bölgesiyle bağlanmasını önleme hedefini güçlendirmiş oluyor. Erdoğan, “Afrin bizim açımızdan her an tehlike içerebilir. Ayrılıkçı terör örgütü üyeleri İdlib’i işgal ederek kuzey hattı boyunca Akdeniz’e ulaşmayı hedefleyebilirler” dedi.

Erdoğan ayrıca, “Türkiye, YPG’nin bölgedeki nüfuzunu arttırmasına asla izin vermeyecektir” diye konuştu.

Ankara, Amerika’nın IŞİD’e karşı mücadelede ortak olarak gördüğü YPG’yi terör örgütü PKK’nın uzantısı olarak değerlendiriyor.

Türkiye’nin askeri yığınağı şu ana kadar Suriye’deki isyancı güçlerle, rejim kuvvetleri ve YPG arasındaydı. Ancak artık Türk birlikleri, rejim güçleriyle isyancıların arasında bulunmuyor.

Suriyeli isyancı güçlerin komutanları Amerika’nın Sesi’ne yaptıkları açıklamada, Ankara’nın onları şimdi Suriye rejimine karşı saldırmaktan vazgeçirmeye çalıştıklarını söylüyorlar. Komutanlar bu noktada aslen Amerika’nın silah desteğini kesmesinden bu yana Türkiye’nin isyancı güçlerin hamiliğini üstlendiğine de dikkat çekiyor.

Halep’in doğusundaki daha uzak noktalarda Esat karşıtı güçler, geçen yıl Ankara’nın Cerablus, Azez ve El-Bab’ta kazandığı mevziler neticesinde yerleştikleri bölgeleri Türk askerlerine bırakmaları yönünde teşvik ediliyor. Perşembe günü Nur El-din El Zenki olarak bilinen Esat karşıtı isyancı grup, Halep’in kırsal kesimindeki bazı bölgelerden kendilerinin çekilmesi ve oralara Türk askerinin girmesi konusunda anlaştıklarını açıkladı.

Suriyeli Kürtler Türkiye’nin bölgedeki ilerleyişinin kendilerine zarar verdiğini söyleseler de uzmanlar, Türkiye’nin kuzey Suriye’deki operasyonlarının göründüğünden daha karmaşık olduğunu ifade ediyor. Washington merkezli araştırma şirketi Ortadoğu Enstitüsü’nden uzman Charles Lister, “Türkiye’nin stratejik öneme sahip İdlib’in kuzeyine belirli bir oranda kuvvet yollaması, öncelikle Afrin’de YPG’ye karşı bir gövde gösterisi olabilir ama bu aynı zamanda Tahrir El-Şam üzerinde bir kamuoyu baskısı da yaratıyor” değerlendirmesini yapıyor.

Lister, War on the Rocks adlı internet sitesine yazdığı makalede, “Türkiye’nin İdlib’teki ilerleyişi tamamen YPG’ye karşı bir hareket ve Tahrir El-Şam’ı zayıflatmanın ilk adımı olarak görülüyor” diyor.

Lister, geçen yıl Türkiye ‘Fırat Kalkanı” harekatını başlattığında, Tahrir El-Şam’ın komutanlarının buna öfkeli tepki verdiklerini, bölgeden çekildiklerini ve Ankara’nın destek verdiği Suriyeli isyancı gruplara saldırma tehdidinde bulunduklarını hatırlatıyor.

Lister, aynı tarihlerde ‘Türkiye’nin bölgeye girişi, Türk askerleri ve Suriyeli ortak güçleriyle karşı karşıya gelmeyi istemeyen Tahrir El-Şam’ın lideri Ebu Muhammed El-Jolani’yi daha yumuşak bir tepki göstermeye zorladı’ tespitini yapıyor.

Bu durum cihatçı grup içindeki ayrımı daha da arttırdı.

Hay’at Tahrir El-Şam birkaç defa isim değiştirdi. İlk başlarda Nusra Cephesi olarak biliniyordu, ancak bazı iç sorunlar yaşadı. Özellikle ülke dışından gelen El Kaide üyeleriyle Suriye doğumlu üyeler arasında sorunlar çıktı. Bu nedenle El Kaide’nin önde gelenleri El Jolani’yi kamuoyunun da haberi olacak şekilde sert biçimde eleştirdi.

Bu iç tartışmalar neticesinde Ekim ayının başlarında Suriye’de yeni bir grup ortaya çıktı. Kendilerine Ensar El-Furkan Fi Bilad El Şam yani Kuran’ın Suriye’deki savunucuları adını verdiler. Bu kırılma özellikle Usame bin Ladin’in oğluna bağlılık yemini etmiş eski El Kaide savaşçılarının güney Asya ve Arap yarımadasından katılımlarıyla daha da arttı. Öte yandan aslında Ladin’in oğlunun ne kadar etkin olduğu da halen tartışma konusu.

Amerika merkezli cihat ve terör izleme grubu Ortadoğu Medya Araştırmaları Enstitüsü’ne göre Ensar El-Furkan, 10 Ekim’de yayınladığı bildiride öncelikli olarak Amerika’nın bölgedeki varlıklarını hedef alacağını ilan etmiş olsa da, Türkiye’nin iki gün sonra İdlib harekatına başlamasıyla Türk askerine karşı da savaşacaklarını açıkladı.

Siyasi aktivistler, İdlib’de Türkiye’ye karşı olan cihatçı komutanlara yönelik suikastlar düzenlenmesinin üstü kapalı biçimde Tahrir El-Şam içerisindeki ayrılıkları arttırma amacını taşıdığını söylüyor. Ayrıca Tahrir El-Şam liderlerinin medya sitelerine sızan telefon konuşmaları da cihatçı kesim arasındaki ayrımları keskinleştirmeye yaradı.

STÜDYO VOA

Adams soruşturmasında sorgulanacak yeni Türk işadamları var mı? – 30 Eylül
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG