Erişilebilirlik

Türkiye Suriye Politikasını Değiştiriyor mu?


Suudi Arabistan ve Katar ile birlikte bölgede Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat ve Esat rejiminin en önde gelen muhaliflerinden olan Türkiye, Suriye politikasında kapsamlı bir dönüşüme gitti.

Aslında Ankara, bu dönüşümün ipuçlarını bir süredir veriyordu.

Uçak krizi sonrası Rusya’yla yaşadığı krizi 15 Temmuz Darbe Girişimi’nden hemen önce aşmaya başlayan Türkiye, 24 Ağustos’ta başlattığı Fırat Kalkanı Harekatı’yla birlikte Moskova’yla işbirliğini arttırdı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya lideri Putin’in ricacı olması üzerine başta Nusra olmak üzere muhalif grupların Halep’i terk etmesi için devreye girdi. Ancak çoğunluk bu teklifi kabul etmedi.

Devam eden direniş sonuç vermeyince 16 Aralık’ta Türkiye’den gönderilen araçların da desteğiyle Doğu Halep’ten tahliyeler başladı.

Peki 19 Aralık’ta Moskova’da Türkiye, İran, Rusya’nın imzaladığı ortak deklarasyon ne anlama geliyor?

Amerika’nın Sesi’ne konuşan Yakındoğu Haber sitesi genel yayın yönetmeni Alptekin Dursunoğlu, “Zirvede Suriye'de önceliğin rejim değişikliği olmadığı konusunda mutabakat sağlandı. 3 ülke deklarasyonla hem Suriye’nin toprak bütünlüğü ve bağımsızlığını korumak hem de teröre karşı mücadele etmek konusunda anlaştığını da açıkladı. Ortak bildiride kullanılan ifadelere bakılırsa Türkiye başından beri tam tersi pozisyonda bulunduğu Rusya ve İran’la pozisyonunu artık eşitlemiş görünüyor” dedi.

İbrahim Karagül: “Suriye savaşı bir an önce bitirilmeli”

Türkiye’nin bu yeni pozisyonu hükümet yanlısı medyada destek buldu. İran ve Rusya ile eleştirel tutumuyla bilinen Yeni Şafak gazetesi genel yayın yönetmeni İbrahim Karagül, bugünkü yazısında “Suriye’deki savaşın bir an önce bitirilmesi gerektiğini” belirtirken Atlantik’ten gelen tehdide karşı 3 ülkenin bir araya gelerek karşı koyduğunu yazdı.

Karagül, “Türkiye, İran, Rusya arasında çatışma alanlarını besliyorlar.Üç ülkenin Suriye ekseninde yapacağı her yanlış kendini vuracak, bu üçlü savaş tezini güçlendirecektir. Son Halep trajedisi, o ihtimali yine güçlendirdi. Türkiye kamuoyundaki İran ve Rusya tepkisi umutlarını artırdı. İşte tam bu aşamada Rus elçi suikastini yaparak o hassasiyeti çatışmaya dönüştürmek, Türkiye-Rusya yakınlaşmasını bitirmek istediler. Şükür ki yine olmadı. Üstelik Türkiye-Rusya ve İran dün Moskova'da toplanıp Suriye konusunda genel bir ateşkes ve çözüm yolunda ciddi bir adım attı. Suriye konusunda derhal, acil çözüme ulaşılmalı” dedi.

Suriye’de pozisyon değişikliği iç kamuoyunda nasıl karşılık bulur?

Ancak unutulmamalı ki suikastten birkaç gün önce 13 Aralık’ta İstanbul’da bulunan Rusya Başkonsolosluğu’na yürüyen yüzlerce kişi “Emperyalist Rusya Suriye’den defol”, “Katiller hesap verecek” sloganları atmış ve Rusya’nın Suriye’deki uygulamalarını protesto etmişti.

Bu göstericiler, Esat’ı terörist olarak görürken Moskova’daki deklarasyonda Suriye rejimine karşı savaşanlar terörist olarak gösteriliyor ve “terörle mücadele geniş kapsamlı ve yaygın olmalı ve teröristlerle hiçbir şekilde işbirliği yapılmamalıdır. Vatandaşların can güvenliğinin korunması için terörist gruplarla hiçbir anlaşma veya müzakere yapılmamalıdır. El Kaide Nusra’ya ve diğer terörist gruplara dönüştü ki biz şu an bu teröristlere dair uzunca bir listeye sahibiz” deniyor.

Dursunoğlu: “İç kamuoyunda çelişki olmaz”

Alptekin Dursunoğlu, bu durumun ciddi bir problem yaratmayacağı kanısında. Görüşünü Mavi Marmara davasının geldiği noktayla destekliyor.

“İslamcılar Mavi Marmara meselesine ilk yıllarda dört elle sarıldı. Ancak İsrail’le yapılan anlaşma sonrası dava düştü. Sonra ne oldu? Sokakta ne gördünüz? İç kamuoyunda bir çelişki olmaz. Bana kalırsa iktidar buradan da zaferle çıkar. ‘Siviller Halep’te katlediliyordu. Biz de Sünni kardeşlerimizi kurtarmak için devreye girdik, fedakarlık yaptık’ denir. Ve olası tepkilerin önüne geçilir.”

Moskova’da bulunan Milli Savunma Bakanı Fikri Işık’ın gazetecilerin soruları üzerine yaptığı yorum da Dursunoğlu’nun sözlerini destekler nitelikte.

Rusya'nın Sesi'nin İngilizce yayın yapan sitesine göre, Milli Savunma Bakanı, gazetecilerin soruları üzerine “Halep’in doğusunu savaşçılardan kurtarmak ve muhaliflerin ailelerini Halep’ten tahliye etmek için çok başarılı bir operasyon yapıldığını gözlemliyoruz” yorumunu yaptı.

Ancak Milli Savunma Bakanlığı, yayınladığı açıklamada Işık'ın 'Halep'teki sivillerin tahliyesi için Rusya ile birlikte yaptığımız başarılı insani operasyon devam ederken suikastin doğrudan Türkiye ile Rusya arasındaki işbirliğini, dostluğumuzu hedef aldığını' belirttiğini ifade etti.

Deklarasyon Nusra'nın terör örgütü olduğunu teyit etti

Her ne kadar 2014 yılında adını terör örgütleri listesine koymuş olsa da Türkiye uzunca bir süre IŞİD’le savaştığını gerekçe göstererek Nusra Cephesi’ni (bugün Fetih el Şam örgütü) terörist olarak kabul edilmeyebileceğini söylüyordu.

Ancak Türkiye Moskova deklarasyonuyla Nusra’yı terör örgütü olarak kabul ettiğini bir kez daha teyit ederken hükümete yakın Sabah gazetesi de “Terör örgütü El Nusra Cephesi kimdir” başlıklı bir haberle El Kaide’den kopan örgütü terör örgütü olarak okuyucularına sundu.

Bu arada Rusya karşıtı gösteriyi düzenleyen Özgür-Der, ne kendi sitesinden ne de kendisine yakın haksöz haber sitesinde henüz konuyla ilgili herhangi bir değerlendirmede bulunmadı.

STÜDYO VOA

Adams soruşturmasında sorgulanacak yeni Türk işadamları var mı? – 30 Eylül
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG