WASHINGTON —
Washington Büyükelçisi Namık Tan, Türkiye ve Amerika arasındaki ticari rakamların ikili ilişkilerin doğasını yansıtmadığını söyledi.
Washington’da düzenlenen 3. Türki Amerikan Kongresi’nde konuşan Namık Tan, iki ülke arasındaki ticaret hacminin yılda 20 milyar dolara ulaşmış olmasına rağmen bunun asıl potansiyelin altında kaldığını açıkladı.
Türkiye’nin ihracatına yönelik kısıtlamaların ikili ticari ilişkilerin geliştirilmesindeki en büyük engel olduğunun altını çizen Tan, bu kısıtlamaların kaldırılmasının iki ülkenin yararına olacağını kaydetti, bir serbest ticaret anlaşması imzalanmasının önemini vurguladı. Serbest ticaret anlaşmasının yeni pazarlar ve yatırım fırsatları oluşturacağını belirten Büyükelçi Tan, bunun Türk-Amerikan ilişkilerinin geliştirilmesine yardımcı olacağını savundu. Tan, Türk-Amerikan ilişkilerinin “karşılıklı güven, vizyon birliği, yakın ve etkili işbirliği” temellerine dayandığını söyledi.
Büyükelçi Namık Tan’ın Türkiye ve Amerika arasında ‘serbest ticaret anlaşması’ çağrısı, zamanlama açısından büyük öneme sahip. Başkan Barack Obama, geçen ay yaptığı Birliğin Durumu konuşmasında Avrupa Birliği’yle serbest ticaret anlaşması için hazırlıklara başlayacağını duyurmuştu. Yıllar sürmesi beklenen müzakereler sonuçlansa bile, 1996’dan bu yana Avrupa Birliği’ne Gümrük Birliği anlaşmasıyla bağlı olan Türkiye, iki büyük blok arasındaki serbest ticaret anlaşmasının ayrıcalıklarından tam olarak yararlanamayacak. Bunun da Türkiye ve Amerika arasındaki ticarette zaten Ankara aleyhine seyreden ithalat-ihracat dengesini daha da derinleştirmesi mümkün. ABD ve AB arasında düşünülen serbest ticaret anlaşması bünyesinde Ankara ve Washington arasındaki ticari ortaklığın geliştirilmesi, Dışişleri Bakanı John Kerry’nin iki hafta önce Türkiye’ye yaptığı ziyarette gündeme gelen konulardan biri olmuştu.
‘Türkiye’nin bölgesel liderliğinin altını çizmek açısından fırsat’
Büyükelçi Namık Tan’ın konuşma yaptığı Türki Amerikan Kongresi, Amerika’daki Türk toplumunu temsil eden federasyon ve derneklerin çatı kuruluşu olan Türki Amerikan Birliği (TAA) ve Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Federasyonu’nun (TUSKON) ortak düzenlediği bir etkinlik. Bu yıl üçüncüsü düzenlenen kongre özellikle Amerika’nın enerji, ticaret ve kalkınma alanlarında işbirliğinin, Türkiye’nin dışında Kafkaslar ve Orta Asya’daki “Türki” cumhuriyetlerle de geliştirilmesini hedefliyor. Bundan dolayı yüzlerce davetlinin katıldığı organizasyon sekiz Amerikalı senatör ve 39 Temsilciler Meclisi üyesini de ağırladı.
Toplantıya konuşmacı olarak gelen Amerika Dışişleri Bakanı’nın Güney ve Orta Asya işlerinden sorumlu yardımcısı Robert Blake bu toplantının, “Türkiye’nin bölgedeki liderliğinin altını çizmek açısından bir fırsat sunduğunu” açıkladı. Blake, Türkiye’nin bugüne kadar üstlendiği rolün, bölge ülkelerinin ekonomilerinin artan bir şekilde bütünleşmesi ve birbirine bağlanmasında etkili olduğunu söyledi. Ancak toplantıya konuşmacı olarak katılan Amerikalı siyasetçi ve diplomatların ağırlık verdiği konu, Türk-Amerikan ilişkileri ve bu ilişkilerin İran’ın nükleer programı gibi bölgesel sorunların çözümünde nasıl etkili olabileceği üzerineydi.
‘Taktikler farklı olsa da amaç aynı’
New York Senatörü Kirsten Gillibrand, Türkiye’nin artan bölgesel rolünün, İran ve Suriye krizlerinin çözümünde yardımcı olabileceğine dikkati çekti. Senato Silahlı Kuvvetler Komisyonu üyesi Gillibrand, gelecek ay Türkiye’ye gideceğini, başbakan dahil üst düzey yetkililerle görüşmelerde bulunacağını açıkladı. Gillibrand, “taktikler farklı olsa da” Amerika ve Türkiye’nin İran’ın nükleer silah sahibi olmasına karşı olduğunu söyledi, “Bu amaçla İran’ın nakit ve değerli metallere erişimini engellemeyi umuyoruz” diye konuştu.
Washington, İran’ın yürürlükteki uluslararası yaptırımlara rağmen Türkiye’ye sattığı doğal gazın bedelini kayıt dışı yollardan, özellikle de altın ticaretiyle yürütmesinden bir süredir rahatsızlığını dile getiriyordu.
‘Avrupalı müttefiklerimizle ilişkileri andırıyor’
Toplantıda Türk Amerikan ilişkilerini en iyimser açıdan değerlendiren konuşmacılardan biri Amerika’nın eski Ankara Büyükelçisi Ross Wilson oldu. Washington ve Ankara arasındaki temas trafiğinin eskiye oranla çok yoğunlaştığını ve günübirlik hale geldiğine dikkati çeken Wilson, iki ülke arasındaki ilişkilerin “Avrupalı müttefiklerimizle ilişkileri andırdığını” söyledi. Ancak Wilson, Amerika ve Türkiye arasında son bir yıldır dört konuda görüş ayrılıkları yaşandığına dikkati çekti. Wilson özellikle Suriye krizinden en çok etkilenen ülkelerden biri olan Türkiye’de, yetkililerin Amerika’nın temkinli yaklaşımını abartılı bulduğunu, Washington’dan daha etkin bir liderlik göstermesini istediklerini söyledi. Wilson Irak konusundaysa Türkiye’nin enerji ihtiyaçlarının Ankara’yı “bazen dikkatsiz davranmaya” ittiğini, bu hareketlerin Irak hükümetinin yıkılmasına yol açabileceğini söyledi.
Washington, Türkiye’nin Bağdat hükümetini devre dışı bırakarak Irak’ın kuzeyindeki Kürt yönetimiyle tek yanlı yürüttüğü petrol ticaretinden rahatsız. Bu rahatsızlık kamuoyuna doğrudan yansımasa da, daha önce Türkiye’de büyükelçilik yapan en az iki Amerikalı diplomat ve bir başka üst düzey Dışişleri Bakanlığı yetkilisinin ağzından farklı zeminlerde dile getirilmiş durumda.
Halen Atlantic Council adlı düşünce kuruluşunun Dinu Patriciu Avrasya Merkezi direktörlüğünü yürüten eski büyükelçi Wilson, Ankara ve Washington’un, İran krizi ve Türkiye’nin İsrail’le ilişkiler konularında da bir süredir görüş ayrılıkları yaşadığına dikkati çekti.
‘Siyonizm açıklaması kaygı verici, İsrail’le onarılamaz zararlara yol açabilir’
İsrail’le yaşanan gerginlik, Türkiye’ye yakınlığıyla bilinen Cumhuriyetçi Partili Florida milletvekili Ileana Ros Lehtinen tarafından da gündeme getirildi. Dostlar arasında bazı görüş ayrılıklarının yaşanabileceğini kaydeden Lehtinen, “Türk liderlerin geçen haftaki açıklamaları, İsrail’le ilişkilerine yeni gerginlikler ekledi. Özellikle Siyonizm’i insanlık suçuna benzeten açıklamalar kaygı verici” diye konuştu. Lehtinen, Viyana’daki bir Birleşmiş Milletler toplantısında bu açıklamayı yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın adını vermedi.
Ileana Ros Lehtinen, “Demokratik Yahudi İsrail devleti, Atatürk ve modern Türkiye’nin modern müttefikidir. Bir müttefik ve dost olarak şunu söylemek istiyorum: Bu tip tavırlar kesinlikle yarardan çok zarar getirir, Türkiye-İsrail ilişkilerine onarılamaz zarar verir” dedi.
Cumhuriyetçi Partili milletvekili bununla birlikte Türkiye ve İsrail arasındaki ilişkilerin gelişebileceğinden umutlu olduğunu ve Amerika’nın bu süreçte yardımcı olabileceğini kaydetti.
Washington’da düzenlenen 3. Türki Amerikan Kongresi’nde konuşan Namık Tan, iki ülke arasındaki ticaret hacminin yılda 20 milyar dolara ulaşmış olmasına rağmen bunun asıl potansiyelin altında kaldığını açıkladı.
Türkiye’nin ihracatına yönelik kısıtlamaların ikili ticari ilişkilerin geliştirilmesindeki en büyük engel olduğunun altını çizen Tan, bu kısıtlamaların kaldırılmasının iki ülkenin yararına olacağını kaydetti, bir serbest ticaret anlaşması imzalanmasının önemini vurguladı. Serbest ticaret anlaşmasının yeni pazarlar ve yatırım fırsatları oluşturacağını belirten Büyükelçi Tan, bunun Türk-Amerikan ilişkilerinin geliştirilmesine yardımcı olacağını savundu. Tan, Türk-Amerikan ilişkilerinin “karşılıklı güven, vizyon birliği, yakın ve etkili işbirliği” temellerine dayandığını söyledi.
Büyükelçi Namık Tan’ın Türkiye ve Amerika arasında ‘serbest ticaret anlaşması’ çağrısı, zamanlama açısından büyük öneme sahip. Başkan Barack Obama, geçen ay yaptığı Birliğin Durumu konuşmasında Avrupa Birliği’yle serbest ticaret anlaşması için hazırlıklara başlayacağını duyurmuştu. Yıllar sürmesi beklenen müzakereler sonuçlansa bile, 1996’dan bu yana Avrupa Birliği’ne Gümrük Birliği anlaşmasıyla bağlı olan Türkiye, iki büyük blok arasındaki serbest ticaret anlaşmasının ayrıcalıklarından tam olarak yararlanamayacak. Bunun da Türkiye ve Amerika arasındaki ticarette zaten Ankara aleyhine seyreden ithalat-ihracat dengesini daha da derinleştirmesi mümkün. ABD ve AB arasında düşünülen serbest ticaret anlaşması bünyesinde Ankara ve Washington arasındaki ticari ortaklığın geliştirilmesi, Dışişleri Bakanı John Kerry’nin iki hafta önce Türkiye’ye yaptığı ziyarette gündeme gelen konulardan biri olmuştu.
‘Türkiye’nin bölgesel liderliğinin altını çizmek açısından fırsat’
Büyükelçi Namık Tan’ın konuşma yaptığı Türki Amerikan Kongresi, Amerika’daki Türk toplumunu temsil eden federasyon ve derneklerin çatı kuruluşu olan Türki Amerikan Birliği (TAA) ve Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Federasyonu’nun (TUSKON) ortak düzenlediği bir etkinlik. Bu yıl üçüncüsü düzenlenen kongre özellikle Amerika’nın enerji, ticaret ve kalkınma alanlarında işbirliğinin, Türkiye’nin dışında Kafkaslar ve Orta Asya’daki “Türki” cumhuriyetlerle de geliştirilmesini hedefliyor. Bundan dolayı yüzlerce davetlinin katıldığı organizasyon sekiz Amerikalı senatör ve 39 Temsilciler Meclisi üyesini de ağırladı.
Toplantıya konuşmacı olarak gelen Amerika Dışişleri Bakanı’nın Güney ve Orta Asya işlerinden sorumlu yardımcısı Robert Blake bu toplantının, “Türkiye’nin bölgedeki liderliğinin altını çizmek açısından bir fırsat sunduğunu” açıkladı. Blake, Türkiye’nin bugüne kadar üstlendiği rolün, bölge ülkelerinin ekonomilerinin artan bir şekilde bütünleşmesi ve birbirine bağlanmasında etkili olduğunu söyledi. Ancak toplantıya konuşmacı olarak katılan Amerikalı siyasetçi ve diplomatların ağırlık verdiği konu, Türk-Amerikan ilişkileri ve bu ilişkilerin İran’ın nükleer programı gibi bölgesel sorunların çözümünde nasıl etkili olabileceği üzerineydi.
‘Taktikler farklı olsa da amaç aynı’
New York Senatörü Kirsten Gillibrand, Türkiye’nin artan bölgesel rolünün, İran ve Suriye krizlerinin çözümünde yardımcı olabileceğine dikkati çekti. Senato Silahlı Kuvvetler Komisyonu üyesi Gillibrand, gelecek ay Türkiye’ye gideceğini, başbakan dahil üst düzey yetkililerle görüşmelerde bulunacağını açıkladı. Gillibrand, “taktikler farklı olsa da” Amerika ve Türkiye’nin İran’ın nükleer silah sahibi olmasına karşı olduğunu söyledi, “Bu amaçla İran’ın nakit ve değerli metallere erişimini engellemeyi umuyoruz” diye konuştu.
Washington, İran’ın yürürlükteki uluslararası yaptırımlara rağmen Türkiye’ye sattığı doğal gazın bedelini kayıt dışı yollardan, özellikle de altın ticaretiyle yürütmesinden bir süredir rahatsızlığını dile getiriyordu.
‘Avrupalı müttefiklerimizle ilişkileri andırıyor’
Toplantıda Türk Amerikan ilişkilerini en iyimser açıdan değerlendiren konuşmacılardan biri Amerika’nın eski Ankara Büyükelçisi Ross Wilson oldu. Washington ve Ankara arasındaki temas trafiğinin eskiye oranla çok yoğunlaştığını ve günübirlik hale geldiğine dikkati çeken Wilson, iki ülke arasındaki ilişkilerin “Avrupalı müttefiklerimizle ilişkileri andırdığını” söyledi. Ancak Wilson, Amerika ve Türkiye arasında son bir yıldır dört konuda görüş ayrılıkları yaşandığına dikkati çekti. Wilson özellikle Suriye krizinden en çok etkilenen ülkelerden biri olan Türkiye’de, yetkililerin Amerika’nın temkinli yaklaşımını abartılı bulduğunu, Washington’dan daha etkin bir liderlik göstermesini istediklerini söyledi. Wilson Irak konusundaysa Türkiye’nin enerji ihtiyaçlarının Ankara’yı “bazen dikkatsiz davranmaya” ittiğini, bu hareketlerin Irak hükümetinin yıkılmasına yol açabileceğini söyledi.
Washington, Türkiye’nin Bağdat hükümetini devre dışı bırakarak Irak’ın kuzeyindeki Kürt yönetimiyle tek yanlı yürüttüğü petrol ticaretinden rahatsız. Bu rahatsızlık kamuoyuna doğrudan yansımasa da, daha önce Türkiye’de büyükelçilik yapan en az iki Amerikalı diplomat ve bir başka üst düzey Dışişleri Bakanlığı yetkilisinin ağzından farklı zeminlerde dile getirilmiş durumda.
Halen Atlantic Council adlı düşünce kuruluşunun Dinu Patriciu Avrasya Merkezi direktörlüğünü yürüten eski büyükelçi Wilson, Ankara ve Washington’un, İran krizi ve Türkiye’nin İsrail’le ilişkiler konularında da bir süredir görüş ayrılıkları yaşadığına dikkati çekti.
‘Siyonizm açıklaması kaygı verici, İsrail’le onarılamaz zararlara yol açabilir’
İsrail’le yaşanan gerginlik, Türkiye’ye yakınlığıyla bilinen Cumhuriyetçi Partili Florida milletvekili Ileana Ros Lehtinen tarafından da gündeme getirildi. Dostlar arasında bazı görüş ayrılıklarının yaşanabileceğini kaydeden Lehtinen, “Türk liderlerin geçen haftaki açıklamaları, İsrail’le ilişkilerine yeni gerginlikler ekledi. Özellikle Siyonizm’i insanlık suçuna benzeten açıklamalar kaygı verici” diye konuştu. Lehtinen, Viyana’daki bir Birleşmiş Milletler toplantısında bu açıklamayı yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın adını vermedi.
Ileana Ros Lehtinen, “Demokratik Yahudi İsrail devleti, Atatürk ve modern Türkiye’nin modern müttefikidir. Bir müttefik ve dost olarak şunu söylemek istiyorum: Bu tip tavırlar kesinlikle yarardan çok zarar getirir, Türkiye-İsrail ilişkilerine onarılamaz zarar verir” dedi.
Cumhuriyetçi Partili milletvekili bununla birlikte Türkiye ve İsrail arasındaki ilişkilerin gelişebileceğinden umutlu olduğunu ve Amerika’nın bu süreçte yardımcı olabileceğini kaydetti.