Merkezi Diyarbakır’da bulunan düşünce kuruluşu Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM) tarafından düzenlenen “Sivil Toplumun Gözünden Yerel Seçimlerden Bugüne Belediye Faaliyetleri” konulu toplantıya “derin yoksulluk” damgasını vurdu. Hem konuşmacılar hem de katılımcılar, yoksulluğun azaltılmasında belediyelere önemli görevler düştüğü konusunda hemfikir.
DİTAM tarafından kurulan Türkiye’nin ilk “Yerel Hizmetleri İzleme Ağı” ilk kez toplandı. Toplantıya Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye Baş Teknik Danışmanı Muhyettin Sirer, Derin Yoksulluk Ağı kurucusu ve yazar Hacer Foggo ile birlikte Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Doğan Hatun ve 100’ü aşkın sivil toplum kuruluşu (STK) temsilcisi katıldı.
Toplantının açılış konuşmasını yapan DİTAM Başkanı Mesut Azizoğlu, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinden bugüne Diyarbakır’daki belediyelerin uygulamalarını, sivil toplum örgütleri ve belediye başkanlarıyla birlikte değerlendirmeyi ve kente dair mevcut durumun tespitini yapmayı amaçladıklarını söyledi.
Son sekiz yılda belediyelerin kayyumlarla yönetilmesinin birçok sorunu da beraberinde getirdiğini savunan Azizoğlu, “Kayyum uygulamaları, Diyarbakır’da belediye hizmetleri ve yerel hizmetler konusunda eksikliklerin, sorunların daha da büyümesine ve toplumun aldığı hizmetin kalitesinin düşük kalmasına sebep oldu. Bu durum bölgedeki diğer illerde de benzer şekilde yaşanıyor ve bunlar sadece bugünler için değil geleceğimiz için de büyük bir problemdir” dedi.
Daha sonra söz alan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Doğan Hatun ise kayyum döneminden kalan sorunlara çözüm bulmaya çalıştıklarını söyledi.
Hatun, altyapı hizmetlerini iyi bir seviyeye taşıdıklarını dile getirerek, “Şehirde neye dokunsak elimizde kalıyordu, dehşet bir çürümüşlük vardı; şehir şehir olma özelliğini yitiriyordu. Bu durum sadece teknik alanda değil, psikolojik alanda da geçerliydi. Şehir birkaç yıl daha kayyumların elinde kalsaydı şehir statüsünü kaybedecekti. Bu 9-10 aylık süreçte yıkılanı, yapılmayanı, yok edilmiş olanı yeniden inşa ettik. Bundan sonra halkımıza verdiğimiz sözleri yerine getireceğiz" diye konuştu.
“Belediyelerin en önemli sürdürülebilir kalkınma hedefi yoksullukla mücadele”
Konuşmaların ardından söz alan Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye Baş Teknik Danışmanı Muhyettin Sirer, “Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına Ulaşmada Yerel Yönetimlerin ve Sivil Katılımın Rolü” başlıklı bir sunum yaptı.
Sunumunda sürdürülebilir kalkınmaya vurgu yapan Sirer, sürdürülebilir kalkınmanın temel araçlarının sivil toplum örgütleri, belediyeler ve yerel üretim bilimleri olduğunu söyledi.
Belediyelerin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine dikkat çeken Sirer, bu hedeflerin en önemlilerinden birinin yoksulluğa son vermek oluğunu söyledi. Sirer, belediyelerin yoksulluğa son verebilmek için yapabileceklerini şöyle sıraladı:
“Mesela; yoksul ve dezavantajlı gruplara yönelik gıda yardımları, konut desteği, sosyal güvenlik hizmetleri sunarak temel ihtiyaçlara erişimi kolaylaştırabilirler. Mesleki eğitim programları, girişimcilik destekleri düzenleyerek bireylerin işgücüne katılımını arttırabilirler, yerel ekonomiyi canlandırabilirler. Ulaşım, su, enerji, sağlık gibi temel hizmetlere erişimi arttırarak yoksul bölgelerde yaşam koşullarını geliştirebilirler. Kentsel tarım, kooperatif ve yerel pazarlama ağları gibi girişimlerle gıda üretimini ve erişimini destekleyebilirler. Üreticilerin doğrulanan tüketicilere ulaşmasını sağlayacak pazar ve kooperatifler kurabilirler. Yoksul ve dezavantajlı grupları ile gıda yardım programlarını düzenleyebilirler. Yoksulların özellikle karar alma süreçlerine dahil edilmesini sağlayarak onların ihtiyaçlarına yönelik politikalar geliştirebilirler.”
“Sosyal desteği vereceksiniz, bir taraftan da oradaki haneyi üretime katmanında yollarını arayacaksınız”
Daha sonra söz alan Derin Yoksulluk Ağı kurucusu ve yazar Hacer Foggo ise “Yerel Yönetimler ve Yoksulluk” konulu bir sunum yaptı.
Dünyada 5 milyar insanın derin yoksulluk içinde yaşadığına dikkat çeken Foggo, 2030 yılında 575 milyon insanın aşırı yoksul olacağını ifade etti.
Yoksulluğun sadece yetersiz bir gelire sahip olmak olmadığını, aslında bir “erişememe sorunu” olduğunu savunan Foggo, “Yoksulluk sadece aç kalmak değil, sadece okul dışında kalmak, tatile gidememek, işsiz kalmak da değil. Yoksulluk bütün bunlara erişememe hali ve hep bir adım geride, afet olduğunda, salgın olduğunda, deprem olduğunda da belki beş adım geride yaşamaktır” dedi.
Belediyelerin sosyal yardımlarının yoksulluğun ortadan kaldırılması için yeterli olmayacağını savunan Foggo sözlerini, “Sosyal yardımlara odaklandığımız zaman aslında sosyal belediyecilik yapmış olmuyoruz. Bir haneye bizim bir koli vermemiz, oradaki yoksulluğu bitirmiyor. Ya da bir Ramazan'da iftar yapmamız, tabii ki insanların çok hoşuna gidiyor, katılıyorlar. Ama bu yoksulluğu maalesef önlemiyor. Peki ne yapacağız? Aslında o hanedeki, girdiğimiz o hanedeki her bir bireyin yoksulluğunu ölçmemiz gerekiyor. Yalnız bir annenin yoksulluğuyla, kalabalık bir ailenin arasındaki yoksulluk arasında çok uçurum bir fark var. Siz sosyal desteği vereceksiniz, buna karşı değilim ama bir taraftan da oradaki haneyi üretime katmanında yollarını arayacaksınız” diye sürdürdü.
Belediyeler yoksulluğu azaltabilir mi?
Yenişehir Ziraat Odası Başkanı Süleyman İskenderoğlu, yoksulluğun tarımın geliştirilmesiyle azaltılabileceğini savundu.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan İskenderoğlu, tarımın kalkınma için stratejik öneme sahip olduğuna dikkat çekti.
Küçük aile işletmelerine atıfta bulunan İskenderoğlu, “Hükümetin küçük aile işletmelerine ciddi anlamda destek vermesi lazım. Mesela; ahır yapımında, hayvan alımında ciddi anlamda destekler sunması lazım. Bunun yanında sadece hükümetin tek değil, belediyelerin de bu işin altına elini koyması lazım. İnsanların köyde de kasabada da mezralarda da yaşaması lazım. Orada yaşaması için de bir insanın gelirinin de olması lazım. Tarım gelişirse yoksulluk da azalır” dedi.
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası İş Kadınları Meclisi Başkanı Filiz Ekingen de, belediye ve STK’ları işaret etti. VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Ekingen, şunları söyledi:
“İlk adım olarak belediyelerle STK’ların birlikte çalışıp önce bir derin yoksulluk alanlarını, derin yoksul kişileri belirlenmesi lazım. Bu konuda belediyelere çok büyük başvurular var. Onlarla birlikte bu çalışmaları yapıp bizler de, STK olarak, onların eğitimlerini sağlayıp ve işverenlerle buluşturmamız lazım. Bunun kadın ya da erkek olması çok önemli değil. Gençlerimizi işverenlerle buluşturup onlarla ortak çalışmaların yapılması gerekiyor.”
“Hedef odaklı çalışmalara ihtiyaç var”
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya ise bölgede yaşanan çatışmalı sürecin ve bölgenin ihmal edilmesinin derin yoksulluğa yol açtığı söyledi.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Kaya yoksulluğun kısa sürede ortadan kaldırılmasının olanağının bulunmadığını söyledi.
Bölgedeki genç nüfusun ve kadının istihdama katılmasını sağlayacak hedef odaklı çalışmalara ihtiyaç olduğuna dikkat çeken Kaya, “Bunu yalnız merkezi hükümetten beklemek de bu işin çözümünü geciktirir. Burada özellikle yerel yönetimlerin mahalle mahalle, semt semt model uygulamalar getirmesi gerekiyor. Bu yeni nesil iş yöntemlerinde de olabilir. Özellikle engelli ve kadınları emek yoğun sektöre katılımının da önünün açılması gerekiyor” diye konuştu.
Sadece sosyal yardımlarla sorunun çözülemeyeceğini dile getiren Kaya, şunları söyledi:
“Sosyal yardımla birlikte istihdama katacak yöntemleri de birlikte oluşturmak gerekir. Sadece sosyal yardım bu işin açlık boyutunu, yoksulluk boyutunu bir nebze rahatlatabilir. Ama sürdürülebilir bir gelir sağlayabilmesi için sosyal yardımla birlikte istihdama katma konusunda daha farklı bir çalışma yapılması gerekir.”
Forum