Erişilebilirlik

“Türkiye’de çocuk işçiliği Mesleki Eğitim Merkezleri ile yasallaştı”


2023 yılı sonu verilerine göre Türkiye’de 22 milyon 206 bin 34 çocuk var. Çocuk Hakları Merkezi araştırmalarına göre Türkiye’de çalışan çocuk sayısı en az iki milyon
2023 yılı sonu verilerine göre Türkiye’de 22 milyon 206 bin 34 çocuk var. Çocuk Hakları Merkezi araştırmalarına göre Türkiye’de çalışan çocuk sayısı en az iki milyon

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre dünyada 63 milyonu kız, 97 milyonu erkek çocuğu olmak üzere toplam 160 milyon çocuk, yani her 10 çocuktan biri çocuk işçi olarak çalışıyor. Bu çocukların yaklaşık yarısıysa sağlıklarını ve gelişimlerini etkileyen tehlikeli işlerde yer alıyor.

Çocuk işçiliğinin sektörlere göre dağılımında tarım yüzde 70 ile en ön sırada geliyor ve oranın sayı olarak karşılığı 112 milyon çocuk. Hizmet sektöründe 31,4 milyon, sanayide ise 16,5 milyon çocuk çalışıyor.

Peki 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü’nde Türkiye’de tablo nasıl?

2023 yılı sonu verilerine göre Türkiye’de 22 milyon 206 bin 34 çocuk var. Çocuk Hakları Merkezi araştırmalarına göre Türkiye’de çalışan çocuk sayısı en az iki milyon.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2023 verilerine göre, yaş grubu 15-17 olan çocuklarda işgücüne katılma oranı %22,1. Bir önceki yıl bu oran yüzde 18,7'ydi. İşgücüne katılma oranı erkek çocuklar için %32,2, kız çocuklar için %11,5.

Çocuklarda 2023 yılında ortaöğretim tamamlama oranı ise %65,1'den %80,3'e yükseldi. Ortaöğretim okul tamamlama oranı cinsiyete göre incelendiğinde, 2022-23 eğitim ve öğretim döneminde bu oranın erkek çocuklar için %78,8, kız çocuklar için %81,8 olduğu görüldü. Okul tamamlayamayanların oranının ise iş hayatına eklenen çocuklar olduğu düşünülüyor.

Uzmanlar, 2023 yılında ortaöğretim tamamlama oranındaki yüzde 65’den 80’e sıçramanın bir yanılsama yarattığına dikkat çekiyor ve bu durumun temel sebebinin bir iyileşme değil, Mesleki Eğitim Merkezleri’nin (MESEM) genişleyen yapısından kaynaklandığını belirtiyor

Mesleki Eğitim Merkezi (MESEM) nedir?

9 Aralık 2016 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan kararnameyle Milli Eğitim Temel Kanunu ve Mesleki Eğitim Kanunu'nda değişiklik yapılarak çıraklık eğitimi örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınarak mesleki eğitim merkezleri Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü’ne bağlandı.

Buna göre, öğrencilerin “ortaokulu tamamladıktan sonra haftada bir gün okulda teorik eğitim, dört gün işletmelerde pratik eğitim alması” düzenlemesi hayata geçti.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın internet sitesinde yer alan açıklamada, MESEM için “Ülkemizin nitelikli iş gücü ihtiyacı çerçevesinde öğrencilerin; ilgi, istek, yetenek ve kişilik özelliklerinin ortaya çıkarılması, başarılı ve mutlu olabilecekleri bir mesleği seçmeleri için meslekler hakkında bilgilendirilmeleri, eğitim sistemi ile çalışma hayatı arasındaki ilişkinin güçlendirilmesi ülkemiz insan kaynağının geliştirilmesi açısından büyük önem arz etmektedir” ifadesi kullanıldı.

MESEM kapsamında özel işletmelerde çalışan çocuklara; 9, 10 ve 11. sınıf öğrencilerine asgari ücretin en az %30’u, 12. sınıftaki kalfalara asgari ücretin en az yarısı kadar maaş ödemesi yapılmaya başlandı.

“MESEM’de ortada bir eğitim yok, patronların insafına bırakılmış çocuklar var”

VOA Türkçe’ye konuşan FİSA Çocuk Hakları Merkezi’nden Ezgi Koman’a göre, MESEM’ler Türkiye’de çocuk işçiliğine meşru bir zemin kazandırdı.

“Erken yaşta çocukları nitelikli eğitimden uzaklaştıran MESEM’lerin, çocukları patronların insafına bırakan, denetimsiz bir uygulamaya dönüştüğünü” savunan Koman, “Türkiye çocuk işçiliğiyle mücadele etmekten epey bir süredir vazgeçti. Çocuk işçiliğini meşrulaşacak pek çok uygulama var. Bunların başında MESEM geliyor” dedi.

Yıllardır çocuk hakları alanında çalışan Koman, “Araştırmalarımız gösteriyor ki mesleki eğitim almak isteyen çocuklar buraya gitmiyor. Zaten çalışan çocuklar buraya kayıt oluyorlar. Dolayısıyla siz artık kayıt dışı çalışan çocukların bir kısmını kayıt altına almış oluyorsunuz ve onları eğitim alıyor gibi gösteriyorsunuz. Ancak ortada bir eğitim yok, patronların insafına bırakılmış çocuklar var, emek sömürüsü var. Dolayısıyla sistem bayağı meşrulaşmış oluyor” diye konuştu.

VOA Türkçe, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na MESEM hakkında bilgi talebinde bulundu ancak henüz bir yanıt alamadı.

2018 yılı Türkiye’de Çocuk İsşçiliğiyle Mücadele Yılı ilan edilmiş ve ILO ile 1992’de başlayan çalışmalar hız kazanmıştı. ILO’nun mevsimlik tarımda çocuk işçiliği ile mücadele kapsamında yürüttüğü projeler 2023 yılı sonu itibarı ile toplam 18 bin 300 çocuğun çalışma hayatından çekilmesini ve/veya çalışmaya başlamasının önlenmesini hedefliyordu.

Bu çalışma süresince yaşanan iyileşmelerin son yıllarda uygulanan politikalarla derinleşen sorunlara dönüştüğünü belirten Koman, ekonomik güçlük yaşayan ailelerin, çocuklarını MESEM aracılığıyla eğitim aldıkları düşüncesiyle buralara yönlendirdiğini, denetimsiz yapılarda bazen çocukların kayıtlı olduğu işyerinde bile çalışmayıp, patronun tercihi ile başka işlerde çalıştırıldığını tespit ettiklerini paylaştı.

“Burada işveren parayı devlet ödediği için mutlu” diyen Koman, “Saha araştırmalarımızda gözlemlediğimiz şu ki çalışma koşulları çok ağır ve yetişkin bir insandan bile uzun saatler çalıştırılıyorlar. 12 saati bulan çalışma koşullarında hafta bir gün izin yapıyorlar” dedi.

11 yılda 695 çocuk işçi hayatını kaybetti, geçen yıl MESEM kapsamında 7 çocuk işçi öldü

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), son 11 yılda Türkiye’de 695 çocuk işçinin çalışırken hayatını kaybettiğini açıkladı. 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü vesilesiyle bir açıklama yayınlayan İSİG, MESEM kapsamında çalışan yedi çocuğun da geçen yıl çalışırken öldüğünü raporladı.

“Çocuklarımızın okuması, oynaması, gezmesi, ruhsal ve fiziksel gelişimlerini tamamlaması, sağlıklı ve güvenli yaşaması gerekirken son dönemde derinleşen yoksulluk temelinde hızla işçileştiriliyorlar. Bunun sonucu olarak her yıl en az 60-70 çocuk işçiyi iş cinayetlerinde kaybediyoruz; binlerce yaralanma, uzuv kaybı, ruhsal ve fiziksel gelişime vurulan darbeler gözükmüyor bile” diyen İSİG, MESEM’i "devlet eliyle çocukların işçileştirilmesi” olarak tanımladı.

2023 yılı Nisan ayı itibariyle mesleki teknik eğitim çerçevesinde döner sermaye kapsamındaki üretim gelirlerinin 2 milyar liraya yükseldiğini kaydeden İSİG, “Bu gelirden öğrenci ve öğretmenlere düşen pay sadece 300 milyon lira. Üretim gelirinin geçtiğimiz yıl sonu itibarıyla 3,5 milyar liraya yükseldiği tahmin ediliyor” dedi.

İSİG açıklamasında şu verilere yer verdi: “2024 yılında çalıştırılan öğrenci-işçiler için patronlara 1 milyar 698 milyon TL ödenirken, son üç yılda MESEM programlarına aktarılan kamu kaynağı 15 milyar liraya yaklaştı.”

Raporunda İSİG, “Çocuk işçiliğinin yasaklanması, mesleki öğrenimin çocuk gelişimine uygun bir biçimde planlanması ve kamusal kurallar çerçevesi içinde olması gerektiğini” belirtti.

“Okulda yaşadıkları akran zorbalığı mülteci çocukları okulu bırakıp çalışmaya itiyor”

Türkiye’de milyonları bulan kayıtlı mülteci nüfusun eğitim alma hakkı olsa da çocuk alanında çalışan STK’ların paylaştıkları gözlemler, okulda akran zorbalığının yaygın olduğuna işaret ediyor. Ezgi Koman, bu çocukların kimi zaman yabancı düşmanlığı nedeniyle okula küstüklerini kimi zaman da çalışmayı tercih ettiklerini belirterek bunun genel olarak kayıt dışı olduğunu aktardı.

“Okulda akran zorbalığı yaşayan ve iş hayatında zor koşullarda çalışan çocuklardan intiharlar da oldu geçtiğimiz yıllarda” diyen Koman, konuşulan çocuk işçiliği rakamlarının gerçek verileri yansıtmadığını ve oranların daha yukarda seyrettiğini savundu.

İSİG 2013-2024 yılları döneminde 80 göçmen çocuk işçinin hayatını kaybettiği bilgisini verdiği raporunda, bu çocuklar arasında 71 Suriyeli, 6 Afganistanlı, bir Iraklı, bir İranlı, bir Türkmenistanlı çocuk işçinin yer aldığını belirtti.

Hayata Destek Derneği Proje Yöneticisi Leyla Özer VOA Türkçe’ye, özellikle dil bilmeyen ve bir şekilde Türkiye’de kimliksiz kalan mülteci çocukların başta tarım olmak üzere çalışma hayatına itildiğini ve bu çaresiz koşullar nedeniyle çalışma koşulları ve haklarının işveren tarafından tamamen istismara açık olduğunu kaydetti.

“Dernek olarak mevsimlik tarımda çalışan çocuklara güvenli alan sağlamak önceliğimiz” diyen Özer, çocuk işçiler için mevsimlik tarım alanlarının bir yaşam alanı barındırmadığına dikkat çekti. Özer, “Türk, Kürt ya da mülteci mevsimlik tarım işçilerinin yaşam koşulları, insani yaşam standartlarından uzak. Temiz içme suyuna, elektriğe, tuvalete erişim ya sınırlı ya da hiç yok. Aileler çoğunlukla kendi kurdukları çadır alanlarında yaşıyorlar. Tarım sahalarındaki koşullar çocuklar için son derece zorlayıcı. Zirai ilaçların varlığı büyük tehdit. Buna işçilik de ekleniyor. Çocuk işçiliğinin önlenmesi hayati derecede acil” dedi.

Forum

STÜDYO VOA

Trump için sınırlı dokunulmazlık – 1 Temmuz
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:58 0:00
XS
SM
MD
LG